Mazlumder'den 8 mart dünya kadınlar günü açıklaması

MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.
08.03.2015, Paz - 09:02
 Mazlumder'den 8 mart dünya kadınlar günü açıklaması
Haberi Paylaş
Günümüze kadar verilen mücadelelerin sonucunda elde edilen hakların varlığına rağmen, kadınların maruz kaldıkları ayrımcılık ve şiddet hayatın her alanında devam etmektedir. İşte bu yüzden sesimizi duyurmak amacıyla haklarımızı aramak için bir gün tayinine ihtiyaç duyuyoruz.

8 Mart başlangıçta emekçi kadınların hakları için kutlanılırken, zamanla özgürlüğü kısıtlanan, hak ihlallerine maruz kalan her kadının sesini duyurma çabası için bir fırsat haline gelmiştir.

Her devirde kadınların çeşitli sıkıntılarla karşılaştığını ve bu sıkıntıların çözümü noktasında gerekli adımların atılmadığına şahitlik ediyoruz. Hem dini argümanların geleneksel yorumu ile hem de apaçık insan hakları bağlamında yapılan bu hak ihlallerine ataerkil bir bakış açısıyla “bahşedilmiş” hakların yeterli olmadığını ve kadınların “hak verilmez, alınır” düsturuyla en temel haklarının kazanımı için mücadelelerini MAZLUMDER olarak takip ettiğimizi beyan ediyoruz.

Kısmen kültürel alt yapının da beslediği kadına yönelik ayrımcı uygulamalar ve şiddetin en uç noktası olan yaşam hakkı ihlallerinin sayısının resmi rakamlara göre arttığını görmekteyiz. Evlerinde, iş yerlerinde tecavüz, fiziksel-sözel taciz ve diğer fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan kadınların sayısı endişe verici boyuttayken aynı zamanda kadınlara yönelik bu tutum sonucu her yıl yüzlerce kadın hayatlarını kaybetmektedir.

Resmi verilere göre; Türkiye’de aile içi şiddet olaylarında 2010 yılında 177, 2011 yılında 163, 2012 yılında 155, 2013 yılında ise 150 ve 2014 yılında 280’nin üzerinde olmak üzere son beş yılda 900’ün üzerinde kadın hayatını kaybetmiş. 30 bini aşkın kadın ise çeşitli şiddet türlerine maruz kalmıştır. 4 bin 500’ün üzerinde kadın için ise koruyucu ve önleyici tedbir alınmıştır. Şiddet gören kadınların ancak yarısının yaşadığı şiddeti yakın çevresine anlattığı, çok az bir kısmının gerekli kurumlara başvurabildiği bilinmektedir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü verilerine göre, kadınların yüzde 92′si gördüğü şiddeti herhangi bir yere şikâyet etmemektedir.

En son haberlerde ve sosyal medyada geniş yankı bulan bindiği dolmuşun şoförünün tecavüzüne direndiği için yakılarak öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan ASLAN, bu yönlü şiddetin ne boyuta vardığının önemli ancak sıradanlaşan örneklerinden biridir. Ceza kanunlarında kadına karşı şiddet ve taciz/tecavüz vakaları için caydırıcı cezaların olmaması, tecavüz, taciz suçlularının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması ve serbest bırakıldıktan sonra aynı ihlallerle tutuklandığı bir kısır döngünün içindeyiz. Özelde Özgecan ASLAN’ genelde tüm tacize ve tecavüze uğramış ve en temel hakları olan yaşam hakkı ellerinden alınmış veya hayata bir yerden tutunmaya çalışan tüm kadınları saygıyla anıyoruz.

İçinde bulunduğumuz dönemde yanı başımızdaki Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan kadınların hali ise başka boyutta bir vahamet taşımaktadır. Parçalanmış hayatlarıyla yaşama tutunmak için güvenli gördükleri en yakın topraklar olan Türkiye’ye sığınan Suriyeli sığınmacı kadınların gerek kamplarda ve gerekse de sığınmacı olarak yaşamlarını idame ettirmeye çalıştıkları çeşitli illerde fuhşa ve ikinci eş olmaya ve en basitinden emeklerinin sömürüldüğü bir iş hayatına mecbur bırakıldıkları bu hususta yapılan araştırma ve raporlarla tespit edilmiştir.

Kendisine Irak-Şam İslam Devleti diyen ve zulümde sınır tanımayan bir örgütün Ezidi kadınlara yaptığı insan onuruna aykırı, can güvenliği gibi en temel hakların hiçe sayan muameleleri de bu yüzyılın utanç tabloları olarak karşımızda durmaktadır.

Gerek Türkiye vatandaşı ve gerekse de çeşitli vesilelerle Türkiye’de hayatını idame ettirmeye çalışan yabancı kadınların uğradıkları ağır hak ihlalleri ile ilgili devlet tarafından yeterli önleyici mekanizmalar kurulmadığı gibi gerçekleşen hak ihlalleri ile ilgili olarak da meri mevzuat nedeniyle failler ile ilgili yasal süreçler sağlıklı ve hak ihlallerinin tekrarlanmasını engelleyecek şekilde işletilmemektedir.

Sağlıklı ve temel hak ve özgürlüklere saygılı bir toplumun inşasının bireylerin bu şekilde yetiştirilmesinden geçtiği gerçeğinden hareketle bütün bir eğitim sisteminin bu yönde dizaynı şart olmakla birlikte devletin tüm politika ve uygulamalarında da temel hak ve özgürlükleri önceleyen, özellikle kadın konusunda doğru bilinçlendirmenin benimsendiği bir pratik sergilemesi elzemdir.

MAZLUMDER olarak 8 Mart 1857 yılında 40 bin emekçinin haksızlıklara karşı yürüttükleri mücadelede yanarak can veren 129 kadın emekçinin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü vesilesiyle canları pahasına yaptıkları mücadeleyi saygıyla selamlıyoruz.

Kadınlara karşı yapılan hak ihlallerinin her zaman peşinde olacağımızı, özelde kadın haklarının genelde de insan haklarının pazarlık konusu yapılamayacağını beyan ediyor, tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.

MAZLUMDER DİYARBAKIR ŞUBESİ KADIN KOMİSYONU

Nerina Azad
Bu haber toplam: 2131 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:00:17