Demirtaş Suruç'u andı: Unutturmayacağız!

HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suruç katliamıyla ilgili yaptığı resmi anlattı. Demirtaş, "Henüz tutulmamış o kadar çok yasımız var ki! Suruç Katliamı da bunlardan biri" dedi.
20.07.2019, Cts - 19:40
Demirtaş Suruç'u andı: Unutturmayacağız!
Haberi Paylaş

HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suruç Katliamı’nın 4’üncü yıldönümünde hayatını kaybedenleri andı. Demirtaş, Suruç Katliamı’ndan sonra yaşanan birçok acının olduğunu söyleyerek, “Henüz tutulmamış o kadar çok yasımız var ki! Suruç Katliamı da bunlardan biri. Tıpkı Sur, Cizre, Ankara Gar Katliamı gibi” ifadelerini kullandı.

Demirtaş’ın ETHA’nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

33 kişinin katledildiği Suruç katliamının üzerinden dört yıl geçti. Yıldönümü öncesinde bir tablo yaptınız. Böyle bir istek geldiğinde ne hissettiniz?

Henüz tutulmamış o kadar çok yasımız var ki! Suruç Katliamı da bunlardan biri. Tıpkı Sur, Cizre, Ankara Gar Katliamı gibi son dönem yaşananların hiçbirinin ne yasını tutmaya ne de acısını yaşayarak yüzleşmeye fırsatımız oldu. Katliam ortamı ve atmosferi kesintisiz bir şekilde varlığını sürdürüyor çünkü. Direnmekten, mücadele etmekten yas tutmaya bile fırsat bulamadık.

BEKSAV, Suruç Katliamı için benden resim istediğinde bir kez daha üzüntüyle idrak ettim bunu. Yüzleşme ve hesaplaşma tamamlanmadan, adalet sağlanmadan gerçek anlamda yas tutamayacağız sanırım. Elbette unutmadık, unutturmamak lazım. Acıyı kanırtmak için değil, intikam için değil; adalet için, yasımızı bir gün gönlümüzce tutabilmemiz için. Bu resim çalışması da bu amaca küçük bir katkı sunabilsin istedim.

Tablonuzda yarım kalmış bir ağaç ve yarım kalmış bir kalp figürü var. Bununla vermek istediğiniz mesaj nedir?

Ben ressam değilim. Edebiyat ve müzikle kurduğum gönül bağı tamamen amatör ruhla gerçekleşiyor. Haftada iki saat resim atölyesinden yararlanma hakkımız var ama çoğu zaman haftalarca yararlanamadığımız da oluyor. O iki saat içinde aceleyle yetiştirmeye çalıştığım naçizane bir dayanışmaydı yaptığım resim. Doğrusu benim ne mesaj vermek istediğimden çok, kimin ne anladığıdır önemli olan. İsteyen istediği mesajı alabilir, benim için sakıncası yok. Fakat orada resmin ortasında anlamını yitirmiş bir ‘sınır’ ve ‘sınırın’ bir tarafında köklerini uzatmış yarım ağaç ile öte yanda yarım kızıl kalp. İkisi birbirini tamamlıyor o ‘sınıra’ inat. Belki Suruç’ta katledilen gençlerimizin hayallerini yansıtabilir diye düşündüm.

Aradan dört yıl geçti. Dönüp baktığımızda yaşandığı yaşandığı dönem bakımından Suruç Katliamı ile verilmek istenen mesaj neydi?

7 Haziran seçimlerinin yarattığı değişim umudunu baskıcı, faşizan bir ortama evriltme girişimlerinin ilkiydi Suruç Katliamı. Ve sonrası, dahası da geldi maalesef. Türkiye’de ezilenlerin sınır tanımayan dayanışması ile Rojava’da ortaya çıkmaya yüz tutan yeni yaşam elbette hem ulusal hem de küresel hegemonik yapıları tedirgin etmişti. Katliamın, bu umudu acımasızca, kanla bastırmak için başlatılan konseptin bir ayağı olduğu, bugün daha iyi anlaşılıyor.

Diğer davalarda olduğu gibi Suruç davasında da hâlâ adalet yerini bulmadı. Ailelerin mücadelesi hala devam ediyor. Neler söylemek istersiniz?

Mevcut sistemin adalet üretmesini beklemek saflık olur elbette. Ekonomiden eğitime, kültürden sağlığa, medyadan siyasete kadar baştan aşağı adaletsiz bir sistemin yargısı da farklı olamazdı. Tabii ki adalet arayışı, ailelerimizin öncülüğünde kesintisiz devam edecektir. Fakat şunu biliyoruz ki faşizan ve otoriter sistem değişmeden adaleti bulmak da kolay olmayacaktır. Mücadelemizi de bu doğrultuda büyütmek en temel görevdir. Ancak demokratik bir sistemde geçmişle yüzleşmek ve hakikatlerin ortaya çıkması mümkün olabilir.

Suruç Katliamı’nda yitirdiğimiz bütün canları tekrar minnetle, hasretle anıyor, ailelerimize sıcak selam, sevgilerimi gönderiyorum.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 4078 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:01:50:50