Siyasi partilerin ve liderlerin yasadışı dinlenmesinin bugünlerde tartışma konusu olduğunu hatırlatan Oluç, “Bu tartışmalara katkıda bulunmak istedik. Şu önümüzde gördüğünü suç aletleri ile katkıda bulunmak istedik. Bizim İstanbul il binamızda arkadaşlarımızın yaptığı çalışma sonucunda il binasının çeşitli odalarda şu gördüğünüz dinleme cihazlarının bulunduğunu tespit ettik. Bunlar hangi odalardaydı? Eşbaşkanlarımızın çalışma odaları, kadın ve gençlik çalışma odaları ve toplantı odası. Bulunan suç aletleri esas olarak priz arkalarında ve lambalarda bulundu. Bir de üçlü prizde bulundu” dedi.
"Hukuksuz Aramaların Sonuçları"
Bu konunun birçok soruyu gündeme getirdiğinin altını çizen Oluç, “Bunları önce sormak istiyoruz. Birinci soru çok ciddi bir teknik çalışma ile yerleştirilmesi gereken bu suç aletlerinin nasıl yerleştirildiği sorusudur. Bunun bizim açımızdan bir cevabı var. Bu sadece İstanbul il binamız için değil başka il binaları içinde geçerli olan bir cevaptır. Geçen haftalarda Van il binamızda, daha önce Diyarbakır il binamızda gerçekleşmişti. İl binalarımıza hukuksuz bir şekilde baskınlar yapılıyor. Emniyet güçleri yanlarında il yöneticilerimiz, muhtar, avukatlar olmadan il binalarımıza giriliyor ve bu suç aletlerini yerleştiriyorlar. Bu suç aletlerini yerleştiriyorlar. Bu sadece İstanbul il binamızda olan bir durum değil. Biz İstanbul binamızda bulduk, ortaya çıkardık ama bu Van’da yapılan Diyarbakır’da yapılan da hukuksuz aramaların sonuçlarıdır esasen” diye belirtti.
"Suç Duyurusunda Bulunacağız"
Dinleme cihazlarının yanı sıra başka şeylerin de yerleştirildiğini belirten Oluç, şöyle devam etti: “Diyarbakır il binamıza başka şeylerin yerleştirildiğini biliyoruz, gördük. Hukuki işlemleri başlattık. Çeşitli defterler çeşitli listeler işte bu şekilde yerleştiriliyor il binalarımıza. Şimdi profesyonel bir teknikle yapılmış bir çalışma sonucunda bunu görüyoruz. Bunları kim yerleştiriyor olabilir? İkinci soru bu. Türkiye’de bu kadar profesyonel çalışmayı yapabilecek iki kurum var biri İçişleri Bakanlığı ve ona bağlı Emniyet İstihbaratı diğeri de Milli İstihbarat'tır.
Dolayısıyla bu iki kurum, İstihbarat ve Bakanlık dışında bu tür bir profesyonel çalışmayı yapabilecek herhangi bir kurum yoktur. Biz de zaten önümüzdeki günlerde yapacağımız suç duyurusunu bu kurumlara dönük olarak yapacağız. Dedi ya geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvursunlar diye. İşte biz onu yapacağız. Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurularını yapacağız. O kurumların başındaki kişilere işaret edeceğiz.”
"Konuştuğumuzu Sokakta Da Konuşuyoruz"
HDP’nin yöneticilerine, seçilmişlerine, MYK üyelerine yönelik baskılara da değinen Oluç, kendilerinin konuşturulmak istenmediğine vurgu yaptı. Oluç, “Yaman çelişki burada konuşturmak istemiyorlar. Ama çok merak ediyorlar ne konuştuğumuzu. Bütün bu binalar bu suç aletlerini yerleştirerek ne konuştuğumuzu çok merak ediyorlar. Zaten biz il binamızda ne konuşuyorsak sokakta da onu konuşuyoruz, halkın yanında da onu konuşuyoruz, esnaf ziyaretinde de onu konuşuyoruz. Mitingimizden, halk toplantımızda da Meclis’te de genel kurulu da basın toplantılarında da bunu konuşuyoruz. Bizim saklımız gizlimiz yok. Bizim sizin gibi sakladığımız gizlediğimiz karanlık ilişkilerimiz yok. HDP demokratik siyaset yapan bir partidir. Dolayısıyla il binamızda ne konuşuyorsak halkın yanında da onu konuşuyoruz. Ne konuştuğumuzu merak ediyorsanız böyle şeylerle öğrenmeyi bırakın, özgürce konuşalım. Muhalefetin sesini her yerde duyurabilelim, özgürce konuşmalarınızı yapalım. Bizim gizlemeye çalıştığımız herhangi bir suçumuz yok. Buna gerek yok. Sizler gibi gizlemeye çalıştığımız kirli suç ortaklıklarımız yok. Sizin geçmişte bizi kandırdılar dediğiniz 12 yıllık iktidar ortaklarınız vardı ya o ortaklarınızın yöntemleri de bunlardı” ifadelerini kullandı.
Haberin tamamına ulaşmak için tıklayınız.