İsviçre merkezli hava kalitesi teknoloji şirketi IqAir tarafından 2021 yılı Dünya Hava Kirliliği Raporu Nisan ayında yayınlandı. 107 ülkeyi ve 6 bin 475 şehri kapsayan rapora göre; Ankara dünyanın en kirli 54’üncü başkenti olurken Iğdır, Avrupa’nın hava kirliliği en yoğun şehri olarak belirtildi. Avrupa’nın havası en kirli şehirleri sıralamasında Iğdır’ı Rusya’daki Krasnoyarsk ve Sırbistan’daki Novi Pazar kentleri izliyor. Düzce ise Avrupa’nın en kirli 5’inci şehri olarak listede yer alıyor. Şehirlerin yüzde 97’sinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği hava kalitesi standartlarını karşılamadığı vurgulanırken, 2021’in havası en kirli 5 ülkesi Bangladeş, Çad, Pakistan, Tacikistan ve Hindistan.
Iğdır’daki hava kirliliği kronikleşti
Türkiye’nin de Avrupa bölgesinde incelendiği rapora göre, Iğdır’da kış aylarında bir gün geçirmek, 40 sigara içmeye denk geliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre de Iğdır’daki hava kirliliği 5 yıldır kronik bir hal almış durumda. Resmi verilere göre kentte, katı yakıtların sebep olduğu gaz kirleticileri ölçen S02 ve trafikten kaynaklı gaz kirleticileri ölçen NO2 seviyeleri DSÖ’nün sınır değerlerinin altında kalıyor.
Doğu Anadolu Bölgesi Çevre Platformu ( DOĞÇEP) Sekreteri Arzu Dinçer, Iğdır’daki hava kirliliğinin nedenlerine ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
‘Barajlar nedeniyle su sorunu yaşanıyor’
Dört tarafı yüksek dağlarla çevrili olan Iğdır’ın bölgedeki karasal iklimin aksine mikroklima özelliğine sahip olduğunu söyleyen Arzu, “Sıcak iklimi ve verimli topraklarıyla Çukurova’ya benzetilen kent, Aras Nehri üzerine yapılan barajların ardından su sorunu da yaşamaya başladı. 800 metrelik rakımıyla bölgeye göre çukurda kalan Iğdır, son yıllarda yapılan her ölçümde ülkenin ve bölgenin havası en kirli kenti olarak saptanıyor. Göçle birlikte betonlaşmanın atması ve verimli topraklarının kirlenmesi de yaşanan sorunlar arasında” dedi.
‘Nükleer santral tehlikesi’
Arzu, kentin nükleer santrale yakınlığının da büyük bir tehlikeye yol açtığına dikkat çekerek, “Kentte hava kirliliğine ve radyasyona yol açan Metsamor Nükleer Santrali Iğdır’a 30 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Ermenistan’a bağlı nükleer santralin kapatılması gerektiği yıllardır tartışılıyor olsa da 2026’ya kadar faaliyetlerine devam etmesi kararı alındı. En kötüsü de o bölgenin deprem bölgesinde yer alması. Birçok çevreci bu duruma tepki gösterdi. Bununla ilgili olarak kentte kanser, KOAH ve astım gibi solunum yolu hastalıklarının yoğun olduğu biliniyor” ifadelerini kullandı.
‘Hava kirliliği değişmiyor’
Yıllarca kömür ve odun gibi katı yakıtlar kullanan Iğdırlılar 2017 yılıyla birlikte doğalgaza geçti. Doğalgaz kullanımının, havadaki kirlilik seviyesinde kalıcı bir değişim yaratmadığını belirten Arzu, “Bu kirliliğin sebebi sosyal yardımlaşma kurumu tarafından dağıtılan kalorisi düşük kirli ve yıkanmamış kömürdür. Kış mevsiminin çok soğuk geçmesinden kaynaklı barınma kadar ısınma da temel bir sorundur. Yenilenebilir temiz enerjiyle çözüm imkanı varken fosil yakıtlar kullanılıyor. Özellikle kış aylarında yaşlılar ve çocuklar solunum güçlüğü çekiyor. Bu sorunun çözümü için yetkililerin, sosyal yardımlaşma kurumunun dağıttığı kömürü il sınırları içerisine sokmamaları gerekir. Ya kalorisi yüksek yıkanmış temiz kömür kullanılmalı ya da doğalgaz kullanabilmeleri için insanların alım gücü yükseltilmelidir. Doğalgaz pahalı olduğu için insanlar erişemiyor” şeklinde konuştu.
‘Partikül madde kirliliği çok yoğun’
Arzu, şehirdeki temel sorunun partikül maddelerden kaynaklandığını belirtti. Hava kirliliğinin insan sağlığı için en tehlikeli unsurları arasında yer alan bu maddeler, boyutuna göre PM 10 veya PM 2,5 olarak tanımlanıyor. Bu tehlikeye dikkat çeken Arzu, “Iğdır sanayi bakımından gelişmiş bir yer değil, aynı zamanda nüfusu yüksek bir şehir de değil. Fakat buna rağmen çok miktarda partikül madde kirliliği var. Bunun ana sebebi Iğdır’ın yapısal bazı sıkıntılarının olması. Iğdır’ın özellikle yaz ve kış aylarında farklı yönlerden rüzgar aldığını tespit ettik. Kış aylarında batı kaynaklı rüzgarların etkisiyle kirli hava, 5 bin metre yüksekliğindeki Ağrı Dağı’na çarpıyor. Yani Ağrı Dağı tamamen bir cephe oluşturuyor. Bunun sonucunda kirli hava uzaklaşmak yerine şehrin üzerini bir battaniye gibi sarıyor” söylemlerinde bulundu.
‘Yenilenebilir temiz enerji için çalışıyoruz’
Arzu, son olarak, kirliliğe neden olan yakıtların kullanımının azaltılması için alternatif enerji üretimi alanında çalıştıklarını ifade ederek, nükleer santrallerin toprağı, suyu ve havayı kirlettiğini vurguladı. Arzu, şunları söyledi: “Bizler aynı zamanda güneş enerjisi ve fosil yakıtları da alternatif olarak kullanılabilir enerjiye dönüştürmek istiyoruz ve bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Gittiğimiz her yerde duyarlılığın oluşabilmesi için nükleer santralin tehlikelerini ve Iğdır\'daki hava kirliliğini kamuoyunun gündeminde tutmaya çalışıyoruz.”