Kürdistan’ın çevresinde ülkelerle süren tarihi savaşların gölgesi altında dünyaya gelen, hayatı boyunca sürgün, işkence, izlenme, ölüm tehditleri ve daha birçok bedeli ödemekle geçirdiği hayatının son bölümünü Avrupa’da geçiren Qazi, bağımsızlık, ulusal birlik, kongre ve Kürd hareketlerinin iç etkileşimlerine dair görüşlerini BasHaber Gazetesi ile paylaştı.
Babam Kürdistan Bayrağını Barzani’ye emanet etti
17 Aralık 1945’te binlerce kişinin katılımı ile Mahabad’da İran bayrağı indirilerek Kürdistan bayrağı dalgalandırılıp, 21 Ocak’ta Mahabad Cumhuriyeti ilan edildiğinde Kürdistan’ın her yerinden insanların buluştuğunu, Kürdistan’dan birçok asker ve milisin Mahabad Cumhuriyeti’ne hizmet edebilmek için geldiklerini ve aynı zamanda Molla Mustafa Barzani’nin de orada bulunduğunu hatırlatan Qazi, “Molla Mustafa Barzani, babamın yanına gelerek, Kürdistan dağlarına gidip seni orada koruyalım, sen önderimizsin, sen başkanımızsın, bir asker gibi seni korumaya hazırım dedi. Babam Molla Mustafa Barzani’ye dedi ki; Molla Mustafa Barzani ben rahat ve huzurlu günlerde halkımın içinde oldum. Eğer ben gidersem ve Kürdistan’da savaş çıkarsa binlerce insanın ölebilir. Molla Mustafa Barzani’de babama, sen bilirsin eğer kalmak istiyorsan kalabilirsin dedi. Babam Mahabad’tan ayrılmadı. Babamın masasının üstünde bir tane Kürdistan bayrağı vardı. Babam onu Molla Mustafa Barzani’ye emanet etti” dedi.
Bağdat’ta 5 yıl yattım
Hayatı boyunca ölüm tehditleri, sürgün ve cezaevleri gölgesi altında yaşamak durumunda kalan ve uzun yıllardır Avrupa’da yaşayan Qazî, “Bir ara, iki haftalık bir süre Ankara’da da cezaevinde kaldım. Daha sonra Saddam beni davet etti. Kendisiyle çalışma teklifini geri çevirmem üzerine de tutuklatıp 5 yıl cezaevine attı. Irak Hükümeti’nin hala beni sorgusuz ve sualsiz yakaladığını anlayamıyorum. 1991’deki devrimde beni bıraktılar ve Almanya’ya geri döndüm. Şimdi her şeyi geride bıraktık ve çok şükür ki Kürdler çok ağır sonuçlar doğuran iki büyük sorunu geride bıraktı. Bunların ilki ve önemlisi kardeş kavgasıdır. Artık kimse Kürdleri birbiriyle çatıştıramaz. İkincisi ise bağımsızlıktır ki onun da zamanı gelmiştir ve Kürdistan bağımsızlığa gidiyor. Şu anda 81 yaşındayım. İnanıyorum ki Kürdistan’ın bağımsızlığını göreceğim. Görüyorum ki Kürdistan’ın tüm halkı kenetlenmiş durumda. Allah yardımcımız olsun. Mesud Barzani Kürdistan’a başkanlık yapabilecek liyakat ve yetenektedir. Dediğim gibi babam Kürdistan bayrağını Molla Mustafa Barzani’ye verdi, Molla Mustafa Barzani de oğluna verdi o bayrak şimdi Kürdistan’ın dağlarında özgürce dalgalanıyor. Bugün Peşmerge Kuvvetleri Mesud Barzani’nin öncülüğünde İŞİD’i Kürdistan topraklarından çıkarıyor. Mesud Barzani’nin emin adımlar attığını ve doğru yolda olduğunu söyleyebilirim. Mesud Barzani Kürdistan’a başkanlık yapabilecek liyakat ve yetenektedir. Hayalim onun elleriyle gerçekleşiyor. Bundan çok ama çok mutlu oluyorum” diyerek konuşmasını sürdürdü.
Tüm Doğu Kürdistan partileriyle dostuz
Doğu Kürdistan’daki siyasal durum ve partilerin birbirleriyle olan etkileşimleri konusunda da bilgi veren Qazî, “Doğu Kürdistan halkı milli kimliklerine sahip çıkan bir halktır. Doğu Kürdistan halkının gönlü Bölgesel Kürd Yönetimi’ndeki Kürd halkıyla beraberdir. Peşmergelerimizin zafere ulaşmasını istiyorlar. Kürd kimliği Doğu Kürdistan halkı tarafından çok benimseniyor. Doğu Kürdistan’daki siyasi partilerin bir cephede birleşmeleri için birkaç defa çalıştım. Patilerimiz birlik olmaya ittifak kurmaya hazır değillerdi. Diğer bir taraftan eğer dünya devletleri ile bir söylem ile ilişki kurarsak muhakkak bize yardım edeceklerdir. Maalesef Doğu Kürdistan’daki siyasi partiler ittifak kurmayı beceremediler. Bu onların eksikliğidir. Doğu Kürdistan halkı bundan çok rahatsız. Ben Kürdistan Özgürlük Partisi Başkanı’yım. PAK, Bölgesel Kürd Yönetimi Peşmergeleri ile beraber İŞİD’e karşı cephelerde çatışan Doğu Kürdistan’ın ilk partisidir. Peşmergelerimiz İŞİD’e karşı büyük zaferler elde ettiler. Büyük çatışmalara girdiler. Peşmergelerimiz İŞİD’in 68 üyesini öldürdü. Bizimde bir şehidimiz ve beş yaralımız oldu. Kak Mesud peşmergelerimize teşekkür etti. Peşmergelerimiz İŞİD’ karşı cephelerde savaşıyorlar. PJAK ve PDKİ ile de dostluklarımız var. Birbirimize saygımız var. İlişkilerimiz var. Biz Doğu Kürdistan’daki tüm siyasi partilerin dostuyuz” dedi.
Kürdlerin tek kurtuluşunun birlik olduğunu ve bu nedenle ulusal kongrenin toplanmasının şart olduğunu aktaran Qazî, kongre için yüksek umut taşıdığını ve tüm Kürdistan güçlerinin bir araya gelerek kongreyi gerçekleştirmelerine çok az zaman kaldığını söyledi.
Türkiye’de devam eden Çözüm Süreci ve Kuzey Kürdistan’daki siyasal duruma ilişkin ise Qazî, “Türkiye’de yaşanan barış meselesinden çok ümitliyim. Türkiye Hükümeti umarım Kürdlerin farklı bir millet olduğunu, bizim dilimiz olduğunu kabul eder. Kendi yönetimimizi kurmamıza ve topraklarımızı yönetmemize izin verir. Bu hususta ümidim var. Hiç unutmam bundan 7-8 sene önce eğer Kürd deseydin sana 7 yıl hapis cezası veriyorlardı. Eğer Kürdistan deseydin 12 yıl hapis cezası veriyorlardı. Bugün ise görüyoruz ki Davutğlu, Van’da Kürdçeyi öğrenmediği için hayıflandığını söylüyor. Kürdler artık inkar edilmiyor. Kuzey Kurdistan’daki halkımızın temel hak ve hukuklarını alacaklarını ümit ediyorum. İnşallah Öcalan da cezaevinden çıkar ve bir şehre yerleşip orda oturur.” ifadelerini kullandı.
Qazî, Rojava ve Güney Kürdistan’ın gelecekte birleşip birleşemeyeceği konusunda ise şöyle konuştu; “Böyle bir umudum var. Ben de öyle inanıyorum ki bu gerçekleşecek. Kuzey, Rojava, Doğu ve Güney güçleri şu anda İŞİD’e karşı beraber savaşıyorlar. Bu Kürdistan için büyük bir şeydir. Bölgesel Kürd Yönetimi Peşmergeleri’nin Kuzey Kürdistan’dan Rojava’ya geçmesini çok anlamlı buluyorum. Kobanê’ye Kürd kardeşlerine yardım eli uzatmak için gittiler, bunu büyük bir zafer olarak görüyorum. Bunun sonucu şudur: Tüm Kürdler kardeştir. Ümid ediyorum ki Kobanê de bir an önce özgürleşir ve Rojava da İŞİD’ten temizlenip Bölgesel Kürd Yönetimi ile birleşir”