Al-Monitor'daki yazısında Rojava'da Özerk Yönetim ile Türkiye’nin kontrolü altındaki bölgeler arasındaki elektrik ve su ihtilafı IŞİD'ten on binlerce ailenin tutulduğu El Hol kampında güvenlik kaygılarına yol açtığını belirten Amberin Zaman, "İhtilaf Türkiye ile Rusya arasında İdlib’in kuzeybatısında yükselen gerilimle tehlikeli bir viraja girmiş durumda." yorumunu yapıyor.
Yazının tamamı şöyle:
Özerk Yönetim Türkiye’yi ele geçirdiği Serekaniye'deki Alok tesislerinden Haseke’ye verilen suyu kesmekle suçluyor. IŞİD’li ailelerin kaldığı El Hol kampı da Haseke’de yer alıyor. Alok tesislerinden yurdundan olan on binlerce Suriyeli de dahil yaklaşık 460 bin insanın su ihtiyacı karşılanıyor.
Gelişmelere vakıf bir kaynak Al-Monitor’a şunları aktardı:
“Temel hizmetler ve güvenlik birbirine bağlı meselelerdir. Su sıkıntısı güvenliğin zaten kırılgan olduğu El Hol’de protestoların fitilini ateşleyebilir.” Geçmişte yaşanan protestolarda IŞİD’li kadınlar kamptaki güvenlik görevlilerini yaralamışlardı. Su sıkıntısı protestoların yanı sıra hijyen ve sağlığı da tehdit ediyor.
Kimliğinin açıklanmaması kaydıyla konuşan kaynak, ihtilafın ABD ve BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin en tepe önceliklerinden biri hâline geldiğini söyledi.
Alok’taki tesis Türkiye’nin Serekaniye ve yanı başındaki Gire Spi'ye ekimde düzenlediği harekâtta büyük zarar görmüştü. Gelişmeleri izleyen bağımsız kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Suriye hükümetinden teknik bir heyetin tamir için tesise giriş talepler, sonuncusu 3 Mart’ta olmak üzere birçok kez reddedildi. Tesisten sağlanan su arzı tehlikeli bir istikrarsızlık teşkil ederken, Türkiye musluğu siyasi amaçlarla kesmekle suçlanıyor.
Özerk yönetime bağlı elektrik idaresinin eş başkanlığını yapan Ziyad Rüstem’in Rojava Bilgi Merkezi’ne verdiği bilgiye göre kesintiler son üç gün boyunca sürdü. Rüstem, Türkiye’nin, özerk yönetimden Serekaniye'ye saatlik 25 megavatlık elektrik verilmesini istediğini, bu talep karşılanmayınca da suyu kestiğini söyledi.
Rusya’nın Türkiye ile sağladığı anlaşmanın Türk kontrolündeki bölgeye saatlik 5 megavat elektrik öngördüğünü belirten Rüstem, “Su pazarlık olarak kullanılmamalı. Bu kirli ve etik dışıdır. Biz insaniyet gereği elektriği vereceğiz ama Türkiye de kendi tahrip ettiği hatları onarmalı.”
Serekaniye'de bulunan Mebruka elektrik santrali ekimdeki harekât sırasında zarar gördüğü için Türkiye’nin kontrolündeki bölgeler elektriği Rojava özerk yönetiminden almak zorunda ve konuya vakıf ikinci bir kaynağa göre Ankara “bu durumdan nefret ediyor.”
Özerk yönetim yetkililerinden Sözde Ahmed, Al-Monitor’a su akışının bugün yeniden başladığını ancak devam edip etmeyeceğine dair şüpheler olduğunu söyledi. Ahmet suyun Kürt yönetimine karşı bir baskı aracına dönüştüğüne işaret ederek, “Sadece Alok’taki teknisyenlerin musluğu şu an için açtıklarını biliyoruz ancak her an yeniden kesilebilir” dedi.
Türkiye’nin Barış Pınarı harekâtıyla birlikte Serekaniye ile Gire Spi arasındaki geniş bir araziye hizmet vermek durumunda olduğuna dikkat çeken ikinci kaynak ise Al-Monitor’a şunları aktardı: “Elektriği Türkiye’den getiremezler. Suriye’nin kuzeydoğusundaki diğer tüm elektrik hatları da kendi kontrollerinde olmayan santrallere bağlı. Türkiye’yi hasım olarak gören, Türkiye’nin işgalini meşrulaştırmak istemeyen ve bölgede bir devlet olarak tanınmak isteyen Kürt yönetimi için ‘Hayır size elektrik vermiyoruz, herkes sizin yönetim kapasitenizi görsün’ demek oldukça kolaydı ve bunu yaptılar.”
Kaynağa göre “Türkiye kendi kontrolündeki bölgelerde bir memnuniyetsizlikle karşı karşıya ve bu nedenle böylesi sert bir adım atarak ‘Madem siz bize elektrik sağlamıyorsunuz, biz de su akışını durduruyoruz’ demek durumunda kaldı.”
Suriye’nin kuzeydoğusunda yaklaşık 700 birliği bulunan ABD’nin de ihtilafın içine çekildiğini belirten kaynak, şöyle devam etti: “Amerikalılar konuyu Türkiye ile müzakere etmeye çalıştılar, ‘NATO müttefikiniz olarak musluğu yeniden açmanız gerektiğini düşünüyoruz’ dediler ama aldıkları cevap ‘önce Kürtlere bize elektrik vermeleri gerektiğini söyleyin’ oldu.”
Öte yandan Türkiye’nin öfkesi İdlib’de artan gerginlikle birlikte Rusya’ya yönelmeye başlamış durumda. Gerginlik en az 36 Türk askerinin ölümüne yol açan 27 Şubat’taki hava saldırılarının ardından doruğa ulaştı ve hem Türkiye hem Rusya, Suriye hükümet güçlerini günah keçisi ilan etse de yaygın kanı saldırının Moskova’nın marifeti olduğu yönünde. Kaynak da “Türkiye şimdi [su meselesinden] Rusya’yı sorumlu göstermeye çalışıyor” dedi.
Rusya, Kürtlerin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri (DSG) ile Türkiye arasında ekimde sağladığı anlaşma ve ABD birliklerinin Türkiye sınırından çekilmesiyle birlikte Suriye’nin kuzeydoğusunda artan etkinliğinden memnun görünüyor. Kaynak sözlerini şöyle noktaladı: “Güç dengesinde büyük bir kayma oldu. Amerikalılar ekimden sonra büyük bir güç kaybı yaşadı. Amerikalılar Kürtlerin üzerinde hâlen nüfuz sahibi olsalar da Suriye’nin kuzeyinde yaşananlardan dolayı Türkiye’nin hedefinde şu an Rusya var."