"Tel Temir'deki hastaneye vücudu yanmış, çağlık çığlığa ağlayarak getirilen çocuğu susturmak personel için çok zordu. 13 yaşındaki Muhammed Hamid Muhammed, vücudunda, derisinin altına işlemiş yanığa bir patlamadan öte başka bir şey sebep olmuştu.
İddialara göre gittikçe artan delillere göre bir NATO üyesi olan Türkiye Kürt sivillere karşı beyaz fosfor kullanmıştı.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in arabulucuğuyla dün sağlanan 120 saatlik ateşkesten önce Türkiye Raselayn'daki (Serekaniye) Kürtlere yönelik saldırı başlattı. Bu saldırılarda Türkiye'nin beyaz fosfor kullandığına dair iddialar sürekli gündeme eldi. Hastaneye getirilen Muhammed de Çarşamba günü Türkiye'nin düzenlediği hava saldırısında yaralandı.
Çocuğun fotoğraflarını inceleyen İngiliz kimyasal silah uzmanı Hamish de Bretton-Gordon, yanığa büyük ihtimalle beyaz fosforun sebep olduğunu belirtiyor.
Beyaz fosforun uçak ya da toplarla hedefe atılan korkun bir silah olduğunu ifade eden Gordon, 'Cildin içindeki neme, yanmasını şiddetlendirecek şekilde tepki verir, böylece su onu dışarı atamaz.' diyor.
Kürt liderler Türkiye'nin, Cenevre Sözleşmesi ve Kimyasal Silahlar Konvansiyonu'na göre yasaklanmış bu silahı kullandığını öne sürüyor.
Boğazından beline kadar vücudu yanan Muhammed'in sol eli de tıpkı vücudu gibi küf rengine bürünmüş. Ağlaması savaşta yaralanan diğer insanların ağlamasına benzemiyor.
Hastaneye getirildikten ancak yirmi dakika sonra yanına gelebilen bir hemşire, morfin enjekte ederken, çocuğun çektiği ızdırap yüzüne aksetti.
Yutkunarak ve kesik kesik bağırarak 'Baba, baba. Nolur, yalvarıyorum yanmayı durdur.' diye yalvardı.
Muhammed'in vücudunu her ne yaktıysa, Türkiye'nin çarşamba günü gerçekleştirdiği saldırıda kullandığı bomba Raselayn'daki evlerinin bulunduğu sokak bir deniz ve ceset denizine dönüşmüş.
Hamid Muhammed (35) yaşanan olayı şu şekilde anlatıyor: Saldırıdan hemen önce Türk jetlerinin üzerimizde uçtuğunu gördüm. Bombardıman devam etti. Daha sonra evimizin hemen dışında büyük bir bombardıman yaşandı. Bombardımanın sebep olduğu kargaşada Muhammed hariç tüm çocuklarımı buldum. Sokak sanki yanıyordu. Başka cesetleri yanarken gördüm. Sonra çocuğumu buldum. O da yanıyordu.'
Türkiye sınırında bulunan Raselayn, Trump'ın Erdoğan'a yeşil ışık yakmasından sonra Suriye'nin kuzeyinin maruz kaldığı insani krizin bir özeti gibi.
BM'ye göre operasyonla birlikte 70 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 165 bin kişi Suriye'nin kuzeyinden başka yerlere kaçtı. Sınır Tanımayan Doktorlar dahil bazı büyük uluslararası yardım örgütleri bölgedeki faaliyetlerini askıya aldı.
Raselayn'ın yaklaşık 30 km güneyinde bulunan Tel Temir'deki hastane personeli, kentteki tıbbi tesislerin neredeyse tamamının saldırılarla birlikte imha edildiğini, bü yüzden de pek çok sivilin tedavi alamamaktan dolayı öldüğünü öne sürüyor.
Hastane Müdürü Hasan Emin, 'İnsan hakları örgütleri sivillere karşı ne tür silahlar kullanıldığını araştırmalı. Muayene ettiğimiz hastaların yüzde ikisinde kurşun izi var, diğerlerinin yaralanma sebebi hava ya da top saldırıları. Şu anda bu gelişmeleri kaydedecek hiçbir uluslararası örgüt yok. Bize söz verdiler ancak dönmediler.' diyor.
Vücudunun yüzde 70'i yanan Muhammed gibi çocuklara bakacak birimleri bulunmadığını belirten asistan doktor İbrahim Ali, 'Muhammed'in Şam ya da yurt dışında bir hastaneye kaldırılmaması durumunda yaşam şansı çok az.' diyor.
Tel Temir etrafında çatışma sesleri yükselirken, karanlık odada yarı baygın oğlunun yanı başında duran baba, şafak vaktine kadar oğlunun hayatta kalmasını umuyor.
The Times'a konuşan baba, 'Eğer sabaha kadar yaşarsa, arabamla onu alıp tedavi olması için başka bir yer arayacağım.' diyor.
Muhammed'den önce dört yaralı daha hastaneye geldi. Bu yaralılardan kolu kırılmış, vücudu şarapnel parçalarıyla benek benek olmuş Rony Iskan (18), Haseke'deki beş bin IŞİD mensubunun tutuklu bulunduğu hapishaneyi korumak için eğitildiğini belirtiyor. Iskan, 'Ortak bir düşmana karşı müttefik olduğumuzu düşünüyordum. Fakat Amerikalılar geçtiğimiz hafta bizi terketti, ben de hapishaneden yaralandığım cepheye gönderildim. Bu ihaneti tanımlayacak bir kelime bulamıyorum.' diyor.
Morfinle acısı hafifleyen Muhammed'e hemşire soruyor: Kaçıncı sınıfa gidiyorsun? Fısıldayarak 'beşinci sınıf' diye cevap veriyor. Daha sonra konuşacak gücü kalmıyor, kırpmadığı gözlerini yukarı dikiyor, ancak dehşet ifadesi yüzünü hiç terketmiyor."