Bu eylemlerin temelinde hangi psikolojik nedenler var?
Milyonlarca genç insan aynı bunalımlı ortamda yaşarken, neden sadece bazıları intihar komandosu olmaya karar veriyorlar? Canlı bomba haline gelinceye kadar nelerden etkileniyor ve hangi psikolojik baskıyı hissediyorlar?
İntihar terörizminin altında, ağırlıklı olarak \"şehit olma\" inancı yatıyor. Bir nevi dini duyguların kötü emeller uğruna sömürülmesi de denilebilir. Son zamanlarda özellikle dini grupların gerçekleştirdiği intihar saldırıları da, bu gerçekle örtüşen bir başka durum. Geleneklerle yetişen dindar insanlar, öteki dünya ile ilgili vaatlere daha kolay inanıyorlar. En büyük ödül onların olacak: hem cennette hem de öldükten sonra yeryüzünde, kahramanlaşarak ölümsüzlüğe ulaşacaklar...
Saldırı öncesi eylemcilerin motive olmaları için, narsisist yaraları iyice deşiliyor, varlıklarının tehlike altında olduğu tekrar tekrar vurgulanıyor: \"Amerikalılar kültürümüzü ve dinimizi yok etmek istiyorlar\" ya da \"düşman, kardeşlerimizi öldürüyor\". Böylelikle şiddetli bir çatışma potansiyeli yaratılıyor.
Ayrıca bu kişilerin bilinçaltına yavaş yavaş ‘Sen zaten bu eylemi gerçekleştirmediğin zaman burada da insan gibi saygı görmeyeceksin. Ama bu eylemi gerçekleştirdiğin zaman hem grup adına hareket ediyorsun hem de kendini kahraman olarak kılıyorsun.\' fikri yerleştiriliyor.
Eylemcilerin düşünme yetileri neredeyse yok ediliyor
Beyin yıkama tekniklerine \"düşünmeyi durdurma ritüeli\" de dahil. Grup halinde bir araya gelerek toplu yeminler ediliyor, iyi ya da kötü, bazı sözler koro halinde saatlerce ateşli bir şekilde tekrarlanarak bilinç uyutuluyor. Üyeler transa geçinceye kadar kendi kendine dualar okunuyor. Böyle toplantılar sıkça tekrarlanarak düşünme yeteneği iyice bastırılıyor. İlişkilerin ve bilgi akışının sıkıca denetimi, bakış açısını iyice daraltıyor. Kişide en ufak bir tereddüt görüldüğünde, grup, duygusal baskı uyguluyor.
Kişinin utanması ve kendini suçlu hissetmesi sağlanıyor. Sonunda kişi, \"korkak\" damgası yemektense ölümü tercih ediyor. Kişilere, her şeyi sadece siyah-beyaz gören yalancı bir kişilik naklediliyor. Artık onların yaşamındaki her şey, sadece inananlar ve inanmayanlar, insan ve insan olmayanlar, her şey yada hiçbir şeyden ibaret! Sorunları çözebilmenin bir tek yolu var: intihar saldırısıyla düşmanın yok edilmesi!
Canlı bombaların eğitim süreci
Eylemcilerin seçilme sürecinde, bahsedilen psikolojik yatkınlıklar belirleniyor ve sonra iyice geliştiriliyor. Eğitimin uygulamalı bölümünde, cesaretlerini ve ruhsal dayanıklılıklarını kanıtladıkları testlerden geçiriliyorlar. Bunlar arasında \"beyin yıkama\"yı çağrıştıran uygulamalara da rastlanıyor: tamamen yalıtılmış bir odada günlerce sessiz bir şekilde oturmak ya da bazen yerin altına kazılan bir çukurda, bir cesetle birlikte 48 saat geçirmek...
Ancak, intihar komandolarında posthipnotik (hipnoz sonrası) bir emir olasılığı tamamen yok sayılamaz; çünkü kişi, hipnozun \"geleneksel değerleri\"yle hareket ediyor: düşmanı yok etmek için her yol mubahtır. İnsanın içinde, geri dönüşü olmayan yola bir an önce girme bilincini yıllarca ayakta tutan bir iç mekanizmanın olduğu kesin. Suikastçı bu uzun yolu çoktan tamamlamış, yemin etmiş ve emri yerine getirme konusunda vazgeçilmez bir sorumluluk almıştı.
Eylemden önceki son hazırlıklar da yolunda gidince, psikiyatristlerin kişilerde intihar öncesi sıkça gözlediği presuisidal (intihar öncesi) sendrom devreye giriyor ve büyük bir kararlılık gözleniyor. Aynı fırtına öncesi sessizlik gibi, insan büyük bir iç huzuruna kavuşuyor, serinkanlı ve dostça davranıyor. Veda mektubu yazıyor, arkadaşlarıyla eğlenmeye gidiyor, yiyip içiyor, video oyunları oynuyor.
Ve artık son aşamaya sıra geliyor: Ölmek ve öldürmek...