HDP'den AYM'ye çağrı: 'İddianameyi kökten reddedin'

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’ye açılan kapatma davasını değerlendirirken “AYM hakimlerine sesleniyorum. Bu kadar alanen siyasi temele dayanan bir davada eğer şahsınızın ve kurumunuzun itibarını düşünüyorsanız şimdi hemen, 15 gün sonra falan değil, iddianameyi kökten reddetmektir” dedi.
15.06.2021, Sal - 16:23
HDP'den AYM'ye çağrı: 'İddianameyi kökten reddedin'
Haberi Paylaş

Sancar, Eş Genel Başkan olduğundan beri yaptığı bütün konuşmalara soruşturma açıldığını belirterek “Hakkımda 41-42 soruşturma varmış. Ya utanın biraz 41-42 soruşturma var dediğiniz şey, eş genel başkan olduğumdan bu yana yaptığım her konuşmaya soruşturma açılmış, yaptığım her esnaf ziyaretine soruşturma açılmış” ifadelerini kullandı.

Eş Genel Başkan Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Gündem başlıklarını yorumlayan Sancar, organize suç örgütü yöneticiliği gerekçesiyle aranan Sedat Peker’in itiraflarına değinerek, “Sedat Peker isimli şahıs anlatıyor da anlatıyor. Bunun karşısında ismi geçenler, itham edilenler ne yapıyorlar? Susuyorlar. Öyle bir denklem oluştu ki, konuşanlar da bu ifşaatları doğruluyorlar. Yani her bir açıklama itirafa dönüşüyor. Karşımızdaki denklem ifşaat, itiraf ve ikrar denklemidir. Buradan bakarsak daha iyi anlayabiliriz” dedi.

Konuşmasının önemli bir kısmını HDP’ye açılan kapatma davasına ayıran Sancar, özetle şunları söyledi:

“Bu iktidar her sıkıştığında çeşitli yollarla kamuoyunun dikkatini dağıtmaya, gündemi değiştirmeye ve bu şekilde yolunu temizleyip devam etmeye çalışıyor. Bir olay ortaya atıldığında büyük kirli işleri gösteren olaylar ortaya çıktığında hain edebiyatı, iç düşman edebiyatına sarılıyorlar. Yıllardır bunu bizim üzerimizden, HDP üzerinden yapıyorlar. Diğer meselelerin de konuşulmasını engelleyecek psikolojik savaşı büyütüyorlar. Medyalarıyla yapıyorlar. Biliyorsunuz çok iddiaları TV program yapıcıları, köşe yazarları vatanseverlik edebiyatı yaparak kendi programlarında HDP’yi linç ediyorlar. HDP; bu ülkenin vicdanıdır, barış özgürlük geleceğidir…

“O suça ortak oldunuz mu, savcı da peşinize düşmez”

Bu düzeni ayakta tutan temel şey, suç ortaklığıdır. O suça ortak oldunuz mu, savcı da peşinize düşmez, mahkemede de yargılanmazsınız. Ama öyle büyük suçlar işlenmiş ki buna karşı duranları susturmak bu düzenin devamı için şart. Onun için arkadaşlarımız yargılanıyor, onun için partimize kapatma davası açılıyor. Kobani davası adı altında yürütülen sefalet davası devam ediyor.

Kara para aklamaktan aranan biri, İçişleri Bakanı ile görüşüyor. Bence bu İçişleri Bakanlığı sözünü de değiştirmek lazım. Onu neden İçişleri Bakanı yaptılar anlamıyorum. Onun daha iyi bildiği iş galiba sigorta işi. Onu ‘sigorta işi bakanı’ yapsalardı, çok daha iyi olurdu. O da açıklamalarda tutup sigorta işini ne kadar sevdiğini, o poliçelerin hışırtısını müzik sesi gibi dinlediğini söylemişti. O müzik sesi sadece ses değildir. Her bir yaprağın altında milyon dolarlar var. Bununla ilgili açıklama yapmadı sigorta işleri bakanı. İşi gücü yok efendim terör, HDP, yok efendim Kürtler, yok beka. Şu paranın hesabını ver, sonra gel bize laf söyle. Söyleyeceğin her lafın cevabını alırsın.

‘İçişleri Bakanı aranan kişilerle ‘kaçın sizi alacaklar’ diyor’

Peki, İçişleri Bakanı gidip birileriyle görüşüyor, aranan kişilerle, ‘kaçın sizi alacaklar’ diyor. Ama öbür taraftan da bir tweet atanın kapısına polis ordusu yığılıyor. Bizlerle ilgili onlarca soruşturma varmış öyle mi? Biz, para mı çaldık? Sigorta poliçesinin hışırtısından milyonlar mı biriktirdik, kamu kaynaklarını mı talan ettik, halkın parasını mı çaldık, halka haksızlık mı yaptık? Hayır. Bizim yaptığımız şey böyle bir düzenin karşısında her türlü bedeli ödemeyi göze alarak dimdik durmaktır. O yüzden her sözümüze her yazımıza tavrımıza soruşturma açıyorlar.

Şimdi konuşan ben olduğum için izninizle söyleyeyim yok efendim hakkımda 41-42 soruşturma varmış. Ya utanın biraz 41-42 soruşturma var dediğiniz şey, eş genel başkan olduğumdan bu yana yaptığım her konuşmaya soruşturma açılmış, yaptığım her esnaf ziyaretine soruşturma açılmış. Bizim hakkımızdaki soruşturmalar bunlar. Sizin hakkındaki suçlamalar ise korkunç cinayetlere, halkı soymaya, milyon ve milyar dolarları götürmeye ilişkindir. Eğer bu ülkede savcılar buna sessiz kalırsa, gelecekte çocuklarına bunları nasıl anlatacaklarını şimdiden düşünsünler.

‘Elimizden geleni yaptık, iddianameyi yeniledik'

Bir de hakkımızda kapatma davası açtılar. Yeniden açtılar. Ortada öyle itiraflar var ki. Ne diyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, 'Biz elimizden geleni yaptık, iddianameyi yeniledik'. Ne demek istiyorsun? Zaten çürük bir iddianame hazırlamışsın. 'Ne yapalım, uğraştık ettik, elimizden gelen buydu, siz devam ettirin' demektir. Bu da bir gizli itiraftır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ülke suç cehenneme dönmüşken kılınız kıpırdamıyor, ağzınızdan tek kelime çıkmıyor. Bu suç düzeni ile sonuna kadar mücadele eden partiye 'elimizden geleni yaptık, davayı yeniden açtık' diyebiliyorsunuz. Tekrar söylüyorum, düzgün hukukçuluk, geçtim, o kadar yüksek tutmuyorum çıtayı, adil tutum, yok yok o kadar da yüksek değil ama biraz hicap, biraz utanma. Eğer HDP’ye karşı kapatma davası açarken bu kadar çürük şeyleri delil diye iddianameye koyabiliyorsan, diğerlerine karşı da alenen ortaya saçılan şeyleri yok sayıyorsan, senden isteyeceğimiz şey utanma duygusu, hicaptır. Bu ülkeyi de insanlığı da kurtaracak olan işte o hicaptır.

‘Sevgili raportör kardeşim…’

AYM hakimlerine sesleniyorum. Bu kadar alanen siyasi temele dayanan bir davada eğer şahsınızın ve kurumunuzun itibarını düşünüyorsanız şimdi hemen, 15 gün sonra falan değil, iddianameyi kökten reddetmektir. AYM Genel Kurulu, önce raportör kardeşim; bak bu davayı açmadan önce bir siyasi parti, MHP kampanya yürüttü. Sizleri tehdit etti, her birinize şantajlar yöneltti. Bir davanın siyasi olduğunu anlatmak için bu yeterli delil değil mi? Başka bir delile ihtiyaç var mı? Bu bir siyasi operasyon. Sevgili raportör kardeşim, bu siyasi operasyonun adını senin de koymanı bekliyoruz. Bu defa iddianameyi iade etmek değil, reddetmek görevi ile karşı karşıyasın. İddianameyi reddetmek, onuruna yapılan saldırıları reddediyorum demektir. Bu iddianameyi kabul etmek siyasi operasyonlara yargıyı kurban etmektir. Bütün şantajlara tehditlere teslim olmaktır.

‘Davayı kazanacağımızdan şüphe duymuyoruz, çünkü haklıyız’

Gelelim ikinci aşamaya: Raportör yaptı, hazırladı, verdi. AYM üyeleri de aynı sorumlulukla, aynı görevle karşı karşıyadır. Eğer o aşamaya gelirse; yani iddianameyi kabul ederlerse, hadi diyelim büyük baskı var, iddianameyi kabul ettiler. O zaman kapatma talebini ret edeceksiniz. Reddettiğiniz takdirde inanın sadece Türkiye'de değil, bütün çağdaş demokratik toplumlarda birer hukuk ve adaleti sembolü ve örneği olarak hep onurlandırılacaksınız. Bunu kabul ederseniz, HDP’nin yarısı kadar oyu olan bir partinin şantajlarını, tehditlerini ve hakaretlerini sineye çekmiş olacaksınız.

Bizim bu davayı boşa çıkaracağımızdan kazanacağımızdan şüphe duymuyoruz. Çünkü haklıyız. Çünkü bu halkın haklarını, Türkiye halklarının emeğini, onurunu, refahını, özgürlüğü, onuru savunduğumuzdan hiçbir şüphemiz yok. Hadi kapattınız diyelim, kimse HDP’nin kapatılması üzerinden gelecekte siyasi avantaj devşirme hesabı yapmasın. Eğer şimdiden 'HDP kapatılacak gelin hesabımızı, oy planlarımızı buna göre yapalım' diye düşünenler varsa, ister iktidarda ister muhalefette; yırtın atın o hesapları. HDP bu halktan aldığı güçle bugüne kadar büyük bedeller ödeyerek bu mirası bize verenlerin emekleriyle gerekeni mutlaka yapacaktır.”

Nerina Azad
Bu haber toplam: 2833 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:04:25:46