Öcalan, araştırma önergesi gerekçesinde, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, 22 Temmuz 2015 tarihinde polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar, evlerinde ölü bulunduklarını kaydederek, “Olay sonrası barış süreci AKP tarafından kesin olarak bitirilmiştir. Bu cinayetlerden sonra çatışmalar tırmanmış, Kürt sorununun siyaset zemininde çözülmesi engellenmiş, bütün yollar tıkanmıştır. Halen aydınlatılamamış olan Ceylanpınar cinayetleri sonrasında başlayan çatışmalı süreçle birlikte binlerce insan hayatını kaybetmiş, şehirler yakılıp yıkılmıştır” ifadelerini kullandı.
"HDP Barajı Aşınca..."
7 Haziran 2015 seçimleri ile birlikte HDP’nin barajı aşmasıyla tek başına iktidar olma gücünü kaybeden AKP’nin, sonrasında ‘çatışmayı ve kutuplaştırmayı derinleştiren politik bir tutum ortaya koyduğunu’ savunan HDP Milletvekili Öcalan, “Bu süreçte, 5 Haziran 2015’te HDP’nin Diyarbakır mitingine bombalı saldırı düzenlenmiş, seçimlerin ardından 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta, Kobanê’ye yardım götürmek için toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyelerine yönelik bombalı saldırı meydana gelmiş, 33 kişi hayatını kaybetmiştir. Suruç’ta gerçekleşen bu katliamdan 2 gün sonra, 22 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar adlı iki polis memuru evlerinde başlarında vurularak öldürülmüştür. Bu vaka, kamuoyuna çözüm sürecinin bitmesinin nedeni olarak gösterilmiştir. Bu anlamda, Ceylanpınar’da iki polis memurunun öldürülmesi sembolik olarak bu sürecin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle söz konusu sürecin aydınlatılmasına ihtiyaç vardır” dedi.
"Emniyet Herhangi Bir Tedbir Almadı"
“Türkiye’nin tarihi bir virajda olduğu dönemde, söz konusu saldırıların gerçekleşmesi ve bu saldırıları önlemek amacıyla emniyet birimlerince herhangi bir tedbirin alınmamış olması, bu saldırıların belirli odaklar tarafından kontrollü biçimde gerçekleştirildiği kanısını oluşturmuştur” diyen Öcalan, şöyle devam etti: “Cinayetin ardından yürütülen soruşturma kapsamında yedisi tutuklu on üç sanık hakkında, ‘devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma’ ve ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme’ suçlarından müebbet hapis cezasıyla dava açılmıştır. Ocak 2017’de gerçekleşen dördüncü duruşmada sanıklardan üçü tahliye edilmiş, dördü tutuklu kalmıştır. Davanın 1 Mart 2018 günü gerçekleşen karar duruşmasında ise, tutuklu sanıklar da tahliye edilerek tüm sanıklar beraat etmişlerdir. Dava sürecinin sonunda Ceylanpınar davası aydınlatılacağına, iki cinayet de faili meçhul kalmıştır.”
"Masada Oturur Vaziyette Öldürülen Polis, Uyur Vaziyette Bulundu"
“Son olarak dava dosyasında yer alan olay yeri tespit tutanağında, her 2 polisin farklı odalarda uyurken enselerinde sıkılan birer kurşunla öldürüldükleri ifade edilmesine karşın, olay yerine ilk intikal eden polis ekibinden bir polisin dava avukatı Hüseyin Akay’a yaptığı itirafta, “Ölen bir polisin çalışma masasında oturur vaziyette ve başı açık olan laptopuna düşmüş vaziyette öldürülmüş” olduğu belirtmektedir. Sonrasında polis amirinin üstleriyle yaptığı telefon görüşmeleriyle, her nasılsa masada oturur vaziyette öldürülen bu polis memuru, tutanaklara ‘yatakta uyur vaziyette ölü bulundu’ şeklinde geçmiştir. Dolayısıyla, bu olay tutanaklara neden bu şekilde geçtiği, bununla neyin amaçlandığı gibi birçok soruyu yeniden gündeme getirmiştir. Bütün bu bilgilerin ışığında, çözüm sürecinin bitirilmesine gerekçe olarak gösterilen cinayetin birçok boyutu ile karanlıkta kaldığı açıktır. Bu cinayetlerin gerçek sorumlularının bulunması, sorgulanması, yargılanması ve bu cinayetler hadisesinde karanlıkta kalmış hakikatlerin açığa çıkarılmasının önemi büyüktür.
Nerina Azad
Bu haber toplam: 6376 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:07:31:53