Türkiye’nin saldırıyı koalisyon, ABD ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ni haber vererek gerçekleştirdiği konusunda açıklamalara değinen Xelil, şöyle konuştu: “Kimse bize bir şey söylemedi. Biz de muhataplarımıza böyle bir saldırıdan nasıl haberiniz olmaz diye sorduk. Öncelikle bize ‘Bize haber verilmedi. Haberimiz yoktu’ dediler. Sonra resmi olarak saldırıdan 1 saat önce haberdar edildiklerini açıkladılar. Doğrusu bir saatten az sürede nasıl bir tedbir alınabilir, nasıl haberdar edebilirlerdi, bu tekniki açıdan zor bir şey. Zaten Türkiye’nin amacı ‘Ben haberdar ettim” deyip, bizimle uluslararası koalisyon arasındaki ilişkileri bozmaktır. Koalisyon ile IŞİD’e karşı güçlü ve başarılı bir ilişkimiz var. Bu ilişkiyi bozmak istiyorlar. Bir de bizi zorlayıp Rakka operasyonunu bitirmek ya da yavaşlatmak istiyorlar.”
‘En ufak saldırı sert karşılık bulacak’
Hava saldırısından sonra karadan da sınır boyunca saldırılara maruz kaldıklarını ve saldırıların karşısında kendilerini savunma haklarını kullandıklarını belirten Rêdûr Xelil, “Savunma en doğal hakkımız ve uluslararası hukuk çerçevesindedir. Bu karşılıklarda da ağır darbeler vurduk. Türkiye'nin Bize saldırı oldu karşılık verdik’ diyerek yalan söylüyor. Saldıran ve karşılık gören kendileri. 25 Nisan’daki saldırıdan önce bir saldırı mı oldu ki uçaklar ile bize saldırdılar. Doğrudur belki uçaklarımız yok; ama karadan bir saldırı olursa topraklarımızı, halklarımızı koruruz, koruyacak güçteyiz. Türk devleti artık iyi bilmelidir ki en ufak saldırısı sert karşılık bulacaktır” dedi.
‘Koalisyon sorumluluğunun farkına varmalı’
Rakka ve bitme noktasına gelen Tabqa operasyonlarına da değinen Xelil, operasyon konusunda DSG ve Fırat’ın Gazabı Eylem Odası’nın yetkili olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Teröre karşı ortaya çıkan uluslararası koalisyon, ortak operasyon yürüttüğü güçlerle olmalıdır. Türk devletinin bu saldırılarına karşı bir hat, sınır oluşturmalıdır. Biz Rakka ve Tabqa’da savaşırken Türk devleti arkamızdan mevzilerimize saldırırsa, bu operasyonu olumsuz etkiler. Bu bir gerçekliktir. Kürd halkı da gençleri, kızları Rakka, Tabqa’da savaşırken, savunmasız kalmayı ve savaşçılarının hedef alınmasını kabul etmez. Koalisyon bu sorumluluğunun farkına varmalıdır. Türk devletine bir hat, sınır çekilirse, o zaman Tabqa ve Rakka’da başarı çok daha çabuk gelir.”
Koalisyondan “Tampon ya da uçuşa yasak bölge” talep etmediklerini sözlerine ekleyen Xelil, bunun siyaset alanı olduğunu, desteklediklerini, ancak “Uçuşa yasak bölgenin” yetmeyeceğini belirtti. Rojava’nın uluslararası bir savunmaya ihtiyacı olduğunu, bunun vaktinin geldiğini söyleyen Xelil, “Uluslararası güçler Rojava’nın korunması garantisini vermelidirler. Bu teröre karşı savaşımızı hızlandırır ve başarıyı getirir. Kuzey Suriye halklarının kazanımlarının korunma garantisi bu başarıyı hızlandıracaktır” dedi.
‘Dostluğa da savaşa da hazırız’
Kuzey Suriye’de 600-700 kilometreden fazla bir sınırı kontrol ettiklerini, Türkiye’ye yönelik tek saldırı yapmadıklarını ve müsaade etmediklerini, Türkiye ile düşman olup bir cephe açmak istemediklerini kaydeden Xelil, “Sürekli komşu ülke ile dostluk ilişkileri istedik. Ancak Türk devleti, topraklarından üzerimize çete, silah gönderdi. Yetmedi kendisi saldırdı. Tekrarlıyoruz; biz dostluk ilişkilerine de hazırız, saldırılara karşı kendimizi ve halkımızı savunmaya da hazırız” diye konuştu.
Xelil, son olarak Türk devletinin saldırılarının kendilerinde kırılma yaratmadığını, korkmadıklarını, IŞİD’e karşı mücadelelerine zarar veremeyeceğini ifade ederken, “Biz arkamızda duran halkımıza güveniyoruz. Binlerce şehide sözümüz var. Halklarımızın kazanımlarını sonuna kadar koruyacağız. Kendi gücümüze de inanıyor ve güveniyoruz” dedi.