Diyarbakır bugünlerde sıra dışı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergilenen eserler resim, ancak çizim tarzları farklı. Bazısı halı, bazısı kumaş, bazısıysa tuvallere resmedilmiş. Bu tarzın yaratıcısı amatör ressam Ruken Ekinci. Ekinci, resimlerinde boya yerine, kimi zaman kömür, kimi zaman tutkal ya da bir yiyecekten ya da kahveden geri kalanları kullanıyor. Ekinci son olarak misafirlerine ikram ettiği kahvenin telvesini boya olarak kullandı.
Kahveden arta kalan telveleri bir tabakta toplayan Ekinci, fırçasını alarak işe koyuluyor. Tabağı palet olarak kullanan Ekinci, telveyle resim yapmaya başlıyor. Kullandığı sadece telve değil. Kuru ağaç yapraklarını da tuvale yapıştıran Ekinci, bunu resimde bir öğe olarak değerlendiriyor.
Eğitim almadan resim yapmaya başladı
Resmi tamamladıktan sonra diğer eserlerini sergilediği kafeye doğru yola çıkan Ekinci, burada VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. Ekinci, resim eğitimi almadığını belirterek, doğal yeteneği sayesinde resim yapmaya ilgi duyduğunu söyledi. Hayallerini resmettiğini söyleyen Ekinci, “Eğitim almayan biriyim, doğal yetenek. Çocukluğumdan gelen bir yetenek ama benim üretmem gerekiyordu. Evimde doğa bana yardımcı oluyordu. Yaşam bana yardımcı oluyordu. Neye baksam sanat gözüyle baktığım için bu yönlü bakış açım benim tarzımı oluşturdu. İlk başta yokluktan kaynaklandı. Kendi düşüncelerimi, fikirlerini resmetmem gerekiyordu. Hayallerim vardı onları nakşettim” dedi.
Yokluktan ortaya çıkan tarz
Ekinci, her ne kadar şimdilerde fırça ve tuval kullansa da, resim yapmaya başladığında bu imkanların hiç biri yoktu. İğne ile kumaş üzerine resim yaparak başlayan Ekinci, bu sayede kendi tarzını yarattı. Ekinci, kullandığı malzemelerin neredeyse tamamını evdeki atıklardan elde etmiş. Ekinci o günleri şöyle anlattı: “Ben başladığım zaman ne fırça ne boya, hiçbir şey yoktu. Ama benim bunları oluşturmam gerekiyordu. Ben araştırmaya başladım. Başta kahve telvesi ile başladım. Fırça olmadığı için iğne ucu ile başladım. Daha sonra o ağaçlara nasıl boyutu kazandırırım diye düşündüm. Ağaç yaprağı kullandım. Zamanla gelişti, daha sonra çocuğumun kıyafetine kadar kullandım. Pamuk kullandım, sünger ve çeşitli malzemeler kullandım. Hepsi benim evimde, ne yiyip ne içiyorsam, ne giyiyorsam, neyi kullanıyorsam atmıyorum, onu değerlendiriyorum. Kendi istediğim şeyi nakşediyorum, Kürt motiflerini oluşturuyorum” dedi.
Halıdan tuval
Daha sonra sergisindeki eserleri tanıtan Ekinci’nin en dikkat çeken eseri bir halı üzerine resmettiği üç kadın ve efsanevi Anka kuşu figürü oldu. Amerika’da kadınların oy kullanma hakları için mücadelesini konu alan ‘Demir Çeneli Melekler’ filminden ilham alan Ekinci, evdeki eski halısının üzerine kömür, tutkal, pamuk kullanarak üç kadın ve bir Anka kuşu resmetti.
Resimdeki Anka kuşu mitolojide, kendi küllerinden yeniden doğan bir canlı olarak tasvir edilir. Ekinci’nin Diyarbakır’da açılan üçüncü sergisinde, 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayete kurban giden Kürt yazar Musa Anter ile Diyarbakır’da öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi’nin resimleri de yer aldı.