Cumhuriyet tarihinden bu yana tüm iktidarların Türkçe dışında tüm dilleri yok saydığını ve gelinen aşamada diğer dillerin yok olmakla karşı karşıya kaldığını ifade eden Taşçıer, devamında şunları kaydetti:
“Dil, bir iletişim aracı olmaktan çok daha fazlasını ifade eder. Her dil, o dili konuşan toplumun tarihinin ve kültürünün taşıyıcısıdır. Anadil, insanın dünyayla kurduğu ilk ilişki olmakta ve bu ilişki kişiliğin, kimliğin, duygusal ve zihinsel gelişimin ayrılmaz bir parçası olmaktadır. Anadilde eğitim bir yandan çocuğun kültürel kimliğini, kişiliğini ve kendisine saygısının geliştirilmesini sağlarken diğer yandan çocuğun toplumsal ve ekonomik yaşama etkili katılımı sağlama konusunda oldukça önem arz etmektedir. Dil; çocukların iyi bir eğitime sahip olması ve ayrımcı muameleye tabi olmaması, kültür ve kimliğine ait değerleri sürdürebilme hakkının dil ile doğrudan ilişkili olması ve bireyin kişisel gelişimini sağlaması gibi temel işlevlere de sahiptir.
Çok Dilli Eğitim Modelleri
Bu bakımdan dilbilimci ve eğitim bilimi uzmanlarının görüşleri dikkate alınarak hazırlanmış olan AGİT Ulusal Azınlıkların Eğitim Haklarına İlişkin Lahey Tavsiyeleri (1996), anadilin eğitimdeki yeri hakkında son derece doyurucu veriler sunarak çift dilli, çok dilli eğitim modelleri önermektedir. Uluslararası hukukta da gelişim gösteren dil hakkı; Uluslararası Medeni Ve siyasal Haklar Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, Eğitimde Ayrımcılığa Karşı UNESCO sözleşmesi, AGİK İnsani Boyut Konferansı Kopenhag Toplantısı Belgesi, BM Ulusal veya Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Hakları Bildirgesi, Ulusal Azınlıkların Korunmasına ilişkin Çerçeve Sözleşmesi gibi uluslararası belgeler ile güvence altına alınarak halkların kolektif kimliklerini anadilleri aracılığıyla sürdürme hakkının her şeyden önce anadilde eğitim yoluyla gerçekleşmesi gereği önemle vurgulanmıştır.”
"Anadile İlişkin Yasal Düzenlemeler Yapılsın"
HDP’li vekil, Türkiye gibi üniter devlet yapısı içinde olan ülkelerden olan Fransa, İtalya, Finlandiya, Yunanistan ve birçok Avrupa ülkesinin başta dil hakkı olmak üzere kültürel hakların tanınması ve korunması, çağdaş demokrasilere ayak uydurma gereğinin yanı sıra bu kültürleri yaşatma ve geliştirme adına anadilde eğitim özerkliğini tanıdığına da işaret etti.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde Kürtçe ve Arapçanın resmi ve eğitim dili olarak kullanıldığını, diğer yandan İspanya, İsviçre, Kanada, Belçika, Çin, Hindistan, Afrika Cumhuriyeti dâhil birçok ülkenin modern demokrasinin gereği olarak bölgesel dilleri hâkim dilin etkisinde bırakmadan anadilde eğitim özerkliğini tanıdığını ifade eden Taşçıer, kanun telifinde “Anayasada, Evrensel hukuktaki ‘anadilde eğitim hakkı’nın yasal düzenlemelerinin hayata geçirilmesi, ayrımcı ve yasaklayıcı uygulamaların kaldırılması, bunun yanında kültürel farklılıkları koruyup geliştirecek yasal düzenlemelerin yapılması, ülkemizde toplumsal huzuru sağlayarak, vatandaşlık bağını güçlendirecek ve ülkemizi çağdaş demokrasiler seviyesine çıkaracaktır. Ayrıca anadilde eğitim hakkının sağlanması ‘demokratik bir toplum’un gerekliliklerinin de teminatı olacaktır” ifadelerine yer verdi.