Araştırmacılar, keşfedilen yeni türe Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının tanrıçası Persephone'ye atıfta bulunarak, 'Euillipes persephone' adını verdi.

Keşfedilen yeni kırkayak türü, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan ve 750'ye yakın bacağa sahip Illacme plenipes'in rekorunu kırmış oldu.

Kırkayak türünü keşfeden araştırma ekibi, bölgede bir yeraltı çevresel etki değerlendirmesi yapıyordu. Bennelongia Çevre Danışmanları'nda biyolog olarak görev yapan Dr. Bruno Buzatto, keşfi 'inanılmaz derecede şanslı' olarak nitelendirdi. Söz konusu canlıların benzersiz olduğuna dikkat çeken Buzatto, "Ne kadar uzun olduklarını fark ettiğim anda, tamamen farklı bir şey olacaklarını anlamıştım" dedi.

Yapılan incelemeler, yeni türün kısa bacaklar ve koni şeklinde bir kafanın yanı sıra, en az 330 parçadan oluşan uzun, ipliğe benzer bir gövdeye sahip olduğunu gösterdi. Kırkayaklar aynı zamanda, sürekli karanlıkta yaşayan diğer hayvanlar gibi kör ve solgun bir renge sahip.

'Uzunluğunu, yer altında hareket kolaylığı için geliştirmiş olabilir'

Araştırma ortaklarından böcek uzmanı Dr Juanita Rodriguez ise, keşfedilen yeni türün bu benzersiz uzunluğunun yeraltında hareket kolaylığı için geliştirilmiş olabileceğini söyledi. "Ne kadar uzunsanız, ilerlemek için o kadar çok güce sahipsiniz demektir" diyen Rodriguez, kırkayağın sahip olduğu 300 parçalı gövdesinin ona aynı zamanda kayalıklı alanlardaki küçük yarıklardan geçmekte yardımcı olduğunu dile getirdi.

Keşfin yapıldığı alandaki 15-60 metre derinlikteki üç ayrı kazıda, 8 adet Eumillipes persephone kırkayağına rastlandı.

Rodriguez yerin bu kadar derinliğinde yeni türlere rastlanmasının şaşkınlık verici olduğunu belirtirken, birçok kırkayak türünün toprak yüzeyinde yaşadığını ve yaprak çöpleri gibi organik maddeleri parçaladığını ifade etti. Yeni keşfedilen tür hakkında henüz yeterli bilgi bulunmasa da Buzatto'nun tahminlerine göre Eumillipes persephone, mantarlardan besleniyor olabilir.

Rodriguez, Avustralya'da 2 bin bilinen kırkayak türünün bulunduğunu, ancak bu sayının 4 binlere kadar çıkabileceğini belirtti.

Buzatto ise, "Avustralya biyoçeşitliliğinin büyük bir bölümünün halen tanımlanmamış olduğunu ve dolayısıyla burada sınıflandırma uzmanlarının ne kadar önemli olduğunu çok az insan fark ediyor. Aslında türleri yok olmaya, muhtemelen onları tanımladığımızdan daha hızlı sürüklüyoruz" ifadelerini kullandı.