Kuzeydoğu Suriye daha karmaşık bir konu haline geliyor. Türkiye, Suriye'deki Fırat Nehri'nin doğusunda, sadece Türk ordusu tarafından kontrol altına alınacak güvenli bir bölge oluşturmak için ısrarına devam ediyor. Ancak bölgedeki denge o kadar hassas ki, çevresel aktörlerin hiçbiri Türkiye’yi kırmak istemiyor.
ABD, Türkiye'yi uzaklaştırmak istemiyor, bu nedenle Kürtleri kuzeydoğu Suriye'yi Şam'ın kontrolünün dışında tutacak bir plana Türkiye’nin de dâhil edilmesi için ikna etmeye çalışıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan halka hitaplarında, Suriye’nin kuzeyinde yapılacak askeri operasyondan bahsederken, bir Türk şarkısının “Bir gece, ansızın gelebiliriz” diyen nakaratını sürekli tekrar ediyor.
Bu anlatı, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milliyetçi kanadının ve onun ortağı aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) oylarını artırmak için seçim kampanyasının bir parçası olarak algılandı. Seçimler sona erdiği için şimdi aynı nakaratı tekrar edip etmeyeceğini göreceğiz.
ABD, Türkiye’nin Suriye’nin diğer bölgelerine girmesine her zaman karşı çıktı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun “bölgedeki tek taraflı Türk hareketinin potansiyel yıkıcı sonuçları hakkında uyarırken, kuzeydoğu Suriye ile ilgili devam eden (Türkiye ile) müzakerelere destek verdiğini” belirtti.
Son zamanlarda, Washington’un Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarının daha fazla farkında olduğuna dair işaretler var. Buna örnek olarak, Kürtleri, Suriye topraklarında Fırat Nehri'nin doğusundan, Irak sınırına kadarki bölgede “sınırlı sayıda” Türk kuvvetinin konuşlandırılması konusunda ikna etmek için çaba sarf etmeye başladı. ABD Türk birliklerinin, askeri bir harekât yerine, Suriye'ye düzenli bir şekilde girmelerini tercih ediyor.
Küresel IŞİD Karşıtı Koalisyonun Özel Temsilcisi James Jeffry, Ankara ve Washington'un güvenli bölge için bir çerçeve üzerinde çalıştıklarını söyledi. Bu, Türk analistler tarafından Türkiye’nin pozisyonuna ABD’nin bakışındaki bir değişiklik olarak yorumlandı. Bunun sadece hüsnü kuruntu olup olmadığı yakında anlaşılacaktır.
Kürtler, Suriye topraklarındaki herhangi bir Türk varlığına şiddetle karşı çıkıyor. Bununla birlikte, Kürtlerin ABD baskısına karşı çıkmaları ve onlara sınırsız miktarda ekipman, silah, mühimmat ve siyasi destek sağlayan Washington ile işbirliğinden vazgeçmeleri kolay değil. Ancak, ABD baskısı Kürtlerin kırmızı çizgisini geçerse, işbirliği için Beşar Esad’a yönelebilirler. Washington’un şiddetle karşı olduğu senaryo tam da bu.
Yaşar Yakış: S-400'ler temmuz ayında yerleştirilince, ABD Türkiye'ye yeni yaptırımları yürürlüğe koyacaktır
Washington, özellikle de S-400 hava savunma sistemi satın alması konusu canlı bir tartışma konusu iken Türkiye’nin hassasiyetini de dikkate almak zorunda çünkü Türkiye’yi Rusya’ya kaybetmek ve NATO müttefikleri arasındaki dayanışmayı sarsmak istemiyor.
Rusya, Kürt davasını kuvvetle destekleyen başka bir aktör. Ayrıca, Türkiye'nin Suriye’deki askeri varlığına da karşı çıkıyor, ancak bu kartı bu ara aşırı kullanmak istemiyor, çünkü Türkiye’nin ABD ve NATO ile ilişkilerinin bozulması sürecinin bir şekilde kesilmesini istemiyor.
Türkiye-ABD ilişkilerinde gölge düşüren bir diğer hassas konu ise ABD’nin İran’dan petrol alımı konusunda getirdiği yasak olarak beliriyor. Türkiye, 2 Mayıs'a kadar İran'dan petrol ithal etmesinin yasaklanmasından muaf tutulan sekiz ülke arasındaydı. ABD Başkanı Trump geçenlerde bu istisnayı kaldıran bir yasa imzaladı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Yaptırımlar bölgesel barış ve istikrara hizmet etmeyecek. Türkiye, komşularımızla ilişkilerimizi nasıl düzenlememiz gerektiği konusunda tek taraflı yaptırım ve baskıları reddediyor” dedi.
Ancak, Türkiye'nin yaptırımlara uyup uymayacağını söylemekten imtina etti, çünkü bu retoriğe karşın, fiilen Türkiye'nin İran'dan petrol ithalatı geçen yılın kasım ayında sıfıra düştü ve Aralık 2018 ve Ocak 2019'da yüzde 2 ila 13 arasında kaldı.
Geçen hafta IŞID’ce üstlenilen, sekiz adet patlamanın gerçekleştiği Sri Lanka saldırıları ve Menbiç’de dört Amerikan askerinin ölümü ile sonuçlanan intihar saldırısı, IŞİD tehdidinin tamamen ortadan kalkmadığını gösteriyor. Bu, Amerika'nın Suriye'den hızlıca ayrılma planlarını değiştirebilir ve Washington'u YPG ile işbirliğine daha fazla öncelik vermeye itebilir.