Bedirxan Bey'in torunu Kamiran Bedirxan'ın 1962 yılında İsveçli gazeteci Barbro Karabuda'ya verdiği söyleşi Botan Times'ta yayınlandı.
Rohat Alakom'un yazısı ile aktarılan söyleşi şöyle:
Barbro Karabuda’nın Kamiran Bedirxan ile yaptığı bu röportaja dair ilk kez İsveç gazetesi Dagens Nyheter’de bir habere rastladım: “Irak Üzerine Televizyon Röportajı”.
Haber, Barbro Karabuda ve Kamiran Bedirxan’ın bir fotoğrafıyla birlikte yayımlanmıştı. Bu haberde, belgesel/röportajın gösteriminden önce şöyle deniyordu: “Televizyon bu akşam saat 22.10-22.25 arasında Barbro Karabuda’nın Irak’taki kritik durum hakkında Kürt emiri Kamiran Bedirxan ile yaptığı güncel röportajı yayınlayacak.
Dr. Bedirxan, Kurdistan dışındaki Kürt özgürlük mücadelesinin öncüsü. Daha önce New York’ta halkının taleplerini Birleşmiş Milletler çevrelerine sunmuştu. Röportaj İsveç Televizyonu adına Paris’te gerçekleştirildi ve daha önce Fransız Televizyonuna satıldı” [1]. Bu haber sonradan iki kez daha karşıma çıktı, bir kez Barbro Karabuda hakkında bir yazı hazırlarken [2], bir kez de İsveç basınında Kürtler hakkında bir kitap [3] yazarken gündemime geldi.
Soru ve cevaplar Fransızca. Barbro Karabuda, Kamiran Bedirxan’a yaklaşık 16 soru soruyor ve o da bu soruları yanıtlıyor. İlk sorular nüfus, Kürtlerin komşuları, Kürtlerin kökeni gibi konular üzerine. Bazı sorular Güney Kürdistanlıların durumu ve Mustafa Barzani hakkında. Özerklik ve bağımsızlık gibi sorular da röportajın konuları arasında. Bazı sorular Kürt-Amerikan ilişkileri ve Kamiran Bedirxan’ın bu ilişkilerdeki rolü üzerine. Röportajın yayınlanmasından bir gün sonra Svenska Dagbladet gazetesi birkaç cümleyle, Kürtlerin tarihi ve özgürlük mücadeleleri hakkındaki röportajın önemini okuyucularına hatırlatıyor [4]. Barbro Karabuda aşağıdaki fotoğrafta ve röportaj içindeki fotoğrafta görüldüğü gibi farklı kıyafetler giymiş.
Barbro Karabuda ve dilbilimci Kamiran Bedirxan’ın Paris’te ve İsveç’te birkaç kez görüştükleri anlaşılıyor. Kamiran Bedirxan 1971 yılında İsveç’e gelmiş ve burada bir grup Kürt’e Kürtçe kursu vermiş. Bu dönemde kendisiyle bir röportaj yapılmış ve bir İsveç gazetesinde yayımlanmış [5]. Birkaç yıl önce Kamiran Bedirxan’ın İsveç’te öğretmenlik yaptığı dönemden bazı fotoğraflarını Twitter üzerinden paylaştığımızda, Kürtlerin büyük ilgisini çekmişti.
Barbro Karabuda kimdir?
Barbro Karabuda (1935-2017) İsveçli bir gazeteci ve yazardır. Türk fotoğrafçı ve yazar Güneş Karabuda (1933-2018) ile evlenmiştir. Evlenmeden önce soyadı Gidlund’du. Paris’te tanışmışlardı. Barbro Karabuda ölümüne kadar onlarca kitap yazmış ve yüzlerce yazı yayımlamıştır. Yayınlarının temel konularından biri Kürtlerin durumu olmuştur. 1960 yılında “Fırat’ın Doğusu – Kürtlerin Ülkesinde” adlı kitabını yayımladı [6]. Dört yıl önce bir tweet’le bu çalışmanın önemini şöyle dile getirmiştim: “İsveçli yazar Barbro Karabuda 1960’larda, kalemiyle Türkiye’deki Kürt sorununu çevreleyen tabu ve sessizlik duvarını yıktı” (27-5-2020).
Bu kitaptan sonra Türk polis ve istihbarat güçlerinin gözü hep üzerinde olmuş, Türkiye’ye giriş çıkışları çoğu zaman tutuklamalar ve sorgulamalarla geçmiştir. Muhalif ve cesur bir gazeteci olmuştur. Her zaman Kürtlerin hakları ve kültürlerinin korunması için sesini yükseltmiştir.
Kamiran Bedirxan, Tarık Ziya Ekinci, Yaşar Kemal ve Selahaddin Rastgeldi gibi tanınmış Kürtlerle tanışmış, onlarla dost olmuştur. Eşi Güneş Karabuda (1933-2018) fotoğrafçı ve yazardı. Eşiyle birlikte birçok belgesel film çekmiştir. Barbro Karabuda’nın ölümünden bir yıl önce onun hakkında uzun bir biyografi hazırladım ve Kürt Tarihi dergisinde yayımladım. O dönem çok hastaydı. Bu nedenle bana yanıt veremedi. Ancak bir süre sonra bana e-posta yoluyla şu mesajı gönderdi: “Değerli Rohat. Kürt Tarihi’ndeki yazın için içten teşekkürler. Ne görülmemiş bir araştırma çalışması! Size daha erken teşekkür edecektim ama hasta idim/hastayım. Hepinize en iyi dileklerimi gönderiyorum!” (31-3-2016). Görünüşe göre yazı onu çok mutlu etmiş, bu mesajla memnuniyetini ifade etmişti. Barbro Karabuda ve eşi Güneş Karabuda’nın hayatı hakkında ilginç bazı kaynaklar var [7].
1961 yılında Barbro Karabuda bir ekiple Ağrı ve Cizre bölgesine gider. Ekip Barbro Karabuda, kardeşi Krister, eşi Güneş Karabuda ve ünlü fotoğrafçı Ara Güler’den oluşur. Bilindiği gibi Kuran’a göre Nuh’un Gemisi Cudi Dağı’na, İncil’e göre Ağrı Dağı’na oturmuştur. Kısacası bu efsanevi gemi ilk kez Kurdistan’da görünmüştür. Barbro Karabuda ve arkadaşları bu konu üzerine bir belgesel film hazırlarlar ve film daha sonra İsveç Televizyonu’nda gösterilir [8]. Görüldüğü gibi 1960’ların başında Barbro Karabuda bu üç eseriyle yani Kürtler hakkındaki kitabı (1960), Nuh’un Gemisi ve Tufan hakkındaki belgesel film (1961) ve Kamiran Bedirxan ile röportajın hazırlanması (1962) ile İsveçlilerin dikkatini Kürt tarihi ve kültürüne çekmiştir.
Beş yıl geçti, bu yıl (2024) aklıma bu belgesel/röportajın bir kopyasını bulup üzerine bir şeyler yazmayı ve tanıtmayı koydum. İsveç Radyosu’nda çalışan gazeteci Beşir Kavak’tan bu belgesel/röportajın bir kopyasını bulmak için ricada bulundum. O da bir arkadaşının yardımıyla İsveç Televizyonu arşivlerinden bir kopyasını çıkarıp bana ulaştırdı. Hem bu yardım için hem de aşağıdaki röportajın çevirisi için arkadaşım Beşir Kavak’a çok teşekkür ederim.
Kamiran Bedirxan ile Röportaj (1962)
Emir, Orta Doğu’daki Kürtlerin sayısı hakkında doğru bilgi edinmek her zaman çok zor olmuştur. Size sorayım, Orta Doğu’da kaç Kürt yaşıyor?
– Kurdistan’ın nüfusu 12 milyondur. 6 milyon Kürt Türkiye Kürdistanı’nda, 4 milyon İran Kürdistanı’nda ve yaklaşık 2 milyon da Irak Kürdistanı’nda yaşıyor. Suriye’de de 500.000 kişilik önemli bir azınlık var.
Kürtler ile komşuları arasında göze çarpan büyük farklar var mı?
– Sanırım var. Kürtler köken olarak Hint-Avrupalıdır, ancak komşularımız, örneğin Türkler köken olarak Altaylı ve Araplar da Samidir. Bizimle İranlılar veya Farslar arasında bir akrabalık var çünkü onlar da köken olarak Hint-Avrupalı ve dilimiz de Hint-Avrupa dilidir.
Bu ülkelerdeki Kürtlerin siyasi durumu nasıl?
– Kurdistan üç devlet arasında bölünmüştür: Türkiye, İran ve Irak. Türkiye’de durum çok kötü çünkü Türkiye hükümeti Kürt halkının varlığını bile inkâr ediyor. Çeyrek asırdır Kürtlere ‘dağ Türkleri’ demeye alıştılar. İran’da durum böyle değil. İran hükümeti hiçbir zaman Kürt halkının varlığını inkâr etmedi. İran’da Kurdistan adında bir vilayet var. Kürt halkının kültürel ve ekonomik özgürlüğü için taleplerimiz henüz kabul edilmedi, ama İran hükümeti en azından Kürt halkının varlığını inkâr etmiyor. Irak’ta, biliyorsunuz ki Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Güney Kurdistan ilhak edildi, Irak’ın, Irak’ın Arap kısmının, Güney Kurdistan olmadan ekonomik açıdan yetersiz ve askerî açıdan savunulamaz olduğu iddia ediliyordu. Ancak, Irak Kürdistanı’nın Sevr Antlaşması’na göre, ya da 1922’deki İngiliz hükümetinin bildirisi ya da 1958 anayasasının 3. maddesine göre özerkliğini kazanması gerekiyordu.
1958 Irak devriminden sonra, görünüşe göre siz Kürtler Kasım’ı seviyordunuz?
– Evet, ama 1920 ve 1919’da Türkiye bağımsızlığı için mücadele ederken de öyleydi. Kürtler, büyük bir sadakatle, Türklerin tarafını tuttular. Ve Lozan Antlaşması’nın hazırlanması ve müzakeresi sırasında, Sayın İsmet İnönü defalarca Türkiye’nin iki halkın ülkesi olduğunu söyledi: Türkler ve Kürtler. Ancak zorluklar geçince, tüm bunlar unutuldu. Aynı politika Kasım tarafından da izlendi. Başlangıçta, Kasım durumundan pek emin değildi, bu yüzden devrim karşıtı unsurlara karşı savaşmak için Kürtlere yaklaştı. Ama durumunun artık yeterince güçlü olduğuna inandığında, Kürtlere saldırdı.
Ve bugün, Irak’ta ne oluyor?
– Bugün savaş var, ama büyük savaşlar daha önce oldu. Bugün neredeyse tüm Irak Kürdistanı Kürtlerin kontrolünde. Kürtler, sivilleri hava saldırılarından korumak için Musul, Kerkük, Süleymaniye veya Erbil gibi Irak Kürdistanı’nın büyük şehirlerinin kontrolünü almadılar. Sanırım bunu biliyorsunuz, çünkü tüm dünya basını zaten bu konu hakkında haber yayınladı. Kürt savaşçıları yenemeyeceğini anlayan Irak ordusu, korkakça sivil köylere saldırıyor ve kadın ve çocukları öldürüyor.
Irak’taki Kürt hareketine liderlik eden Mustafa Barzani kimdir?
– Mustafa Barzani, Güney Kurdistan’ın çok eski ve saygın bir ailesinin torunudur. Mahabad Cumhuriyeti tarafından general olarak atanmıştı ve bugün gerçekten de Kürtlerin millî kahramanı olduğu söylenebilir.
Neden ona kızıl general diyorlar?
– Bu çok eski bir hikâye. 1925’te, Kürtler Türkiye hükümetine karşı ayaklandığında, Mustafa Kemal İngilizlerin Kürtlerin arkasında olduğunu iddia etti. O zamanlar Türkiye Sovyetler Birliği’nin müttefikiydi. Bugün Türkiye Batı’nın müttefiki, bu yüzden General Gürsel tereddüt etmeden “Barzani’nin arkasında kimin olduğunu biliyoruz” dedi. Sanırım General Gürsel benim yaşıtım ve bu yaşta insan biraz daha ciddi olmalı, değil mi?
Kasım’ın ordusunda Barzani’nin Kürt güçlerine karşı savaşan kaç Kürt askeri var hâlâ?
– Şu anda belki 8000 kadar Kürt askeri vardır, ancak görünüşe göre Kürt güçlerine karşı savaşmak için gönderilmemişler, daha çok Kuveyt sınırı bölgesindeler.
Evet, şu anda sadece Irak’taki Kürt davasını mı savunuyorsunuz?
– Evet, doğru. Üstelik, Irak’ta bile, bildiğiniz gibi, toprak bütünlüğüne saygı göstermek istiyoruz, yani Kürtler Irak’tan ayrılmak istemiyor. Ancak Irak çerçevesinde bağımsız bir devlet olmasını istiyorlar.
Bir süre önce Amerika’yı ziyaret ettiniz?
– Evet. New York ve Washington’daydım. İlgili çevrelerle temas kurdum ve yakında tekrar oraya gideceğim. Ana amaç, Kürt halkına karşı işlenen soykırımları belgelemek için Irak Kürdistanı’na bir araştırma komisyonu göndermeye çalışmak.
Amerika’dan destek istediniz mi?
– New York Times’ta General Barzani’den bir açıklama olduğunu elbette biliyorsunuz, ama ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum.
Hedeflerinize ulaşmak için dış yardım mutlak bir gereklilik mi?
– Tamamen dış yardıma muhtaç olduğumuzu söyleyemem. Ancak şu anda kötü durumda olan, evsiz barksız kalan ve Kurdistan’ın zorlu kışlarıyla karşı karşıya olan siviller için – bir ay sonra sıfırın altında 20 dereceyi göreceğiz – gerçekten dünyadan, sayıları 100.000’i aşan mağdur Kürtlere destek vermesi için yardım istiyoruz.
Şu anki uluslararası durum Irak’taki Kürt özerkliği için uygun mu?
– Sanırım dünyadaki tüm halkların özgürleştiği bir çağda yaşıyoruz. Bu yüzden Kürtlerin neden özerklik haklarını elde etmemeleri gerektiğini anlamıyorum.
Irak’ta Kürt özerkliğini elde ederseniz, topraklarınızdaki petrolden yararlanma imkanlarınız ne olacak?
– Elbette Irak hükümeti ve petrol şirketleriyle bir anlaşma olacak. Biz söylendiği gibi sabırsız insanlar değiliz. Sadece haklarımızın peşindeyiz. Dünyanın tüm halkları gibi, insanca ve onurlu bir yaşamın şartlarına sahip olmak istiyoruz.
İnsan Kürt aşiretleri arasındaki anlaşmazlıklar hakkında çok şey duyuyor. Kürtler barış içinde bir arada yaşayamaz mı?
– Elbette Kürtler bir arada yaşayabilir, ama tüm halklarda fikir ayrılıkları vardır. Dünyanın en gelişmiş halklarına bakın, göreceksiniz ki her zaman fikir ayrılıkları ve zorluklar vardır.
Irak’taki mevcut Kürt durumunda sizin kişisel rolünüz nedir ve muhtemel bir özerklikte pozisyonunuz ne olacak?
– Şu anda özgürlükleri için mücadele eden Kürtleri temsil ediyorum. Avrupa ve Amerika’da çeşitli girişimlerde bulunuyorum. Kurdistan bağımsız olduğunda, bu cumhuriyetin ve bu devletin en iddiasız vatandaşlarından biri olacağım. (Kaynak)
Kaynaklar
[1] TV Intervju om Irak, Dagens Nyheter, 22-10-1962.
[2] Rohat Alakom, Barbro Karabuda Kürtlerin Ülkesinde, Kürt Tarihi, sayı 22/2016.
[3] Rohat Alakom, İsveç Basınında Kurdistan Tarihi, Apec, 2019, s.47, dipnot 98.
[4] TV Rutan, Svenska Dagbladet, 23-2-1962.
[5] Dagens Nyheter, 22-10-1962.
[6] Barbro Karabuda, Fırat’ın Doğusu – Kürtlerin Ülkesinde, 1960.
[7] Güneş Karabuda, Zaman Bahçesine İndim, YKY, 1998. Gülseren Engström, Geçmişle Kolkola-Güneş Karabuda, Cem Yayınları, 2009.
[8] Noak och syndafloden, Dagens Nyheter, 24-12-1961.