Libya’dan İtalya’ya gitmek üzere yola çıkan ve Yunanistan’ın Mora Yarımadası açıklarında geçen hafta batan göçmen teknesinde en az 82 kişi yaşamını yitirdi, 104 kişi kurtarıldı, çok sayıda çocuk ve kadının da aralarında olduğu yaklaşık 500 kişi ise kayboldu. Teknenin batmasını uzaktan izlediği, tekneyi çekerken batmasına neden olduğu, yardım ve kurtarma çalışmalarını zamanında başlatmadığı için suçlanan Yunanistan sahil botlarının olaydaki sorumluluğu sorgulanıyor.
Birkaç gün sonra denizlerden bir başka kayıp haberi geldi. Bu sefer haberin konusu Titanik gemisinin enkazına turistik sefer düzenleyen ve çok zengin 5 kişinin içinde yer aldığı özel bir şirkete ait batiskaf (serbest dalış denizaltısı) idi.
Atlas Okyanusu’nda kaybolan “Titan” adlı batiskafın yolcuları aracın sahibi olan OceanGate şirketinin CEO’su Stockton Rush, İngiliz milyarder Hamish Harding, Fransız kaşif ve dalış uzmanı Paul Henry Nargeolet ve Pakistan’ın en zenginlerinden Şehzade Davud ve 19 yaşındaki oğlu Süleyman Davud’du.
Günlerdir manşetlerde
Kaybolan araçtaki oksijenin tükenmesine karşı arama kurtarma çalışmaları seferber edilirken, uluslararası medyanın bu kayıp haberini günlerdir manşetlerden vermesi, birkaç gün önce sulara gömülen balıkçı teknesindeki yüzlerce insanın akıbetine ilgisizliği içinde yaşadığımız düzenin “insan”a bakışındaki çelişkiyi çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor.
NBC News’dan Chantal Da Silva’nın haberine göre insan hakları savunucuları dünyanın Yunanistan’daki göçmen faciasını çoktan geride bırakıp, kaynakların ve medyanın ilgisinin Titan kurtarma çabalarına adanmış görünmesinden dolayı hüsrana uğramış durumda.
‘İnsanlık üzerine düşen karanlık yansıma’
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Bölümü Direktör Yardımcısı Judith Sunderland iki olaya ayrılan kaynaklarda ve medyanın ilgisindeki bariz eşitsizliklere dikkat çekerek “Bu korkunç ve iğrenç bir tezat” dedi.
Sunderland “Diğerlerini kurtarmak için her türlü çaba gösterilirken bazı insanların ölmesine izin verme isteği… Bu gerçekten insanlığın üzerine düşen karanlık bir yansıma” ifadelerini kullandı.
Titan’ı ve yolcularını arama faaliyetlerinin basının ilgisini bu kadar çekmesini şaşırtıcı bulmadığını aktaran Sunderland “şatafatlı bir gezide ölmekte olan çok zengin insanlar”ın medya için “iyi hikaye” olduğunu belirterek “Benim zihnimdeki asıl mesele kaynak sorunu” dedi.
500 insanın hayatı 5 insanın hayatı kadar saygıyı hak ediyor
İngiltere merkezli mültecilere destek örgütü Choose Love’ın CEO’su Josie Naughton ise gazetelerin son birkaç günde kayıp Titan’ı ilk sayfalarına taşıdığını, konuyla ilgili haberlerin batan göçmen teknesiyle ilgili haberlerden binlerce daha fazla olduğunu dile getirdi. Naughton göçmen teknesindeki kayıpların sayısına işaret ederek “100 kat daha fazla sayıda insan hayatını kaybettiğinden endişe ediyor ve bu insanlar evlerini terk etmek zorunda kaldılar, güvenlik arıyorlardı” dedi.
Elbette Kayıp Titan’daki insanların bir an önce bulunmasını dilediklerini ifade eden Naughton, ancak basının ve hükümetlerin iki olaya neden çok farklı yaklaştıklarının sorgulanması gerektiğini belirtti.
Göçmenlerin ölümünü engellemek için onların bu tehlikeli yolculuklara çıkmasını engelleyen güvenli ve yasal rotalar oluşturulması gerektiğini belirten Naughton, kayıp Titan’ın ve yolcuların akıbetinin ne olacağını bilmediğini söyledi ve ekledi: “Bildiğim şey şu ki, güvenlik arayışıyla canlarını riske atan 500 insanın hayatı Titan’dakilerin hayatlarıyla aynı saygıyı hak ediyor.” (Kaynak)