15 Ekim 2012’de PKK lideri Abdullah Öcalan’ın önerisi üzerine kurulan HDP bugüne kadar gerçekleştirdiği üç kongrede de eş başkan değiştirdi. 27 Eylül 2013’te düzenlenen kongrede Sabahat Tuncel ve Ertuğrul Kürtçü eş başkan olarak seçilmişti. 22 Haziran 2014’te düzenlenen ikinci kongrede Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ eş başkan seçilmişlerdi. 11 Şubat 2018’de düzenlenen üçüncü kongrede ise Sezai Temelli ve Pervin Buldan eş başkan olarak seçilmişti.
HDP 4. Olağan Kongresi’ni 23 Şubat 2020’de düzenleme kararı aldı.
Rûdaw’da yer alan habere göre, parti içinde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in Pervin Buldan’ın yerine geçmesi ve Sezai Temelli’nin görevine devam etmesi düşüncesi hakim.
HDP’nin gerçekleştirmeyi planladığı dördüncü kongrede partinin Selahattin Demirtaş’ın yerini doldurabilecek etkili bir lider seçip seçemeyeceği ve halkın beklentilerini karşılayabilecek bir yeniliğe gidip gidemeyeceği merak ediliyor.
Ömer Öcalan: Halkın beklentilerini karşılayacağız
HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, “Şüphesiz halkın beklentilerini karşılayacak değişiklikler yapacağız” dedi.
Ömer Öcalan, HDP Kongresi’nin iki ana temel gerçekleşeceğini söyledi.
Öcalan, “Kuzey Kürdistan’da Kürt meselesinin demokratik çözümü için Kürt birliğinin temelini oluşturan Kürtler arasındaki anlaşma ve ikinci olarak da Türkiye kentlerinde siyasetin geliştirilmesi üzerine gerçekleşecek” ifadelerini kullandı.
Türkiye ve Kürt kentlerinde çözüm sürecinin sona ermesi ve 15 Temmuz 2016 darbesinden sonra HDP üzerindeki baskılar ciddi anlamda arttı. Eş genel başkanlar, milletvekilleri, belediye başkanları ve parti yöneticileri ile üyeleri “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. Resmi olmayan rakamlara göre tutuklu HDP’li sayısı 16 bin kişinin üzerinde.
4 Kasım 2016’da Figen Yüksekdağ ve 8 milletvekili ile birlikte tutuklanan Selahattin Demirtaş’ın HDP’nin en önemli ve etkili lideri olarak kabul ediliyor. Bu da Demirtaş’ın yerinin doldurulmasının zorluğuna işaret ediyor ve parti içinde de bu konu çatlak oluşturuyor.
Rûdaw’a konuşan Kürt akademisyen Dr. Vahap Coşkun, “Değişiklik iki şekilde yapılabilir. Partinin organ ve yönetiminde yeni kişiler için alan açılması ve diğer yandan da partinin yeni bir siyasi çizgi belirlemesi şeklinde olabilir. HDP bu çerçevede gerek Demirtaş’ın yerinin doldurulması gerekse de siyaset üretiminde zorluklarla karşılaşıyor. Bence HDP halkın istediği değişiklikleri yapamayacak” değerlendirmesinde bulundu.
Mesut Yegen: HDP beklenilen değişiklikleri yapabilecek yeterlilikte değil
Akademisyen Dr. Mesut Yegen ise, HDP’nin beklenilen değişiklikleri yapabilecek yeterlilikte olmadığını ifade etti.
Mesut Yegen, “HDP taraftarlarının bir beklentisi olacaksa o da: Kürtlerin 2015 yılından sonra girdiği siyasi kargaşadan kurtulmaları olacak. Soralım şimdi: Acaba HDP bu yöne doğru mu gidiyor? Cevap tabiki ‘hayır” diye konuştu.
Yegen, “hayır” yanıtına ilişkin olarak, “Öncelikle bu iş HDP’nin yapabileceği bir şey değil. Çünkü karşısında güçlü bir devlet var ve HDP’nin kendi içindede yönetim olarak zayıf bir anlaşma var. HDP’nin bu siyasi çıkmazı aşabilmesi için çoğunluğu Demirtaş gibi tutuklu güçlü kadrolara ihtiyacı bulunuyor. Bundan dolayı HDP Kongresinden büyük bir değişim beklenmiyor” dedi.
HDP’ye yöneltilen eleştirilerin başında “Türkiyelileşme” siyasetini benimsemesi geliyor. Halkın önemli bir bölümü bu siyaseti Kürtlerden uzaklaşma ve Türk solunun etkisine girmek olarak görüyor. Ama HDP’nin kongresinde bu anlamda siyasi bir değişiklik beklenmiyor.
HDP’li vekil Ömer Öcalan, HDP siyasetinin Kuzey Kürdistan’da sınırlandırılmasının Kürt halkına yararının olmadığını belirterek, “Kürtler bir köşeye çekilmemeli. Yalnız kaldıklarında devletin baskısı daha da artacak. Devlet de kendine bahane bularak propaganda yapacak ve bunlar Kürt’tür diyecek, bölgede devlete başkaldırıyorlar diyerek Türkiye’nin batısındaki halkı Kürtlere karşı proveke edecek” diye konuştu.
Öcalan, “Bir çok kişi Türkiyelileşme projesini küçük görebilir ama bu doğru değil. Çünkü Kürtlerin çoğunluğu İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Muğla ve Antalya’da yaşıyor. Kürdistan coğrafyası dışında yaşayan Kürtler için bir projemiz olmalı. Türkiyelileşme projesi Kürtleri, sistem tarafından suistimal edilen Alevi, Kürt Alevi, Suryani, Ermeni, Sosyalist ve solculara yaklaştırıyor. Şüphesiz ki bu bileşenler HDP çatısı altında siyaset yapma şansı buluyor. Bu da Kürtler için gurur kaynağıdır” ifadelerini kullandı.
Vahap Coşkun: HDP’nin yürüttüğü siyaset doğru
Dr. Vahap Coşkun HDP’nin şu anda yürüttüğü siyaseti doğru bulduğunu belirterek, “HDP’nin bu projesi başarı getirdi. 2013 yılında yüzde 13 oranında oy aldı. Sonraki seçimde de yüzde 10 oy aldı. HDP bu projeyi devam ettirmekte ısrarlı. Ancak bu projenin daha fazla başarı elde etmesi için açık bir şekilde şiddete karşı durması gerekiyor. Aksi takdirde daha fazla başarı elde edemez” değerlendirmesinde bulundu.
HDP taraftarlarının eleştirilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Vahap Coşkun, “HDP’li bazı taraftarlar Türk solunun parti içinde önemli bir etkiye sahip olduğu eleştirisini getiriyor. Ayrıca Kürt bölgelerine sahip çıkmasını istiyorlar. HDP’li yöneticiler bu eleştiri ve taleplerin farkındalar ve bu konuda bazı adımlar atılıyor. Örnek olarak HDP ulusal birlik için çalışıyor. HDP’ye yakın sivil toplum kuruluşları ana dil üzerine çalışmalar yürütüyor. Bunlara rağmen HDP’nin siyasetinin değiştiğini söyleyemeyiz” diye konuştu.
Mesut Yegen de Vahap Coşkun gibi, HDP’nin Türkiye’ye dönük siyasetini doğru buluyor.
Yegen, “HDP 2015 Haziran seçimlerinde Türkiye’nin en büyük üçüncü partisi oldu. HDP geleceği belirleyebilecek bir seviyeye ulaştı. PKK eğer 2015 Haziran’ında sınır dışına çıkmış olsaydı bugün Kürt siyaseti çok farklı bir durumda olacaktı. Hendek savaşları HDP’nin siyasi kazanımlarını yok etti” dedi.