Kentte bulunan bir otelde gerçekleştirilen etkinliğe, HDP’li vekillerin yanı sıra sivil toplum örgütleri temsilcileri, Dersim Belediyesi Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu katıldı. Etkinliğin yapıldığı salona Seyid Rıza'nın fotoğrafı ile "Canlar Hakikat ve Adalet İçin Buluşuyor" yazılı pankart asıldı.
Etkinlik, HDP İzmir il binasına yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz için yapılan saygı duruşuyla başladı.
Hatimoğulları: Güçlü Cevap Verebiliriz
İlk olarak konuşan Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşsözcüsü Tülay Hatimoğulları, hak, hakikat ve özgürlük için bir araya geldiklerini belirterek, “Tarih boyunca halklar ve inançlar zengini olan coğrafyamızda, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında halklar ve inançlar arasındaki çatışmalar hiç hız kesmedi. En fazla barışa ve kardeşliğe ihtiyacımız olan bir coğrafyadayız. 21’inci yüzyılda savaşların devam ettiğini insanların köle pazarlarında satıldığına tanıklık ediyoruz. İçinden geçtiğimiz bu kaotik süreçlere elbette ki hep beraber güçlü bir cevap verebiliriz” dedi.
Türkiye’nin birçok kentlerinde halklar ve inançlarla bir araya geldiklerini ifade eden Hatimoğulları, “Bu güzel coğrafyada Aleviler tarih boyunca nasıl hedef olarak seçildiyse, şimdi de aynı şekilde. İktidar seküler yaşamımıza göz dikmiş, coğrafyayı dar etmek için elinden geleni yapıyor. Zalimlerin karşısında diz çökmeyen Seyid Rızalarla, Ana Fatmaların bilinciyle adaletsizliklere hep birlikte dur diyebiliriz. Halkların ve inançların birlikte barış için yaşaması için daha fazla birlikte mücadele edebiliriz” ifadelerini kullandı.
Maçoğlu: Adaletsizliklere Dur Diyebiliriz
Dersim Belediyesi Başkanı Fatih Maçoğlu, “Bizler inanç meselesi söz konusu olduğunda, tam eşit hak, inanç sağlanana kadar mücadele eden yoldaşlarımızın söylediklerini önemser ve onlarla birlikte omuz omuza mücadele ederiz. Sistemin bu kadar asimile ve inkar politikaların olduğu bu süreçte birlikte iş yapmaktan başka bir şey kalmadı. Bunun için çaba harcıyorsunuz. Başta HDP, sizlere, bu mücadeleye omuz verdiğiniz için teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Sancar: Adalet İçin Buluştuk
Sancar’ın açıklamaları şöyle: Sevgili canlar, hakikat ve adalet için buluştuk, hakikat ve adaletin Alevi inancında en temel düsturlar olduğunu biliyoruz. Bu buluşmada da bütün canlarla bir araya gelip, birlikte konuşup, tartışıp, bir yol belirlemek istiyoruz. Bu şehirde buluştuk, Dersim’de buluştuk, çünkü Dersim Rıza şehridir. Buradaki yerel deyişle dervişlerin yurdudur. Alevi inancının tarihteki hakikat ve adalet mücadelesinin sembol topraklarındandır ve simge, öncü isimlerimizin de yetiştiği bir diyardır. O nedenle Dersim’de bulunmak, her zaman beni heyecanlandırır. Buradan her ayrıldığımda ufkumun genişlediğini, gönlümün zenginleştiğini, hissederim.
"Birlikte Yol Alacağız"
Bu zenginliği, gönül genişliğini bütün ülkeye yaymak için elimizden geldiğince çaba harcarız ama bu çaba hiç bir zaman tek başına başarıya ulaşamaz. Ancak hep birlikte uğraşırsak, bunun için bir yol alırız. Mutlaka da eninde sonunda başarıyı elde ederiz. Bizim için başarı bugünden yarına bir tek şeyi birkaç şeyi değiştirmek değil, yolu hakikat ve adaletle yürümektir. Eğer hakikat ve adalet için yürüyorsak, yolumuzun da buna uygun olması gerekiyor. Hakikat ve adalet elbette şiarımız, demokratik siyaset bizim yolumuz, istişare ve irşat da yöntemimizdir. Zor zamanlardan geçiyoruz, bu sözü sık kullandığımızı hepimiz biliyoruz. Bu ülkede zor zamanlar iyi zamanlardan çok daha fazladır. Ama bazı zamanlar özel olarak zordur. Bunu kabul etmemiz lazım.
"Final Yılı"
Şimdi içinden geçtiğimiz dönem, belki de tekçi, baskıcı, inkarcı, kıyıcı zihniyetle, eşitlik, adalet, özgürlük isteyen zihniyet arasındaki mücadelede final yılı olacaktır. Bir büyük yol ayrımına doğru ilerliyoruz. Bu yol ayrımında hep birlikte, omuz omuza, gönül gönüle yürüyebilirsek, inanın onlarca yıldır devam eden inkar, zulüm, baskı, ayrımcılık anlayışını değiştirmemiz yakındır. Israrla ve inatla birlikte yürüme çağrısı yapıyoruz. Biraz önce Hünkar Hacı Beştaş Veli’den aktardı değerli kardeşim Tülay. Bir olmazsak, iri olmazsak, diri olmazsak, korkarız ki karşımızda tekçi inkarcı, baskıcı, faşist hülyaları, hayalleri, hırsları, hedefleri olanlar bir süre daha bu ülkenin başına musallat olacaktır. O nedenle birlikte olmak zorundayız. İri ve diri kalmak için birlikte yürümek zorundayız.
"Eşit Yurttaşlık"
Alevi toplumunun sorunlarını benim size anlatmama gerek yok. Fakat bir temel sorun var, o da eşit yurttaşlık meselesidir. On yıllardır yapılan ayrımcılıkların, baskıların, inkar ve sindirme yöntemlerinin temelinde tam da ayrımcı yurttaşlık, imtiyazlı yurttaşlık anlayışı yatıyor. Birileri makbul yurttaş, diğerleri tebaa. Birileri özgür, diğerleri esir. Birileri bu ülkenin kaynaklarına çöker, diğerleri emek ve alın teriyle günlük ekmeğini bile zor kazanır. İşte adalet nedir diye sorarsanız, aslında büyük bir tanım vermek zor ama adaletsizlik nedir diye sorarsanız, örnek bol. Bu saydığım örneklerin hepsinde inançlara karşı zulüm, inkar, baskı, belki de bu ülkenin, bu toplumun barışının en büyük tehdidi olmuştur. Barışın bozan, kendi özgürlüğünü savunanlar değildir, barışı bozan inançların eşit, halkların özgür olmasını engelleyenlerdir. Halklar özgür, inançlar eşit olana kadar da bu topraklarda barışı yaşama imkanımızın olmayacağını hepimiz bilelim.
Baskıcı iktidarlardan, yalancı, talancı iktidarlardan medet uman çok değerli insanlarımız, onlara oy veren kıymetli yurttaşlarımız da bilsinler ki eşitlik veya adalet olmadan, onlar için de huzur ve refah olmayacaktır. Bu insanlarımız adına hükmeden, bu insanlarımızın oylarını arkasına alarak onları bahane ederek yöneten ayrımcı zihniyet, baskıcı anlayış, hepimize, hep birlikte haksızlık adaletsizlik yapıyor. Hepimizin, hep birlikte geleceğini çalıyor.
"Bir Araya Gelelim"
O nedenle mazlumların özgürlük ve eşitlik mücadelesi, aslında kendini mazlum görmeyenlerin de onurlarını ve geleceklerini kurtarma çağrısıdır. Yani ben bu iktidar tarafından, bu devlet anlayışı tarafından ezilmiyorum, benim rahatım yerindedir diyenlerin de gelecekleri ve bu günleri çürük temellere dayandığı için ne mutluluğu ne refahı ne huzuru yaşayabilirler. Biz burada bir araya gelen canlar, elbette kendi yolumuzu birlikte tartışacağız. Ama buradan her göz buradan her değer, her düstur bu ülkede yaşayan herkese mutlaka yol gösterecektir. Biz istiyoruz ki bütün bunları ülkenin ezilenleri, ötekileştirilenleri, inkar edilenleri, emeği gasp edilenleri, alın teri sömürülenleri birleştirelim, bir araya getirelim. Ancak öyle iri ve diri olabiliriz. Ancak öyle bu devri bitirebiliriz. Çağrımız her zamanki gibi açıktır: Gelin canlar bir olalım. Canlar bir olalım ki bu devri birlikte bitirelim. İşte bu buluşma belki de tam olarak bize yol gösterecek fikirlerin olgunlaşacağı ilk önemli buluşmamızdır. Kardeşlerim biraz önce söylediler, biz Halklar ve İnançlar Komisyonu olarak daha önce Hatay’da böyle bir toplantı gerçekleştirdik. Ama yeni dönemin bazı farklı gelişmeleri olduğunu biliyorsunuz.
"Bitlis'ten Hopa'ya"
İşte partimiz hakkında kapatma davası açıldı. Kobanê kumpas davasında yoldaşlarımız yargılanıyor. Pek çok arkadaşlarımız baskı altında, cezaevlerinde, pek çok demokrat, devrimci insan sürekli iktidarın zulmüne maruz kalıyor. Dersim’in doğasını talan eden anlayış, aynı şekilde İkizdere’yi de talan ediyor. Bitlis’ten Hopa’ya, Cudi’den Marmara Denizi’ne kadar doğamızı talan eden bu anlayış, aslında sadece rant peşinde de koşmuyor. Tabi ki asıl hedefi rant ama Dersim’in doğası, Dersim’in kimliğidir aynı zamanda, Dersim’in kültürü ve inancıdır aynı zamanda. Bu doğayı talan eden Dersim’i, Alevileri inançlarından, kimliklerinden, kişiliklerinden mahrum etmek isteyen anlayıştır. İkizdere’yi talan eden de orada yüzyıllardır doğayla iç içe kurdukları yaşamı gasp etmek isteyenlerdir. Onların kimliğini de hayatını da değersiz gören anlayıştır. O nedenle her alanda bu baskıcı zihniyet ne yaptığını biliyor. Bu zalim yönetim hangi alanda, hangi yöntemlerle başarı kazanacağını da görüyor. İşte asıl şimdi buna cevabı bizlerin vermesi gerekiyor. Bizim de onların yaptıklarını görmemiz, iyi görmemiz, onları görebilmek için de hep birlikte bakmamız lazım. Bu gözle baktığımızda adaletin nerede olduğunu da daha iyi göreceğiz. Adalet inancımızı, kimliğimizi, doğamızı, emeğimizi, alın terimizi savunmaktır. Bunları savunmak için bir araya gelmek mecburiyetidir. Adalet arayışı bize bunu emretmektedir. Gerçekten adalete ulaşmak istiyorsak, başka da çaremiz yoktur.
"HDP'yi Sonuna Kadar Savunacağız"
Neden bu ilk toplantısıdır bu yeni dönemin? Soruluyor bize, doğal olarak basın mensupları merak ediyor. Acaba kapatma davasına karşı ne yapacaksınız, Kobanê Davası devam ediyor. Orada nasıl bir yol izlemeye devam edeceksiniz. Kapatma davası konusunda söylediğimiz söz açıktır. Biz HDP’yi sonuna kadar savunacağız, yaşatacağız, büyüteceğiz. Yani partiyi feshedin de işte bu davayı boşa çıkarın diye iyi niyetli veya kötü niyetli görüş belirtenlere, bir kez daha hatırlatmak için bunu açıkça dile getirme ihtiyacı hissediyorum. Hayır, partiyi biz feshetmeyeceğiz. Esasen bu partiyi kapattırmayacağız. Yaşatacağız ve büyüteceğiz. Neden? Bizim buraya sizi davet etmemizde partimizin mücadelesini anlatma gibi bir hedefi yok. Bunu sizlere değil, bizleri buradan izleyen kamuoyuna mesaj olsun diye bir kaç cümleyle söyledikten sonra asıl bizim bu toplantıyla bağlantısını kuracağım.
Evet, biz HDP’yi kökleri derinlerde, burada Munzur Çayı’nda, Munzur dağlarında, ülkenin bütün şehirlerinde, bütün bölgelerinde, Karadenizden Ege’ye, Çukurova’dan Mardin’e, Diyarbakır’a, Van’a, her tarafa, Zonguldak’tan aklınıza gelecek herhangi bir şehre kadar, bu ülkenin bütün topraklarında kökü olan bir ağaç olarak görüyoruz. Bu ağacı ancak halklar birlikte sularla büyütebiliriz. Belki şimdi istediğimiz kadar bir birliktelik yaratabilmiş değiliz, belki çok daha geniş bir çatı oluşturmamız gerekirdi, eksikliklerimiz de olmuştur ama fikriyatımız da tereddüdümüz, inancımızda herhangi bir samimiyetsizliğimiz yoktur.
"Mücadelemiz Sürecek"
Biz bu partiyi kurarken de, şimdi yaşatmak için mücadele ederken de köklerini bu ülkenin bütün topraklarına yaymak, oradan büyütüp, dallarını bütün inançların ve halkların eşit temsil edildiği bir ortak eve çevirmek niyetindeydik. Yine öyle yürüyoruz. O nedenle bu fikriyatın bu kadar güçlü kökleri, bu kadar büyümüş dalları olan bir fikriyatın, bir davayla kapatılması mümkün olmaz. Kapatılsa bile ne yapacaksınız sorusu soruluyor. Kapatılsa bile mücadelemizi sürdürecek yollar var. O yollar nedir diye soruluyor. İşte cevabı sizinle buluşmadır. Biz cevabımızı, sadece parti teşkilatlarımızla, sadece merkez kurullarımızla konuşarak ortaya koymayacağız. Bizim bundan sonra kapatma davasına da dava ola ki aleyhimize sonuçlansa, sonrasına da karar verirken, temel şiarımız, istişaredir, müzakeredir. Bizim toplumun demokrasi güçleri dediğimiz bütün çevreleriyle diyalogdur.
"Yolumuzu Siz Belirleyeceksiniz"
Bizim yolumuzu biz değil, siz belirleyeceksiniz. Yani burada yapacağımız tartışmalarda, bundan sonra başka şehirlerde yapacağımız buluşmalarda, irşat olmak istiyoruz, yol görmek istiyoruz. Bunu halkımızın yapmasını istiyoruz. Bu ülkede demokrasiyi, laikliği, özgürlüğü, eşitliği, adaleti isteyen her kesimle buluşacağız, dinleyeceğiz, tartışacağız ve sonunda yolumuzu birlikte belirleyeceğiz. Bunu size ben partim adına bir söz olarak veriyorum. Seçimlerle ilgili, kapatma davasının akışıyla ilgili kim ki kafalara zihinleri bulandıracak sorular sormaya kalkarsa, cevabı başta siz canlar, bütün demokrasi güçleri hep birlikte vereceğiz. Biz biliyoruz ki HDP halkla istişare ederek, demokrasi güçleriyle konuşarak yolunu belirleyecek ama bu yol mutlaka ve mutlaka adaletin, hakikatin yolu olacaktır. Ne yaparsak yapalım bu şiardan asla vazgeçmeyeceğiz. Öncelikle ve her seferinde bunu söyleyeceğiz, söylüyoruz.
"Zulüm Varsa Direniş De Var"
Sevgili canlar, Dersim, dün de söyledim pirimiz Seyid Rıza’nın huzurunda, evet bir yanıyla acının şehridir, acının coğrafyasıdır, acının tarihinin yazıldığı bir yerdir. Ama nerede zulüm varsa, orada da direniş olmuştur. Diğer yanıyla Dersim, yani Hardo Devres, yani dervişler yurdu, aynı zamanda direnmenin, mücadelenin, irfanın şehri olmuştur. Buradan başlamamızın temel nedeni budur. Yeni yolumuzu bundan sonra yapacaklarımızı belirlemek için istişare buluşmalarımıza, diyalog ve tartışma buluşmalarımıza buradan başlamamızın en önemli nedeni budur. Biz sizlerle burada buluşurken, sizlerden fikir ve irfan rica ediyoruz. Bizi irşat edin, irşat edin ki herhangi bir yerde gözümüzün görmediği bir engele takılmayalım. Onları sizler bizlere gösterin. Bizlerde hep birlikte bunun hakkını vermeye çalışalım. Evet Dersim direnişin şehridir, mücadelenin şehridir ve pirimizin sözünü anmadan burada bir konuşmayı bitirmenin doğru olmayacağını hepimiz biliyoruz. İdam sehpasına götürülürken pirimiz Seyid Rıza ne demişti, ‘Ben sizin yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu, ama bende sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun’ dedi.
"Mutlaka Baş Edeceğiz"
Bir de diyoruz ki sevgili pirimiz, biz diz çökmemeyi senden ve senin gibi büyük öncülerimizden öğrendik. Özgürlük, eşitlik mücadelesinde dik duranlardan, bedel ödeyenlerden öğrendik. Ama o günden bugüne bir şeyi daha öğrendik. Biz zalimin hileleriyle, yalanlarıyla baş etmeyi de öğrendik. Ama bunu iyice kuvvetlendirmek için hep birlikte konuşmaya ihtiyaç var. Yani istişareye, irşada, irfana birlikte ulaşma ihtiyacımız var. İşte o zaman belki de gönül rahatlığıyla pirimiz Seyid Rıza’ya sözümüzü daha kuvvetli söyleriz. Pirim, biz bunların hileleriyle de yalanlarıyla da mutlaka baş edeceğiz. Hakla, hakikatle, aşkla kalın.”
Etkinlik, daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.