Katırcıoğlu, zafer işareti yaptığı gerekçesiyle hem şahsının hem de HDP'nin hedef gösterildiğini belirtti ve, "Tekrar edeyim, yaptığım işaret acılı annelere karşı değil, acılı annelerin bu acılarını kullanmaktan geri durmayan iktidara karşıdır" ifadelerini kullandı.
Katırcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Önce şunu hatırlatmak isterim. Kişiliğim ve siyasi duruşum her zaman demokrasiden, çoğulculuktan, ezilenlerden, ötekileştirilenlerden ve sesleri duyulmayanlardan yana olmuştur. “28 Şubat” günlerinde başörtülü öğrencilerimizin “ikna odalarına” sokuldukları günlerde, ben, içinden çıktığım mahallenin eleştirilerine rağmen, bu olayların mağdurlarıyla dayanışmış, onların haklarını savunmuş, yazılar yazmış ve konuşmalar yapmış biriyim. Şimdi de benzer biçimde bu ülkenin en geniş ötekileştirilmiş kesimleri olan, başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere, bütün mağdurların haklarını savunmaya çalışıyorum.
Anneler ve aileler konusuna gelince... Anne ve ailelerin taleplerini dile getirmeleri ve bunun için protesto eylemleri yapmaları elbette demokratik haklarıdır. Fakat eylemlerini, bu konuyla herhangi bir ilişkisi olmayan, kanunlar çerçevesinde de olması mümkün olmayan HDP’nin il binası önünde yapmaları sorunun çözülmesini sağlayacak bir tutum değildir. Doğru olan, bu eylemlerini TBMM’nin ya da devleti yöneten iktidar partisinin binalarının önünde yapmalarıdır. Çünkü bu sorun, devletin gücünü gerektiren ve bu nedenle de ancak devletin ve dolayısıyla iktidarın muhatap alınmasıyla çözüme kavuşturulabilecek bir sorundur.
Diyarbakır il binamızın önünde kurulmuş çadır ve yapılan eylemler, aslında, iktidarın marifetidir ve çocukları dağa gitmiş ya da iddia edildiği gibi kaçırılmış Kürt ailelerinin ve özellikle de annelerin samimi duygularını sömürerek, HDP ile PKK arasında bir bağ olduğu izlenimi ve algısını yaratmak için düzenlenmiştir.
O gün karşı karşıya kaldığımız olayın, barışçı bir protesto eyleminden çok bir linç girişimi haline dönüşmüş olması da ailelerin arasından gelen küfür ve hakaretler de yaratılan bu durumun bir sonucudur.
Sonuç olarak iktidar, iktidar olarak devam edebilmek için HDP’yi seçim denkleminden düşürmeye çalışmakta, bunun için de HDP’nin “terörle iltisaklı” bir parti olduğu algısını yaratmaya çalışmaktadır. Kontrol ettiği muazzam medya gücüyle, kanun ve düzenlemelere aldırmaksızın bu algıyı yaratarak ülkedeki siyaseti biçimlemeye ve böylelikle kendisini yeniden iktidara getirecek koşulları hazırlamaya çalışmaktadır.
Benim yaptığım işaret annelere değil, iktidarın doğrudan HDP’ye yönelik, HDP’yi suçluymuş gibi göstermeye yönelik bu politikasına karşı bir itiraz işaretiydi.
Tekrar edeyim, yaptığım işaret acılı annelere karşı değil, acılı annelerin bu acılarını kullanmaktan geri durmayan iktidara karşıdır."