Kıyım, sürgün, göç ve yolların öyküsünü en iyi bilen, bu trajedi karanlığında kabuk bağlamış ancak içten içe kanayan en önemli yarasıdır belki de Kafkasya Kürdlerinin hakikati. ‘Kürdistan’ın 5. parçası’ olarak da tanımlanan ve hem sayıları hem kültürel ve sosyolojik etkinlikleri bakımında Kürdistan adına atılacak adımlarda dikkate alınmadan haraket edilemeyecek kadar ağırlık taşır Kurdistana Sor, ya da Kafkas Kürdleri. Kürdlerin diaspora ile ilk kitlesel tanışıklarının mecrasıdır bu coğrafya. Sovyetler zamanında giderek Orta Asya’nın da bir sorunu ve yarası haline gelen Kafkasya Kürdleri özellikle dil ve edebiyat alanında Kürdler’in mihenk taşı olduklarını söylemek abartı olmasa gerek.
Kürdistan deyince akla gelen ilk şey tıpkı bir ağacın farklı ülkelere serpilmiş 4 dalı akla gelse de, Kafkasya Kürdleri asırlardır hem nüfus yoğunlukları hem de Kürdistan sorununu başka büyük bir coğrafyaya taşımış olmalarıyla bu ağacın 5. dalı olarak biliniyor. Tıpkı son yüz yıllık zaman diliminde Avrupa ve dünyanın neredeyse tüm ülkelerine sürgün olmak durumunda kalan diğer Kürdler gibi, ne yazık ki Kafkasya Kürdlerinin de hem tarihsel kazanımları sahipsiz bırakıldığı için zamanla aşınıp yok olmuş, hem de kendi aralarındaki ilişkiler zamanla siyasal kazanımların tıkanmasına yol açmış durumda. Bütün bu tablo arasında Kafkas Kürdlerinin bir diğer sorunu da ikinci göç dalgası. Zira Sovyetler’in dağılmasıyla birlikte bulundukları her ülkenin bir iç sorunu haline gelip çeşitli yasaklamalar ve sindirmelerle karşı karşıya kalan Kafkas Kürdleri de özellikle son 50 yıl içerisinde yüzünü Avrupa ve dünyanın diğer ücra köşelerine dönmek durumunda kaldı. Sürgün içinde sürgündür biraz da onların hikayesi.
Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Rusya, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi ülkelere dağılan, buna rağmen bulundukları her toprak parçasında dil ve kültürel kodlarını koruyan bu ‘parça’ Kürdlerinin yaşadıkları göç içinde göç halinden sonra yılgın, sahipsiz bırakılmış ve küskün bir ruh haline sahip olduklarını söylemek lazım. Bu haleti ruhiyenin de beraberinde yeni kuşakların hem dil, hem kültür ve hem de sosyolojik anlamda derin bir erezyona maruz kalmaları belki de en önemlisi.
Azerbaycan’da bir milyon Kürd asimile edildi
Bilinen verilere göre şimdiki Azerbaycan topraklarında M. Ö. 2000’li yıllardan beridir yaşayan Kürdler, burada zaman zaman çok sayıda devlet kurdukları halde, şimdi Azerbaycan’ın yoğun asimilasyon politikaları ile karşı karşıyalar. Azerbaycan’ın yerlileri olan Kürdler, Kızıl Kürdistan’ın lağvedilmesi ve ardından toplu olarak Azerbaycan’ın tüm kentlerine göç ederek düştükleri iç mülteci durum, birbirleriyle bağlarını da olabildiğince azaltarak, kopma noktasına getirdi. Yine buradaki Kürdler Stalin’in zorunlu iskan siyaseti sonucunda Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan gibi Orta Asya ülkelerine sürüldü. Azerbaycan’da yaşayan Kürdler’in bir bölümü 90’lı yıllardan sonra siyasi-ekonomik nedenlerden dolayı Rusya ve Orta Asya’ya göç etti. Sayıları neredeyse bir milyonu bulan Azerbaycan Kürdlerinin yüzde 90’ı, yoğun inkar ve asimilasyon politikası adeta yok edilme rüzgarına tabi tutuldu.
Ermenistan’da, Ezdilere Kürd olmadıkları baskısı
Milatla birlikte bugünkü Ermenistan’da yaşamaya başlayan Kürdler, burada da diğer devletlerde yaşadıkları sorunların bir benzerini yaşıyor. Burada da sistemli bir şekilde direkt veya dolaylı dayatmalar sonucu göçe mecbur bırakılmakla kalmamış, özellikle Müslüman Kürdlere yaşama şansı verilmeyerek göçertilmişlerdir. Bir dönem Kürd edebiyatının vatanı olan ve Erivan Radyosu olarak bilinen yayınlar ile Kürd kültürünün önemli bir mekanı olan Ermenistan, Sovyetler’in dağılmasının ardından Müslüman Kürdleri sürüp, Ezdilerin de Kürd olmadıklarına yönelik bir çarpıtma politikası izledi. Son yıllarda Zazaların da Kürd olmadığı, özellikle Dersim Zazalarının Ermeni olduğu yolundaki politikalar geliştiren Ermenistan bu amaçla “Tunceli Üniversitesi“ ile işbirliği yapıyor. Irkçılığa ve hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu’nun (ECRI) 2003 ve 2011 yıllarında Ermenistan’daki çalışmalarına dayandırdığı raporunda, yoksul Kürdlere din değiştirme baskısı yapıldığı, değiştirmeyenlere baskılar uygulandığı, Ermenistan’da toprakların özelleştirilmesi ile Kürdler’in sahibi olduğu, mera, yayla ve tarım alanlarının açık arttırma yöntemi ile Ermenilerin eline geçmesinin sağlandığı ve bunun da toprakların tarihi sahibinin Kürdler olmadığı ile gerekçelendirildiği yine Kürdleri göçe zorlayıcı asimilasyon ve baskılara sistematik olarak maruz bırakıldığı vurgulanıyor. Riya Teze gazetesinden ve Erivan Radyosu Kürdçe yayınlarından desteğini çekerek alternatif bir “Ezdiki Gazetesi“ çıkardı. Ezdilerin Kürd olmadıklarına dair bir devlet politikası yürüten tek ülke olan Ermenistan, Kürdlere karşı tümden karşıt şöven bir politika sergiledi.
Gürcistan’ın yumuşak bir Kürd politikası var
Kafkasya Kürdlerinin bir bölümü de Gürcistan’da yaşamakta. Yerleşik Kürdler’in saysının az olduğu Gürcistan’da Kürdlerin büyük bir bölümü Ermenistan’daki Ezdi Kürdlerin akrabalarıdır. Ermenistan’dan Gürcistan’a 20. Yüzyılın ortalarında itibaren göç eden Ezdi Kürdlere yönelik Gürcistan’ın Azerbaycan ve Ermenistan’a kıyasla daha yumuşak bir siyaseti var. Doğal bir asimilasyonun olduğu Gürcistan’da Kürdlere ait oluşumlarda söz konusu. Geçtiğimiz aylarda orada açılan Ezdi ibadethanesi ise bunun en açık göstergelerinden. Devletin karşıt bir Kürd politikasının olmadığı Gürcistan’daki Kürdler, Rusya ve Avrupa’ya ekonomik nedenlerden dolayı göç ediyor.
Sürgün edilen Kürdlerin durağı Özbekistan
14. yüzyılda Kürdistan’ın işgal eden Emir Timur’un birçok Kürd bilim adamı, mimar ve sanatçısını kendi ülkesi olan Şehrisabz’a götürmesiyle Özbekistan ile tanışan Kürdlerin sayısı 1930’larda yapılan nüfus sayımına göre buradaki nüfusu 15 binin üzerindedir. Sovyetler döneminde on binlerce Kürd 1944’te Stalin’in kararıyla Gürcistan ve Kırım’dan Özbekistan’a sürgün edildi. 1944 Aralık ayında 29 yük treniyle Gürcistan’dan Özbekistan’a sürülen Kürdler, ülkenin 7 eyaletine, 43 il ve kasabasına ve yüzlerce köyüne dağıtıldı. Özbekistan’da da Kürdlere yönelik bir devlet politikası olarak asimilasyon yürütüldü.
Türkmenistan ‘beyaz jenosid’in vatanı
Kürdler, M.Ö. 7. Yüzyılda, bugünkü Türkmenistan’ın güneyini ve İran’ın Horasan eyaletini kapsayan Medya İmparatorluğuna dahil olan bu topraklarda yerleşik idi. Sovyetler ve çözülüşü sonrasında Türkmenistan’da asimilasyon bir devlet politikası olarak uygulandı. Kürdleri “yutmuş” ülke olarak bilinen Türkmenistan’daki Kürdlerin nüfusuna ilişkin Sovyet Kürdologlarının verdiği rakam 300 binin üzerinde olduğu yönünde olsa da buradaki Kürdlerle irtibat kurmak bile imkansız halde ve seslerinin dünyaya duyurmaları engellendi. Bu konuda en ufak çaba içerisine giren bir Kürdün karşı karşıya kalacağı en hafif uygulama ise sınır dışı cezası. Sovyet çözülüşünden sonra buradaki Kürdlere yönelik inkar ve asimilasyon politikası yoğunlaştırarak “beyaz jenosid” uygulandı.
En örgütlü Kürdler Kazakistan Kürdleri
Tüm Kafkasya ülkeleri arasında Kürdlerin siyasi ve ekonomik olarak durumlarının en iyi olduğu ülkenin Kazakistan olduğu söylenebilir. Çok uluslu bir ülke olan Kazakistan’da, Kazak’ların oranının yüzde 50’nin altında olduğu belirtiliyor. Rusya tarafından geçmişte sürgün edilmiş Kürdlerin bulunduğu Kazakistan’da dil ve kültürel çalışmalar konusunda devlet anayasasında ciddi demokratik kanunları bulunuyor. Politik olarak da Kürdlerin en güçlü olduğu ülke olan Kazakistan, aynı zamanda da Orta Asya’nın hem politik olarak hem de ekonomik olarak en güçlü ülkelerinin başında geliyor. Kazakistan’daki Kürdlerin şu andaki nüfusunun ise 100 binin üzerinde olduğu belirtiliyor. Ciddi toplumsal örgütlenmelere sahip olan Kazakistan Kürdleri, Berbang adında konfederasyon olan Kürd Toplumsal Örgütler Birliği’ne sahip.