BBC Türkçe'de yer alan haberde, cevabı bilinmeyen 5 soru;
1-Türkiye'nin operasyon yapmayı planladığı bölgenin genişliği ve derinliği ne kadar olacak?
ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD askerlerinin Türkiye-Suriye sınırından güneye doğru çekileceğini açıklamasının ardından, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) belirli bir bölgeden askerlerin çekilmesinin tamamlandığını açıkladı.
Bu "belirli bölge"nin sınırlarını ise açıklamadı.
BBC Türkçe'ye konuyla ilgili bilgi veren bir güvenlik yetkilisi de, ABD askerleri çekilmeden Türkiye'nin askeri operasyona başlamayacağı bilgisini verdi. İki NATO üyesi arasında herhangi bir çatışma olmayacağını, iki ülke askerlerinin herhangi bir şekilde karşı karşıya gelmemesi üzerinde uzlaşma sağlandığını söyledi.
Ancak ABD askerinin kaç kilometreye kadar ya da sınır boyunca hangi bölgeler arasında çekileceği, şimdilik belirsizliğini koruyor.
ABD Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı'ndan, Türkiye ile yürütülmekte olan "güvenli bölge" çalışmalarında görev alan Tuğgeneral Christian Wortman ve Tuğgeneral Scott Naumann, 19 Eylül günü yaptıkları açıklamada "Raselayn (Serêkaniyê ) ve Tel Abyad (Girê Spî) arasına odaklandıklarını, bu bölgeden Halk Savunma Birlikleri'ne (YPG) ait ağır silahları çıkardıklarını" söylemişti.
Ağustos sonunda, iki ülke arasında "güvenli bölge" görüşmeleri sürerken, Reuters ve AFP, YPG'nin Serêkaniyê ile Girê Spî'nin sınır bölgelerinden çekildiğini duyurmuştu.
Suriye Demokratik Güçleri'nin (DSG) açıklamaları da, ABD askerlerinin Pazartesi günü bu bölgeden çekildiği yönünde.
Serêkaniyê ile Girê Spî sınırlarının Türkiye tarafında, Ceylanpınar ve Akçakale şehirleri bulunuyor. Bu bölge, Türkiye-Suriye sınırında YPG kontrolündeki yaklaşık 430 kilometrelik sınırın neredeyse 105 kilometresini oluşturuyor.
Türk yetkililer, sahadan gelen bu açıklamaları yalanlamıyor ancak "uzun vadede tüm sınırda güvenli bölgeyi oluşturmayı öngörüyoruz" diye ekliyor.
Genişliğin yanı sıra derinliğin boyutu da henüz cevabı olmayan sorulardan.
Güvenli bölge görüşmeleri sırasında Ankara 30 kilometre derinlikte ısrar ederken, Washington daha sınırlı bir bölgede "güvenlik mekanizması" oluşturulmasını talep ediyordu.
BBC Türkçe'ye konuşan yetkili, ABD askerinin çekileceği ve Türkiye'nin operasyon yapmayı planladığı bölgenin derinliğinin sahada, süreç devam ederken belirleneceği bilgisini verdi. "Arazi şartlarına ve bölgenin demografik yapısına göre yer yer değişiklik gösterebilecek derinliklerde" operasyonun yapılabileceğini söyledi.
Ancak YPG'nin geri dönüşünün engellenmesi için Serêkaniyê ile Girê Spî gibi şehir merkezlerinin kritik önemde olduğunu, bu bölgelerden Türkiye'ye giden Arap göçmenlerin yeniden buralara yerleştirileceğini belirtti.
ABD ile sağlanan uzlaşmaya göre, operasyon ABD askerinin çekildiği derinliğe kadar sürdürülecek ve iki ordu karşı karşıya gelmeyecek.
Ankara ile Washington'ın uzlaşma sağladığı açıklamalarının ardından bir tweet atan Trump ise, Türkiye "çizilen çerçeveyi aşarsa, ekonomisini yerle bir ederim" diyerek "çizilen sınıra" dikkat çekti.
Ancak bu sınırın ne olduğunu açıklamadı.
Aralık ayındaki ilk çekilme açıklamasının ardından, Ocak ayında da benzer bir tweet atan Trump, o dönem "Türkiye, Kürtlere saldırırsa ekonomilerini mahvederim" ifadelerini kullanmıştı. Bu kez "belirlenen sınırlar" ifadesini kullandı.
Ankara ise, bu bölgeden çekildiği bildirilen YPG'lilerin hâlâ orada olduğunu, sadece üniformalarını çıkardıklarına dair bilgiler olduğunu söylüyor. Operasyon başladığında bu bilgilerin doğru olup olmadığının görüleceği belirtiliyor.
Türk yetkililer, Ağustos ayı başında başlayan "güvenli bölge" görüşmelerinde bir süre nabız yoklandığını, ancak Ağustos sonu itibariyle ABD "oyalama politikası" güttüğü için operasyon hazırlıklarının başladığını, ABD'li yetkililerle Akçakale'deki Ortak Operasyon Merkezi'nde yapılan görüşmelerde de operasyonun gündeme geldiğini ve derinlik ve genişlik gibi konuların son bir aydır masaya yatırıldığını, uzlaşmanın da bu aşamada sağlandığını söylüyor.
Ancak Pazartesi günü AFP'ye konuşan bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Suriye'nin kuzeyinde 25'ten az sayıda askerin çok yakın bir mesafeye çekildiğini söyledi ve ABD'nin kuzeydoğu Suriye'deki askeri varlığının büyük oranda aynı kaldığını savundu.
2-IŞİD militanlarına ve ailelerine ne olacak?
Planlanan operasyonun gerçekleşmesi halinde Türkiye, sadece operasyon düzenlenen, yani ABD'nin çekildiği bölgelerdeki IŞİD üyelerinin akıbetinden sorumlu olacak.
BBC'ye konuşan yetkililerin verdiği bilgiye göre, bu bölgedeki hapishanelerde tutulan IŞİD savaşçılarının sayısıyla ilgili kesin bir bilgi yok. Hem bu sayı, hem de ailelerine, yani kadın ve çocuklara dair sayılar, operasyon sonrasında belirlenecek.
Bu kişilere ait envanterler hazırlanacak ve kaçının Irak ve Suriye'den geldiği, kaçının yabancı savaşçı olduğu belirlendikten sonra, tamamen Suriye toprakları içinde sürdürülecek bir politika belirlenecek.
Cezaevindeki IŞİD mensuplarının cezaevlerinde kalmaya devam edeceğini belirten yetkili, güvenli bölge oluşturulduktan sonra kadın ve çocukların da "sisteme sokulacağını" söyledi. Ancak bu ifadeyle tam olarak ne kast edildiği henüz bilinmiyor. Tüm bu detaylar, operasyon sonrasında belirlenecek.
Yetkililer, bu bölgelerde Afrin, Azez ve Cerablus'taki gibi "iç güvenlik polisi" oluşturulacağını ve kalkınmanın sağlanacağını belirtti.
3-Aralık ayında Suriye'den askerlerini çekeceğini açıklayan Trump, neden 10 ay bekledi?
Trump, Aralık ayında önce Erdoğan'la telefon görüşmesi yapmış, ardından Suriye'den çekileceğini açıklamıştı. Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna bir askeri operasyon yapacağı ve IŞİD'le mücadeleye devam edeceğini duyurmuştu.
Erdoğan, bu açıklamadan sonra yaptığı ilk konuşmasında "Biz de geçmişteki kötü tecrübeler sebebiyle, bu sözleri memnuniyet ve bir o kadar da ihtiyatla karşılıyoruz" diyerek çekilme kararına temkinli yaklaştığını belirtti.
Çekilme açıklamasının üzerinden kısa bir zaman geçtikten sonra Pentagon, 2019'un başında, Suriye'de IŞİD'in hâlâ varlığını koruduğu bölgelerde operasyonlarına hız kazandırarak örgütün tamamen yenildiğini duyurdu.
Ankara'ya göre Trump, IŞİD'le mücadele için daha fazla maliyet ödemek istemedi ve Pentagon'u hızlandırmak için Türkiye kartını oynadı.
Trump'ın çıkışı IŞİD'le mücadelede Pentagon'u hızlandırmak için başarılı oldu ancak Suriye'den tamamen çıkmak isteyen Trump, IŞİD'li savaşçıların ve uyuyan hücrelerin yeniden ortaya çıkacağı kaygısıyla bunu yerine getiremedi.
Ankara'ya göre, bu sorunu Türkiye üstlenince, Trump'ın beklemek için başka bir gerekçesi kalmadı.
Ancak ABD askerinin hâlâ sahada olması, ne kadar derinlikte bir çekilme olacağının açıklanmaması, bunların geniş çaplı bir operasyondan öte Avrupa ülkelerini harekete geçirmek için atılan bir adım olup olmadığı sorularını beraberinde getiriyor.
Suriye'ye giderek IŞİD'e katılan ve YPG kontrolündeki cezaevlerinde tutulan Avrupa ülkeleri vatandaşlarının ülkelerine alınması için, Trump aylardır çağrı yapıyor. Ancak karşılık bulamıyor.
Türkiye ise, 3 milyon 600 bin Suriyeli sığınmacının maddi yükünün paylaşılması için Avrupa'ya çağrı yapıyor ve oluşturulacak bir güvenli bölgeye bu sığınmacıların yarısından fazlasının yerleştirilebileceğini söylüyor.
Olası bir operasyonun derinliği belli olmadığı için ne kadar sığınmacının geri dönebileceği de henüz bilinmiyor. Ancak bu adımların Avrupa ülkelerini harekete geçirmek ve çağrılara yanıt bulmak için atıldığına dair yorumlar yapılıyor.
Aynı zamanda Trump'ın ABD'de karşı karşıya kaldığı "azil süreci"nin de, iç politikada gündem değiştirmek için bu adımı atmış olabileceği konusunda etkili olduğu yorumları var.
ABD'nin Aralık ayında aldığı çekilme kararını bugün uygulama noktasına gelmesindeki en önemli etkenlerden biri de bu olabilir. Azil süreci nedeniyle sıkıntı yaşayan Başkan Donald Trump, 2020 seçimleri öncesi IŞİD ile mücadeleyi kazanan ve Amerikan askerlerinin Suriye'den evlerine dönmesini sağlayan lider olarak görünmek istiyor.
4-YPG ile ABD arasında iş birliği bitti mi?
Bu konuyla ilgili ABD'den henüz net bir açıklama gelmedi. Ancak Pentagon sözcüsü Jonathan Rath Hoffman, "Kuzey Suriye'de Türkiye'nin yapacağı bir operasyonu onaylamıyoruz. ABD Silahlı Kuvvetleri böyle bir operasyona destek vermeyeceği gibi dahil de olmayacak" açıklaması yaptı.
"Dahil olmama" ifadesi, DSG için "ABD'nin operasyona destek vermemekle birlikte kendilerini de korumayacağı" anlamına geliyor.
Komutasını ve çoğunluğunu, YPG'nin oluşturduğu DSG'den yapılan açıklamalar, ABD'nin kendilerini "sırtından bıçakladığı" yönünde.
Ancak Ankara farklı görüşte.
Ankara'ya göre ABD ile YPG arasında iş birliğinin bittiğini söylemek mümkün değil. Amerikan askerleri güneye, YPG'nin kontrolündeki bölgeye çekiliyor. Suriye'nin dörtte birinden fazlasını kontrol eden YPG'nin elinde, Irak sınırındaki bölgelerle birlikte petrol kuyularının bulunduğu Rakka ve Deyr ez Zor şehirleri de var.
Türk yetkililer, YPG'nin çekilmesi ya da gücünü kaybetmesi halinde İran'ın bölgenin kontrolünü alabileceğine inanan Trump yönetiminin, bu bölgede YPG ile ortaklık ilişkisini sürdüreceği görüşünde.
Ankara'da, kontrol ettikleri diğer bölgeler için YPG'nin de ABD'ye ihtiyaç duyduğu ve yapılan sert açıklamaların "gözdağı verme amaçlı olduğu" görüşü hakim.
ABD'nin içinden ise Başkan Trump'a yönelik "YPG'yi yüz üstü bıraktığı" eleştirileri geliyor. Eleştirilerin tonunu sertleştiren bazı senatörler, "IŞİD'le mücadelede önemli bir rol oynayan ve birçok kayıp veren Kürt savaşçıların kaderine terk edilmemesi gerektiğini, bunun ABD'nin gelecekteki ortaklarına da olumsuz bir mesaj olacağını" söylüyor.
IŞİD'le mücadele etmek için 2014'ten bu yana YPG ile yapılan iş birliğini, 5 yıl sonra NATO müttefiki Türkiye'nin sert itirazları bile olsa kesmek, Trump için de çok kolay görünmüyor.
Öyle ki Trump, açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden "Çizilen çerçeveyi aştığını düşünürsem, Türkiye'nin ekonomisini yerle bir ederim. Daha önce bunu yaptım!" tweetini paylaştı.
Pazar gecesi Trump'ın kararının ardından Beyaz Saray Sözcüsü Stephanie Grisham, yaptığı ilk yazılı açıklamada, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde uzun süredir planladığı operasyon için yakın zamanda harekete geçeceğini, ABD'nin bu operasyona dahil olmayacağını ve askeri destek vermeyeceğini belirtmişti.
Tepkilerin ardından Savunma Bakanlığı Sözcüsü Jonathan Hoffman, yaptığı açıklamada "ABD'nin Türkiye'nin kuzey Suriye'de planladığı operasyonu onaylamadığı" ifadelerini ekledi.
"ABD Başkanı Trump'ın yaptığı gibi Savunma Bakanlığı da Türkiye'ye açıkça böyle bir operasyonu onaylamadığını söyledi. ABD Savunma Bakanı Mark Esper ve Genelkurmay Başkanı Mark Milley de Türk mevkidaşlarına, tek taraflı adımların Türkiye için de risk oluşturacağını söyledi." dedi.
5- İran ve Rusya'nın tepkisi ne oldu?
Türk yetkililer, son gelişmelerle ilgili Rus ve İranlı dışişleri ve güvenlik birimleriyle irtibat halinde oldukları bilgisini veriyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'le Pazartesi günü bir telefon görüşmesi yaptı ancak görüşmenin detayları paylaşılmadı.
Tahran'dan, güvenli bölge konuşmaları başladığı günden bu yana yapılan açıklamalar, ABD'nin bölgedeki varlığını meşru kılmaya yönelik çalışmalara itiraz ettiklerini gösteriyor.
Türkiye'nin tek taraflı bir operasyon yapması olasılığıyla ilgili ise henüz İranlı yetkililerden bir açıklama gelmedi.
Türk ve ABD'li yetkililerin güvenli bölgeyi görüştüğü ancak Ankara'dan operasyona yönelik açıklamaların arttığı dönemde, Eylül ayında İran Dışişleri Bakanı Zarif "ABD'nin Fırat'ın doğusundaki varlığı yasa dışı ve yıkıcıdır. ABD'nin varlığı, Suriye'nin bütünlüğünü bozuyor" demişti.
"Türkiye'nin sınırlarını koruma konusundaki endişelerini anlıyoruz" diye ekleyen Zarif, Ankara'nın Suriye yönetimiyle iş birliği yapması gerektiğini savunmuştu.
Rusya'dan ise Trump'ın ABD askerlerinin çekileceğini açıklaması ve Türkiye'nin bu bölgede operasyon yapacağını açıklaması sonrasında "Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda Türkiye ile aynı pozisyonda oldukları" açıklaması geldi.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, "Umarız Türk mevkidaşlarımız her koşulda bu pozisyonlarını korurlar" dedi ve Suriye'de yasa dışı olarak bulunan yabancı savaşçıların ülkeyi terk etmesi gerektiğini belirtti.
Ardından Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile ABD Savunma Bakanı Mark Esper, telefonda Suriye'deki son gelişmeleri ele aldı. Bu konuşmanın da detayları paylaşılmadı.
Eylül ayında Zarif'le birlikte basın toplantısında konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, o dönem de buna benzer bir açıklama yapmıştı.
"Türkiye'nin, sınırlarında güvenliğinin sağlanması konusundaki meşru çıkarlarını kabul ediyoruz. Kürt meselesini ciddi bölgesel soruna dönüştürmeyecek kararlara ihtiyaç var." diyen Lavrov, "Suriye'nin egemenliğine ve bütünlüğüne saygı duyulmasını gerektiren kararları destekleyeceğiz" diye eklemişti.