Zeynel Abidin Han; Siyasete genç yaşlarda (1975.) Komal-Rizgarî ile başladı. O günden itibaren tüm ömrünü Kürt ve Kürdistan mücadelesine adayan, bağımsızlıktan taviz vermeyen, okuyan, yazan ve konuşan bir siyasetçi idi. Zeynel Abidin Han bütün yeteneklerini, yayıncılığı da felsefe ile olan ilgi ve bilgisi de bu temel amaca Kürdistan özgürlük davasına hizmet etti. Bilinci yüksek, inançlı ve umutları dipdiri olan bu Kürt yurtseverini ani ve erken ölümü hepimizi derin acılara boğdu. Umutsuzluğun kol gezdiği, teslimiyetin hüküm sürdüğü zamanlarda hiç yılgınlığa kapılmadı.
Zeynel Abidin Han, anti sömürgeci ve bağımsızlıkçı bir yurtseverdi. Bu kimliğinin iki ayağı var kanımca. İlki Xalid Begê Cibrî’nin ailesiyle olan içiçeliği. Zeynel Abidin’in anlatımıyla; ’Xalid Beg Varto’ya her gelişinde önce Qalçik köyüne, Zeynel Abidin’in ailesinde ağırlanır. Orada kalır’. Kürdistan'ın tüm parçalarından yurtsever aydın ve ileri gelenlerle bağımsız ve birleşik bir Kürdistan projesini önüne koyan Xalit Beg Kürdistan’daki değişik dini ve sosyal gruplar arasında bir köprüdür. Qalçik köyü Kürt alevi köyüdür, bu anlamda Xalid Begin orada konaklaması oldukça anlamlıdır’. Zeynel Abidin, Kürt davası ile ilgili anlatımların ve hikâyelerin eksik olmadığı bir ortamda doğup büyümüştür. Bağımsızlıkçılığı buradan gelmektedir. Onun düşlediği Kürdistan Kuzey, Güney, Rojhilat ve Rojava’ya bölünmemişti. Kürdistan’daki bütün lehçelere hâkimdi.
Nitekim kendisinin gençlik yıllarına denk düşen 70’li yıllarda Kuzeyde Komal-Rizgarî anti sömürgeci ve bağımsızlıkçı bir siyasal akım olarak çıktığında Zeynel kendisini içinde bulacaktı. Bu iki olgu Zeynel’in siyasal kimliğinin oluşturucu öğeleri olarak bütün bir yaşamına egemen olmuş.
Esas olarak Kürt hareketini dizayn etmek ve Kürt yurtseverlerine, kadrolarına akla hayale gelmeyecek işkence ve uygulamalar yapan Diyarbakır 5 Nolu zindanından da teslim olmadan onuruyla çıkmış. Orada zulmün katmerlisini görüp yaşaması onu daha da güçlendirmiş, bilenmiş. 90’li yıllarda o da binlerce Kürd mücadelecisi gibi yurtdışına çıkmak zorunda kalmış. Zeynel Abidin Han Avrupa da çalışmalarına yayıncılık alanında devam eder. Çok sayıda çeviriye imza atmış, romanlar yazmış, güncel siyasal gelişmelere ilişkin makaleler kaleme almış. Bu zaman zarfında ailesiyle beraber emek verdiği yayınevinde onlarca Kürtçe eser yayımlamış.
Zeynel Abidin Han mücadelenin her alanında faaliyet yürüten biriydi. 1980 dönemi Diyarbakır Zindanında özgürlük mücadelesinde, basın yayında, Sürgünde Kürdistan Meclisinde Sürgünde Diaspora’da hemen her alanda mücadele eden biriydi. Bir Kürdistanlı olarak Kirmancki, Kurmanci, Sorani lehçelerinde yazan, konuşan ve zorunlu kalmadıkça sömürgecilerin dilinde yazmayan, konuşmayan ender bir Kürdistanlıydı. Çok çalışkan ve enerjik biriydi. Ahlaki olgunluğu ile üzerimde pozitif etkisi olan biriydi. Aramızdaki konuşma ve diyaloglarda Türkçe konuşmaya yasak koymuştu. Kurmanci konuşuyorduk. Konuştuğumuz her şeyi yazıya dökerdi. PDF oluşturur arşivlerdi. Kürdistanda tek başına dergi çıkaran bir Enver Atayı duymuştum birde Zeynel Abidin Han'ı.
Zeynel Abidin, Rizgari hareketinin teorik gücünü ve bağımsızlıkçı çizgisini özümseyen, güçlü pratik sahibi olan, emektar fedakâr cesur biriydi. Qazi Muhamed gibi Kürd, Xalid Begê Cibrî gibi bağımsızlıkçıydı. Bir Kürdistanlı olarak üç lehçede de düşünen, sorgulayan, sentezleştiren ve dile getiren biriydi. Muş Vartolu olması o koşularda büyümesi böylesi çok yönlü şekillenmesinde büyük rol oynadı. Varto Kürdistan’daki farklı lehçelerin, inançların simbiyotik olarak yaşadığı bir alan ve Kürdistan’daki bağımsızlıkçı damarın kalelerinden biriydi. Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde Zeynel Abidin’i daha rahat anlayabileceğimizi düşünüyorum.
Zeynel Abidin Güney Kürdistan’da birçok aydın ve siyasetçiyle ilişki içerisindeydi. Genç araştırmacılardan oluşan bir ağ oluşturup, Onunla Güney Kürdistan’da akademi kurmayı hedefliyorduk. Bu çalışmalar doğrultusunda, zamanının çoğunu ziyaretler yaparak geçiriyordu. Birçok çalışması ve projesi vardı. Zaten bütünüyle Güney Kürdistan’a yerleşmeyi düşünüyordu.
İlk projesi üç ayda bir Sorani, Zazaki, Kurmanci olarak çıkardığı felsefe dergisini ayda bir çıkarmaktı. Keza bu dergiyi Arapça, Farsça ve Türkçe de çıkaracaktı, çünkü Kuzey Kürdistan’da çoğu Kürdistanlı anadilini yeterince bilmemekte, yazıp okuyamamakta. Güney Batı Kürtlerinin de anadillerini yeterince bilmediği bana söylerdi.
İki, Güney Kürdistan’da Kürt Felsefe köyü kurmaktı.
Üç, Kürdistan’daki lehçeler ve dini inançlar ile ilgili çalışma yapacak akademik bir kurum oluşturmaktı.
Dört, Dersim ve Duhok belediyelerinin kardeş belediye olmalarını sağlamaktı.
Beş, Kürdistan mücadelesi için uzun yıllar mücadele eden Kürdistanlılardan Ru Sipi Komitesi kurmaktı.
Altı, kendisi Kürt siyasetinin KDP, PKK ve YNK eksenli olduğuna inanıyordu. Güçlü, geniş ve 5 parçadan Kürtlerin içinde yer aldığı yeni bir oluşumun çözüm olacağına iknaydı. Diasporada ve Güney Kürdistan’da Rojhilat’ta birçok kişi ile konuşmuştu. İlk resmi toplantıları Newroz’dan sonra başlayacaktı.
Yedi, Qazi Muhamed’in yaşamı mücadelesi ve savunmasını roman olarak yazıyordu. Hatta büyük liderin savunmasından çok kısa bir paragraf okudu.
Ey Daryusun Torunları! Dedeleriniz İskender’in ayakları altında ezildi. Biz Kürtler sizi kurtardık. Şimdi bizi mi yargılıyorsunuz.
Sekiz, güncel çalışması Newroz’a yetiştirmek için Çiya Lal Dibin adli bir roman hazırlığıydı. Veman Linevai & Zeynel Abidin birlikte hazırlamışlardı. Aslında amacı Kürdistan Cumhuriyeti (Mahabad)nin kuruluş gününe romanı yetiştirip yayınlamaktı. 19 Mart 2020 de Almanya Giesen’de Civata Kurd Almanya tarafından düzenlenecek Newroz şenliğinde romanın tanıtımı planlanmıştı. Veman Norveç’te, Zeynel Abidin de Berlin’de katılacakları Newroz şenliklerinde, keza 20 Mart 2020 Hevkari tarafından düzenlenecek Köln Newroz’unda ve 22 Mart 2020 Hamburg Newroz’unda tanıtımlar devam edecekti.
Uzun zamandır hazırlığını yaptıkları romanın son şeklini vermek ve baskıya yetiştirmek için gittiği Norveç’ten döndüğü gece Berlin’de evinde geç saatlere kadar bilgisayarda çalışırken kalbi bu yoğunluğa dayanamadı. Kürlere daha çok eser kazandıracakken maalesef Kürd camiasını büyük bir acıyla baş başa bırakarak aramızda ayrıldı. Şu sözü çok enfesti:
"Zaaf aşılır, hatta eleştirilir. Suç yargılanılır, İhanet af edilmez. Hiçbir şey yapamıyorsan evinde kal Kürtçe Stran söyle yeterlidir."
Cenazesini sevenleri olarak Muş havaalanında aldık. Akabinde tatsız olaylar yaşandı. Cenazesi AKP Muş Belediye Başkanı Feyyat ASYA talimatıyla Muş Belediye Cenazesi aracından çıkarılıp ücra bir köşeye bırakılarak terk edildi. Bütün yaşamını Ortadoğu’nun ortasında 50 milyonluk nüfusuyla devletsizliğe mahkûm edilmiş bir ülkenin bağımsızlığına adamış bir devrimcinin cenazesine sömürgecilerin hoşgörü ile yanaşmasını beklemek en hafif tabirle körlüktür. Yaşamıyla, eylemiyle, kalemiyle sömürgecileri rahatsız etmiş bir devrimciye sömürgeci bir devlet ne hak görüyorsa Zeynel de onu yaşadı. Bu bizi hiç şaşırtmadı. Tersi olsaydı şaşırırdık. Her daim Mamoste daha genciz, ülkemizin bağımsızlığı için daha uzun yıllar koşturacağız derdi. Ama çok yoğun bir çalışma temposuna sahipti ve koşturan biriydi. Kürdistan, Almanya, Norveç, Fransa, İsveç, İngiltere arasında mekik dokuyan, İsrail ve Kanada’ya gitmeyi planlayan biriydi. Kendisiyle son olarak Güney Kürdistan’da görüştük. Orada birlikte bir enstitü açma niyetimiz vardı. Sanıyorum kalbi temposuna ve yaşadığı strese yenik düştü.