Kocakaya, “Güney Kürdistan ile Batı Kürdistan için, “Bir olmaya, abad olmaya ve tüm Ortadoğu\'ya umut olmaları lazım” dedi.
Türkiye’de, Kürt illerinde yaşayan Kürtler ile Türkiye\'nin batısında yaşayan Kürtler’in farklı reflekslere sahip olduğunu ifade eden Kocakaya, “Bu durum Türkiye\'de hem Türkler’i, hem Kürtler’i demokratik bir zemine zorluyor” ifadelerini kullandı.
“Yas bulaştı her yana” diyen Kürt sanatçı, “Toplumsal acıları bestelemekten kaçan biriyim. Böylesi büyük acıları anlatmak hem zor, hem büyük sorumluluk ister. Bu acılar keşke yaşanmasa ve bizler sadece eğlenceli şarkılar üretsek” şeklinde konuştu. Müzisyen Servet Kocakaya Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
Son albümünüzü 2011- 2012 de çıkarttınız. Albüm hazırlığınız var mı?
Yeni bir albüm için materyallerimiz hazırdı fakat öngördüğüm konsept, hergün kendini yeniden yaratan bu ağır gündemle anlamını ve yeniliğini yitirir gibi oldu her defasında. Ben de askıya aldım. Su aksın, yatağını bulsun diye bekliyorum açıkçası. Belki yeni öyküler yeni ezgiler doğar, ki doğacaktır da…
Albüm hazırlıklarını Türkiye’de mi yoksa yurtdışında mı yapıyorsunuz?
Albümlerimin tamamını Türkiye\'de yaptım. Çok isterim yurtdışında bir çalışma yapmayı çünkü, Avrupalı müzisyenlerle çalışmak iyi bir deneyim olurdu. Batı enstrümanları, eğer Batı formunda bir çalışma yapıyorsanız, Batılı müzisyenlerin yorumuyla daha lezzetli sonuçlar verebilir diye düşünüyorum.
Bu güne kadar seslendirdiğiniz parçalar içinde “en sevdiğiniz parça” hangisi?
En sevdiğim şarkımı henüz yazmadım… En sevdiği şarkısı varsa bir sanatçının işi bitmiştir, yapacak pek birşeyi kalmamıştır diye düşünüyorum ve sanırım bu öykü bu haliyle bitecek…
Yakın tarihlerde konser var mı? Varsa nerede ve ne zaman?
Yakın tarihte herhangi bir konser yok. İlk defa “Neden konserler azaldı veya bitti acaba?” diye şaşırmadığım zamanlardayım. Yas bulaştı her yana. Barış yoksa, sanat ürür ama yürüyemez.
Bir Kürt sanatçısı olarak Güney Kürdistan’da hiç sahne aldınız mı?
Güney Kurdistan\'da hiç konser yapmadım. Açıkçası Güney Kürdistan ya da Batı Kürdistan’da konser vermem önemli değil. Onların bunlardan çok daha mühim şeylere ihtiyacı var. Bir olmaya, abad olmaya ve tüm Ortadoğu\'ya umut olmaları lazım. Bunu birgün gerçekleştireceklerine inanıyorum. Birgün kendi içlerindeki çelişkileri ve soğuklukları yok edeceklerine inanıyorum. Benim konser vermemden çok buna ihtiyaçları var. Bu röportajdan birkaç saat önce Şengal özgürleştirildi.
Buna emek veren herkesi kutluyorum. Kürtler başkalarının kendilerine dayattıklarıyla birbirilerinden uzaklaşırlarsa, sadece Kürtler değil, Ortadoğu, aklıselim bir yönetim olasılığı ve modelinden mahrum kalır. Kürtler Ortadoğu\'nun bütün halklarıyla ortaklaşmış tek halk. Bu zenginliklerine özgürlük katabilirlerse insanlık için nefes olurlar. Buna yürekten inanıyorum.
Türkiye’deki Kürt sorunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben uzman değilim fakat hissettiğim şey şu; Türkiye\'deki Kürt sorunu bence, iki büyük yetmezliğin (ya da becereksizliğin) üzerinde yüzüyor. Birincisi; Kürtler’in uluslaşma döneminde treni kaçırması. İkincisi; Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kürtler’i asimile edememesi. Bunlardan biri becerilse bugün Türkiye\'de Kürt sorunu diye birşeyden bahsetmezdik diye düşünüyorum.
Geldiğimiz noktada herşeyi Türkiye Cumhuriyeti rejiminin demokratik açıdan nereye evrileceği, Kürtler’in de buna kitlesel açıdan nasıl refleks göstereceği belirleyecek.
Ben tırmanan bu ölümcül şiddete rağmen nihayete dair henüz netleşmiş bir süreç hissetmiyorum. Türkiye, Kürtler açısından diğer yerlere göre farklı bir sosyoloji ihtiva ediyor. Her ne itiraz edilse de, Kuzey Kurdistan\'da yaşayan Kürtler ile Türkiye\'nin batısında yaşayan Kürtler farklı reflekslere sahip olabilirler. Bu durum Türkiye\'de hem Türkler’i, hem Kürtler’i demokratik bir zemine zorluyor.
Kısacası, farklı talepler dillense de halihazırda çözüm bir masanın etrafından fırlayacak demokrasi ve özgürlüklere gebe. Sonuçta sular hem Kürtler’in, hem de Türkler’in kendini aynı andı iyi hissettiği, bu da olmasa elbet hakikatın olduğu yerde duracak.
Son zamanlarda Kürt illerinde yaşanan çatışmaları nasıl yorumluyorsunuz?
Maalesef yorumlayamıyorum... Üzülüyorum... Çok üzülüyorum!
Son olarak daha önce Lice’de öldürülen Ceylan Önkol için “Lice gözlü Ceylanım” parçasını yazmıştınız. Yakın bir zamanda birçok ölüm yaşandı. Bunlardan en üzücü olanı ise Cizre’de öldürülen 10 yaşındaki Cemile Cizir Çağırga\'nın günlerce derin dondurucuda bekletilmesiydi...
Ben aslında toplumsal acıları bestelemekten kaçınan biriyim. Böylesi büyük acıları anlatmak hem zor, hem büyük sorumluluk ister. Bu acılar keşke yaşanmasa ve bizler sadece eğlenceli şarkılar üretsek. O günler de gelecektir. Bu acıları yaşayan insanların kendilerini eşit ve mutlu hissedeceği, yani saygın hissedeceği günler yakındır…
1973 yılında Bingöl\'de dünyaya gelen Servet Kocakaya, üniversiteyi Ankara\'da okudu. \"Hayatımın en önemli yılları\" dediği zamanları Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde geçirdi. Uzun yıllar Ankara\'da yaşayan Kocakaya, profesyonel müzik hayatına da burada başladı. Lise yıllarında göz kırptığı müziğe üniversite yıllarında ağırlık veren sanatçı, disiplinli olarak çalışmalarına devam etti. İlk albümünü \"Keke\" adıyla 1999 yılında çıkardı.