Yüksek profilli isimlerden, adı sanı duyulmamış kahramanlara kadar dünyanın dört bir yanındaki ilham verici kadınları onore eden BBC\'nin 100 Kadın Listesi’nin 2018 yılı versiyonu 19 Kasım 2018, Pazar günü açıklandı.
Bu yılki listede yer alan kadınlar arasında finans, siyaset, hukuk, spor, bilim ve sanat alanında kariyerlerinin en üst sıralarında yer alan aktivistler ve yaşamlarında olağanüstü zorluklarla mücadele etmek zorunda kalan, çevrelerindeki dünyada gerçek değişimleri yaratanlar yer alıyor.
100 kadın arasında ailesiyle Suriye’deki savaştan kaçarak, tekerlekli sandalyesiyle binlerce kilometreyi aştıktan sonra Almanya’ya sığınmayı başaran 19 yaşındaki Kürt kızı Kobane’li Nujin Mustafa da yer aldı.
Fiziksel özürlerin bireylerin amaçlarına ulaşmalarına engel olamayacağının en ilham verici örneklerinden birini tüm dünyaya sergileyen Nujin, tüm dünyada engelli mülteciler adına düzenlenen kampanyalarda rol aldı.
Belize, Küba, Çek Cumhuriyeti, El Salvador, Laos ve kadınların da ilk kez olmak üzere yer aldığı listede dünyadaki 60’ı aşkın ülkeden yaşları 15 ile 94 arasında değişen 100 kadın yer aldı.
Kürt kızı Nujin’in dışında listedeki en tanınmış isimlerden bazıları New York Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Stacey Cunningham; Şilili yazar Isabel Allende; BM Genel Sekreter Yardımcısı Amina Muhammed; ve Avustralya\'nın eski Başbakanı Julia Gillard.
BBC\'nin 100 Kadın Sezonu kapsamında Televizyon ve radyoda yayınlanacak BBC Dünya Haberleri programında Listedeki kadınlar ile gerçekleştirilecek \"Büyük Röportajlar\" da yer alacak.
Nujin Mustafa’nın Halep’ten Almanya’ya uzanan öyküsü (26 Kasım 2016 tarihinde Bas News\'te yayınlandı)
Mustafa ailesi Halep’te bombardımanlar olunca ülkelerini, evlerini apar topar terk edip Antep’e yerleşiyor. 1 yıl kadar Antep’te kalan Mustafa ailesi burada yaşayamayacaklarına karar veriyor ve uzun, zahmetli Almanya yolculuğuna koyuluyor.
Nujin 17 yaşında bir Kürd çocuğu ve doğuştan engelli. Nujin’in öyküsü tekerlekli sandalyesi ile Halep’ten Almanya’ya varan bir başarı öyküsü aslında. Hayat enerjisiyle, zeka parıldayan gözleriyle etrafa gülücükler saçan Nujin, engelli olduğu için okuyamamış. Kardeşleri ona okuma yazma ve Arapça öğretmiş. Okuyamadığı için de hep evde oturan Nujin’in tek eğlencesi ise televizyondan izlediği altyazılı Amerikan dizileri ve talk showlar. Nujin bunlarla aslında sadece eğlenmemiş, bir de İngilizce öğrenmiş. O öğrendiğiyle İngilizce ile Halep-Almanya yolculuğunda aslında bir mucize de gerçekleştirmiş. Ailesi Almanya’ya gitme kararı verirken Nujin’i bir heyecan sarıyor. Nujin bu sırada Almanya’da tedavisinin yapılıp yapılamayacağını düşünüyor, yürüme hayalleri kuruyor. Almanya’da nasıl tedavi edilebileceğini bile gitmeden araştırmış internet üzerinden.
Adına kitap yazılan Nujin’in öyküsü
Türkiye’den Yunanistan’a botla geçen Mustafa ailesi orada Nujin’in tekerlekli sandalyesinin “yük” olduğu gerekçesiyle kısa süreli bir sorun yaşıyor ve Nujin ablası Nesrin ile yola devam ediyor. Ailenin diğer fertleri ise başka bir yoldan Almanya’ya ulaşmaya çalışıyor. Nujin ve Nesrin Macaristan sınırında mültecilere yapılan ırkçı karşılamala ülkeye giriş yapıyorlar bin bir zahmetle. Burada coplanıp, gaz bombalarına maruz kalıyorlar. Macaristan sınırında gazeteciler kafilede tek İngilizce konuşabilen Nujin olduğu için onunla röportaj yapıyor. Zekice yanıtları ve hayat öyküsünün dikkat çekiciliğiyle kısa sürede Avrupalı gazetecilerin ilgisini üzerinde topluyor. Ve mültecilerin sembolü oluyor.
Macaristan’da gözaltına alınan Nujin ve Nesrin bir gece nezarette kaldıktan sonra bir şekilde Avusturya’ya oradan da uçakla Almanya’ya geçebilmişler. Almanya’ya geldiğinde ise BBC’den İngiliz gazeteci Christina Lamb onunla görüşüyor ve öyküsünün yer aldığı “Nujeen Mustafa“ isimli bir kitap yazıyor. Ardından mülteci dünyasının farklı, ilginç bir karekteri olarak dünyanın ilgisini çekiyor.
Nujin Mustafa, Halep-Almanya yolculuğunu BasHaber’e de anlattı. Kurduğu cümlelerle insana heyecan, geleceğe dair bir umut veren Nujin konuşamaya başlar başlamaz “İnsanlar çaresiz kaldı mı her şeyi yapabiliyor” diyor. Almanya’ya giderken yolda yaşadıklarını anlatırken Nujin, titrek sesiyle “Almanya’ya geldik ama gelişimiz çok zahmetli oldu. Böylesi bir zahmetle, hüzünle gelmeyi istemezdim. Halep’ten Türkiye’ye geldik. 1 yıl Antep’te kaldık. Evet, Türkiye’de bomba, IŞİD, savaş yoktu ama neticede yabancı olduğumuz bir yerdi ve güzel günler değildi bizim için” diyerek ülkesini terk etmiş olmanın zorluğunu hüzünlenerek anlatıyor.
Dönüp baktığımda tebessüm ediyorum
Ailesinin Almanya’ya gitme kararının heyecanla karşılayıp kendi kendisine ‘Bu benim için bir şans, orada yeni bir yaşama başlamam gerekiyor’ dediğini aktaran Nujin Mustafa, duygularını şu ifadelerle aktarıyor: “Almanya yolculuğumuz acı doluydu, hoş olmayan öyküleri fazlasıyla duyduk. Benim için, ailem için çok zor günlerdi. Türkiye’den botla Yunanistan’a oradan Macaristan’a ve daha sonra da Almanya’ya geldik. Hayatımda ilk defa böylesi şeyler yaşadım. Bu yolun zahmetli olacağını biliyordum. Geri dönüp yaşadıklarımıza baktığımda sadece bir tebessüm beliriyor yüzümde.”
Dünya benim öykümü bilmeli!
Küçük yaşına rağmen hayalleri ve yaşama dair iddiası büyük olan Nujin, gazeteci Christina Lamb onunla görüşmek istediği zaman duyduğu heyecanı, özgüvenle sıraladığı şu kelimelerle ifade ediyor: “İngiliz gazeteci benimle görüşmek istediğin de çok heyecanlandım. Çünkü dünya beni ve hikayemi bilsin istiyordum. Suriye’de ve Almanya yolculuğumuzda yaşadıklarımızı herkes bilsin istedim çünkü şu an binlercesi bu durumu yaşıyor. Ve bu öyküyü anlatma şansını yakaladığım için çok keyifliydim, bu öykünün insanlığa bir etkisinin olması gerekiyor.”
İngilizce’ye olan ilgisini aktaran Nujin’in vaktinin çok olması münasebetiyle sürekli televizyon izlediğini ve genellikle İngilizce alt yazılı Amerikan dizileri ve talk showlarını tercih ettiğini vurguluyor. Bu vesileyle öğrendiği İngilizcenin kendisine ve ailesine çok yardımı dokunduğunu aktaran Nujin, “Yaşamın Günleri adlı diziyi elektrik oldukça izliyordum. Daha sonra Halep bombalandı ve göç ettik. Daha sonra bir dönem bu diziyi unuttum. Sonrasında dizinin birinde bir gün Anything/ her şey sözcüğünü duydum ve bunu anladım. İngilizce öğrenebileceğime kanaat getirdim ve öğrendim” diyerek dil öğrenme macerasını anlatıyor.
Bir gün mutlaka ülkemize döneceğiz
Almanya günlerini sorduğumuz Nujin, bulunduğu yeri ve yaşamını seviyor olacak ki, bir tebessüm heyecanla şunları aktarıyor: “Burada okula gidiyorum. Sabah kalkıp okula gidiyorum ve 8 saat orada geçiriyorum. İngilizce, Almanca, Matematik öğreniyorum, spor yapıyorum. Burada olduğum için mutluyum. Çünkü burada ölüm korkusu yok. Ve bende bu rahatlıkla geleceğime umutla bakabiliyorum.”
Mültecilik duygusunun yıpratıcı olduğunu söyleyen Nujin Mustafa bir gün mutlaka ülkesine döneceğini vurgulayarak, Almanya’da yaşadığı memnuniyeti “Almanlar ve Almanyalılar misafirlerine ya da mültecilere oldukça iyi davranıyorlar. Kimi mülteciler yaptıkları kötü işlerle tüm mültecileri lekeyebiliyor ama biz henüz mülteci olmaktan kaynaklı bir sorunla karşılaşmadık. Bir sorunla karşılaşmamış olmamıza rağmen mültecilik kötü bir duygu, sonuç itibariyle evinizde değilsiniz” ifadeleri ile özetliyor ve ekliyor: “Bir gün mutlaka evimize, ülkemize döneceğiz.”
Hep yerdeydim, uçmak ve astronot olmak istiyorum
Geleceğe dair hayallerini sorduğumuz Nujin Mustafa, umutlu bir ses tonuyla, engeline aldırış etmeden “astronot olmak istiyorum” diyor ve bu hayalinin gerekçesini ilginç bir detayla açıklıyor: “Dünya oldukça kirli bir yer o yüzden de astronot olup uzaya gitmek istiyorum. Zamanımı hep yerde geçirdim, o yüzden de uçmak istiyorum. Eğer üzerine yoğunlaşırsam ve çaba sarf edersem yapacağıma inanıyorum. Bu konuda inancım sonsuz.”