Hapis cezaları ve haklarındaki davalar nedeni ile biri Viyana’da diğeri Londra’da yaşamak zorunda olan müzisyenler Sakina Teyna ve Zeynel Ali Bingöl, ‘Gula Rengîn’ şarkısı ile mesafeleri ortadan kaldırdı. Nîman Evdilhekîm’in yazdığı şarkı sözünü besteleyen Zeynel Ali Bingöl, Sakina Teyna ile düet yaparak kayda aldı. Müzisyen Erdem Altınses’in de katılımıyla Londra’dan Viyana’ya oradan da Diyarbakır’a yollanan Kürtçe şarkı, müzisyenler fiziksel olarak bir araya gelmeden düzenlenip kayda alındı. Şarkının oluşum sürecinde göz göze gelmeden sesin büyüsünü yaratmaya çalıştıklarını anlatan üç müzisyen, sözün büyüsünde buluştu.
İstanbul Okmeydanı’nda yaşayan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Konservatuar öğrencisi müzisyen Zeynel Ali Bingöl hakkındaki davalar nedeni ile yurt dışına çıkmadan önce, arkadaşı şair ve söz yazarı Nîman Evdilhekîm ile vedalaştıkları günü anlatan şarkının sözleri ortaya çıkar. Bingöl, Londra’ya gidince arkadaşının yazdığı sözleri besteler. Londra’da, kaldığı evin banyosunda şarkıyı cep telefonu ile kayda alır. Bingöl, daha sonra aralarında bir diyalog dahi bulunmayan sanatçı Sakina Teyna’ya şarkıyı gönderir. Sözleri ve müziği beğenen Teyna’nın da olumlu bir yanıt vermesi ile iki müzisyen düet yapmaya karar verir. Fakat aralarında binlerce kilometre mesafe vardır. Bunun üzerine teknik imkânlar kullanılarak Okmeydanı’nda ortaya çıkan şarkının Londra’ya oradan da Viyana’ya olan kayıt süreci başlar.
Bingöl’ün aldığı ilk kayda dokunulmadan Sakina Teyna’nın da kayıt yapması beklenir. Ardından ise Teyna ve Bingöl şarkıda bir keman sesi olmasına karar verir. Son zamanlarda kemanının sesi ile gönülleri fetheden müzisyen Erdem Altınses ile görüşerek şarkıda onun da olmasını isterler. Derken, Okmeydanı’nda başlayan hikâye Diyarbakır’da tamamlanır.
Yıllardır yurt dışında yaşamak zorunda olan ve Türkiye’ye davaları nedeni ile gelemeyen müzisyen Sakina Teyna da şarkının ilk kaydını dinler dinlemez çok sevdiğini söylüyor. Teknik yanların organize edilmesiyle eseri ortaya çıkardıklarını hatırlatan Teyna, Diyarbakır’dan Londra ve Viyana’ya, aradaki mesafeyi müziğin engel tanımaz yanı ile aştıklarını belirtiyor.
Sahnede sanatını icra ederken çoğu zaman müzisyenler veya dinleyiciler ile göz teması kurmaya özen gösterdiğini dile getiren sanatçı, “Bu göz teması sizi sanatınızı icra ederken farklı duygular ile güçlendirir. Ama bu eserde göz teması kurabilecek bir durum söz konusu değildi. O yüzden kaydı okurken sözlerin duygusuna kapılarak hissetmeye çalıştım. Sanki bir yanımda Erdem kemanıyla diğer yanda Zeynel sazı ile eşlik ediyordu. Tekniğin imkânları, sınırları ortadan kaldırırken sözler de duyguları birleştirebiliyor. Şarkının gücü sizi birleştiren bir noktaya getiriyor. Daha önce oturup hiç sohbet etmediğimiz insanlar ile bu sayede bu güzel eseri tüm imkânsızlıklar içinde emeği de ortaklaştırarak yaratabildik. Teknik mükemmellik; duygu ve samimiyetin olduğu işlerde, önemsiz kalabiliyor. Umarım bir gün göz temasını kurabileceğimiz imkânlar olur ve yeniden şarkıyı kayda alabiliriz. Kürtler çoğu zaman sanatını ve edebiyatını sürgünde yarattı. O yüzden mekânların bizi esir almasına izin vermeden üretmenin yollarını bulmalıyız” diyor.
Şarkıya kemanıyla Diyarbakır’dan eşlik eden Erdem Altınses, pandemi döneminde bir araya gelme imkânı olmadığından bu şekilde kaydı alınan başka şarkıların kayıt ve seslendirmesinde yer aldığını anlatıyor. Altınses yine de fiziksel olarak bir aradayken yaratılan müziğin daha özel olduğunu söylüyor: “Tabi ki hep beraber aynı yerde, aynı anda, temas halinde çalıp söylemenin ayrı bir tadı oluyor. Melodiyi de sevdim. Zeynel’in de ses tonu ve yorumu hisli. Zeynel’in bana gelen kayıtları cep telefonu ile kaydedilmiş kayıtlardı ve sonradan stüdyoda tekrar kayıt yapılmadı, olduğu gibi bu kayıtları kullandık. Zeynel ve Sakina ayrı ayrı kaydedip bana gönderdiler. Ben de onların kaydettiği iki kanalın üzerine tek seferde, beraber çalıyormuş gibi kemanla eşlik edip kaydettim.”
Aralarında binlerce kilometre mesafe ve bir araya gelememenin yarattığı zorlukları tekniğin imkânları ile aşmaya çalıştıklarını anlatan Zeynel Ali Bingöl de bunu, ülke gerçekliğinin bir başka hali olarak özetliyor. Bingöl, “Sakina Teyna yıllardır sesine ve müziğine hayran olduğum bir sanatçı. Bu şarkı, ilk ortaya çıktığından beri, Sakina’nın o muhteşem sesi ile bu şarkıyı söylemesinin ne kadar güzel olacağını düşündüm. Sağolsun, Sakina şarkımızı sevdi ve şarkının da kayıt serüveni bu sayede başlamış oldu. Erdem Altınses özellikle takip ettiğim bir müzisyendi, işlerini beğenerek dinliyordum. Erdem’in kemanıyla şarkıya eşlik etmesi gönül telimizdeki eksik sesi tamamladı. Bağlama ve ses kaydını akustiği iyi diye banyoda telefon ile almıştım. Bu imkânlar ile beste kayda alındı. Her ne kadar bir araya gelemesek de Okmeydanı’ndan Londra’ya, oradan Viyana’ya uzanan serüven en sonunda Diyarbakır’da da alınan kayıtla ‘Gula Rengîn’ şarkısının kaydı tamamlanmış oldu” diyerek şarkının öyküsünü özetliyor.
Eserin video klibi de aynı şekilde üç farlı şehirde çekilip Londra’da birleştirildi.