Diyarbakır’da 5 Haziran 2015’te gerçekleşen HDP mitingine konulan bombanın ardından 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta ve 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı önünde patlayan bombalar onlarca kişinin ölümüne yol açtı. Her üç saldırıyla ilgili açılan soruşturmalar ve davalar sürerken, IŞİD’in Türkiye’deki yapılanmasını çok yakından ilgilendiren yeni bir ayrıntı gün yüzüne çıktı.
Durmaz’ın bilgisayarında
Milliyet’ten Türker Karapınar\'ın haberine göre, her üç saldırının da kilit isimlerinin Ebu Bekir kod İlhami Balı, Şanlıurfalı Arap kökenli Ebu İbrahim kod adlı Mustafa Mol ve Deniz Büyükçelebi olduğu saptandı. Savcılık kaynaklarına göre, her üç şüphelinin de, Diyarbakır, Suruç ve Ankara Garı saldırılarını gerçekleştiren saldırganlarla irtibatlı oldukları anlaşıldı.
Balı ve Büyükçelebi gardaki saldırıdan sonra Suriye’ye kaçmış, iki IŞİD\'cinin hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı. Ankara katliamının da şüphelisi, IŞİD’in Gaziantep emiri olduğu belirtilen Yunus Durmaz’ın kullandığı bilgisayarından, IŞİD’in Ankara dahil kanlı saldırı talimatlarının Balı tarafından verildiği ortaya çıkarılmıştı. Balı, Diyarbakır’daki saldırıyla ilgili olarak Orhan Gönder’in tutuklu olduğu davanın da firari sanıkları arasında yer alıyordu. Gönder yakalandığında zerinden Balı ile iletişiminde kullandığı simkart ele geçirilmişti. Simkartta, saldırıdan bir gün sonra Balı ile Gönder arasındaki mesajlar yer almıştı.
Mol ise Ankara’da Etimesgut Zırhlı Birlikler Tugayı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı lojmanları önünde keşif yapan ve ağabeyi Adem Canöz’ün IŞİD saflarında savaşırken ölmesi üzerine hedef değiştirip Türkiye’ye Kürtlere karşı eylem yapmak için geldiği sırada yakalanıp tutuklanan Musa Canöz’ün de aralarında bulunduğu sanıkların yargılandığı davanın da firari sanıkları arasında yer almıştı. Balı, Büyükçelebi ve Mol, gerek soruşturma gerek açılan davalarda yakalama kararlarıyla aranıyor.
Katliamlar önlenebilirdi
Ankara Garı saldırıyla ilgili emniyet görevlileri hakkında soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair dosyadan da yeni bilgiler çıkmaya devam ediyor. Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün, 5 Haziran 2015’teki Diyarbakır HDP mitinginde patlayan bombadan 18 gün sonra paylaştığı bir yazı, Suruç, Ankara ve İstanbul’daki saldırıların Balı’nın yakalanabilmesi durumunda önlenebileceğini ortaya koydu.
Yazıda, IŞİD üyesi altı kişinin 15 Temmuz 2015’te Suriye Rakka’dan Suriye-Türkiye sınır hattına geleceği, üzerlerinde patlayıcı yüklü intihar yelekleri bulunan biri kadın ve biri erkek iki IŞİD’linin de 8 Haziran 2015’te Suriye sınırında yer alan ve Halep Baleymun’un doğusunda bulunan Hacı Veli köyündeki örgüt karargâhına (Makar) geldiği, seyahatleri esnasında İstanbul ve Ankara ilinden bahsettikleri belirtildi.
Yazıda, IŞİD mensuplarının illegal geçişlerini Ayhan K. isimli bir şahsın organize ettiği, plakası tespit edilemeyen dört araçla Oğuzbeyli Üçkubbe köyü alanında karşılandıkları, Ayhan K. ve Mesut G.’nin kullandığı ayrı araçlara bindirilerek, farklı istikametlere götürüldükleri, bir aracın da öncülük yaptığı kaydedildi.
Yazıda, konuyla ilgili yapılan çalışmalar sonucu, Ayhan K.’nın kullandığı telefonun Ankara’da Mustafa T. adına kayıtlı telefonla irtibatlı olduğu; Mustafa T.’nin telefonunun da Ebu Ali kod adlı Mustafa Demir ve yine İlhamı Balı ile irtibatlı olarak Kilis Elbeyli’den geçişleri sağlayan Vedat K. isimli şahsın telefonuyla irtibatlı olduğu ortaya çıkarıldı.
Suruç ve Ankara katliamlarından önceki tarihli yazıda, IŞİD mensuplarının Balı ile bağlantılı olduğunun belirtilmesi, Diyarbakır saldırısı önlenemese de, her üç saldırının da ortak ismi olan Balı’nın Türkiye’deyken yakalanmış olması halinde Suruç ve Ankara katliamlarının önlenebileceği şeklinde yorumlandı.
İkinci canlı bomba Usema
33 kişinin yaşamını yitirdiği Suruç katliamını Şeyh Abdurrahman Alagöz, 103 kişinin hayatını kaybettiği Ankara katliamını ise Yunus Emre Alagöz yapmıştı. Ankara katliamında Alagöz’le birlikte ikinci canlı bombacının kimliği ise açıklanmamıştı. Alagöz’le birlikte Ankara katliamını gerçekleştiren ikinci canlı bombanın ise Suriye uyruklu Ebu Usema olduğu öğrenildi.
Usema’nın, Alagöz’le birlikte Ankara’ya gelmeden önce Gaziantep’te kullanılan hücre evine girerken ve patlamadan önce kameralara giren fotoğraflarının da soruşturma dosyasında yer aldığı anlaşıldı.