Ortadoğunews'ten Sertaç Kayar'a konuşan Temelli, ufukta bir çözüm süreci göründüğünü belirtti. Temelli, “Ama o ufku yakınlaştırmak, oraya varmak, demokratik müzakerenin, çözüm sürecinin toplumsallaşmasının, herkesin bu sürece katılmasının gerekliliğini de bize işaret ediyor. Eninde sonuna bir çözüm üretilecek" diyerek şöyle devam etti:
"40 yıl böyle geçti diye önümüzdeki 40 yıl da böyle geçmeyecek. Bunun nasıl olması gerektiği konusunda geçmişte deneyimlerimiz var. Bunları konuşmalıyız. Dolayısıyla ufuk orada diye 40 yılımızı da burada tüketmeyelim. Bu zamanı hızlandırmanın yolu, herşeyden önce herkesin bu konuda inisiyatif alması gerekiyor. Herkes ama herkes inisiyatif almalı.
‘Artık biz savaş istemiyoruz, çözüm istiyoruz’ demeli ve siyasetin de bu konuda harekete geçmesi için baskı yapmalıdır. Demokratik bir Türkiye’nin olmazsa olmazı Kürt sorununun çözümünden geçiyor. Anayasa yapım süreci o dediğimiz ufka bizi hızla yaklaştırırken, aslında bizi yaklaştıran en önemli şey Kürt sorunun çözümüne dair söyleyeceklerimiz, yapacaklarımız.”
Yerel seçimlerden önce Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere ilişkin HDP ile bir temas kurulmadığını belirten Temelli, “Seçimden sonra görüşmeler tekrar kesildi. Seçimden önce zaten Sayın Öcalan da demişti ‘bu 30-40 güne bir bakalım’. Seçim sonuçlarının çok ötesinde bir anlamı var. Yani iktidar hangi hatta yürüme konusunda bir tablo önümüze koyacak, bunu değerlendirelim anlamına geliyordu. Bakıyoruz iktidar şu anda bir tecrit aklını tekrardan dayatıyor. Kürt sorunun çözümünde aktör olabilecek, özne olabilecek insanlar için görüşme sağlanabilmeli. Bu meseleyi madem tartışacağız, öncelikle birinci elden muhatabı ile tartışacağız. Başka bir yerden çözmek mümkün değil. Bu nedenle gerçek anlamda tecridin sonlandırılması gerek. Beklentimiz bu yönde ama gelişmeler yeniden bir tecrit koşulunun sürdüğünü gösteriyor” dedi.
Türkiye halkları, bütün toplumsal kesimler ve emekçi kadınların kendi anayasasını yapması gerektiğini söyleyen Temelli, anayasanın birlikte yapılması gerektiğini söyledi.
Bir anayasa yapmadıklarını, yeni bir anayasa yapım süreci için strateji ortaya koyduklarını ve herkesi buna davet ettiklerini ifade eden Temelli, “Türkiye kendi anayasasını yapmalı. Türkiye’de demokrasiden her uzaklaşıldığında sorunlar daha da büyüyor, derinleşiyor, kronikleşiyor, hastalıklı bir hal haline geliyor ve bu katı yapı aslında Türkiye’de çok ciddi insan hakları ihlaline, hukuk ihlaline, yaşam hakkı ihlaline kadar gidebiliyor. Türkiye’yi nasıl demokratikleştireceğiz? Bu demokratik anayasanın demokratik müzakere ile paralel yürümesi gerektiğine inanıyoruz. Anayasa yapım süreci aslında bir müzakereye davet sürecidir. Bunu bütün kesimlere ulaştırmak herkesi bu sürece davet etmek istiyoruz” dedi.
HDP’nin yeni anayasa çalışmalarını, “Sonuçta bir demokrasi ittifakı örmeliyiz” şeklinde tanımlayan Temelli, “Bugünkü otoriter rejime karşı, demokrasiyi tasfiye eden, demokratik kurumlardan, demokratik işleyişten kurtulmaya çalışan, tekçiliği, otoriterliği topluma dayatan anlayışa karşı herkesin bu demokrasi ittifakında söyleyecek sözü vardır, yan yana gelecek gücü vardır. Türkiye’nin şu an 2 acil meselesi var. Biri demokratikleşme, diğeri de barış. Bunlar birbirinden ayrıştırılamaz. Bu iki alanda da sağlıklı yol kat etmemiz için bir demokrasi ittifakında buluşmak, ikincisi savaşa karşı ses çıkarmak, savaş politikalarına ‘hayır’ demek gerekiyor. Bu Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir meseledir.” diye konuştu.
Yeni anayasa çalışmaları kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşebileceklerini söyleyen Temelli, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak bugünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde hala ısrar etmektedir. Kaldı ki, kendi partisi bile, kendi partisinin sözcüleri bile bu sistemin rehabilite edilmesi gerektiğini, bu sistemin emarının çekilmesi gerektiğini bizzat kendi partisinin içinden söylediler. Yine kendi partisinin içinde de yeni arayışların olduğunu biliyoruz. Yeni parti çalışmaları bir rahatsızlıktan çıkıyor, bu partinin içindeki görüş ayrılıklarından çıkıyor. Cumhurbaşkanı önce kendi sınırlarına çekilmelidir. Öncelikle bir özeleştiri sürecine ihtiyacı vardır Türkiye’nin.
Cumhurbaşkanı bu süreç içinde yer alabilecek bir inisiyatif alır, bir görüş beyan ederse, tabii ki de Cumhurbaşkanı ile de görüşülür. Ama Cumhurbaşkanı sürekli tüm demokrasi taleplerini reddeden bir yerden yaklaştığı sürece, savaş politikalarında bu denli ısrar ettiği sürece, Kürt düşmanlığı üzerinden bütün bu gelecek senaryosunu biçimlendirmeye çalıştığı sürece görüşmenin kimseye bir faydası olmayacaktır.”
Yeni anayasa için CHP ile de görüşeceklerini ifade eden Temelli, bu konuda CHP ve diğer partilerin gerekli duyarlılığı göstereceğine inanıyor. Söylediklerinin Türkiye’nin hayrına olduğunu ifade eden Temelli, “Herkesin kendini içinde bulabileceği, herkesin anayasasını yapma davetidir. Doğal olarak CHP bir duyarlılık gösterecektir. Bir hareketlenmenin balaması başlı başına önemlidir” dedi.
CHP’nin hazırlayacağı Kürt raporuna ilişkin görüşlerini de açıklayan Temelli “1990’ların başında SHP bir Kürt raporu hazırlamıştı. O döneme göre iyi kabul edebileceğimiz bir rapordu. 180 yıllık Kürt meselesinden bahsediyoruz. Dolayısıyla son 20 yılı tekrar değerlendirdiğinizde her raporun kendini aşması, bugünün koşullarında değerlendirilmesi gerekir. Özellikle tecritleştirilmiş bir ülkede, tecrit koşullarının ortadan kaldırılması, eşit yurttaşlık meselesini ele alması, insan hakları konusunda tavizsiz olması bizim önemli beklentilerimiz içindedir. Tekrar etmek veya gerisinde kalmak çok anlamlı olmasa gerek” şeklinde konuştu.