Çok sayıda cezaevinde; Cezaevlerindeki hak ihlalleri ve baskının son bulması, bölge illerindeki ablukanın kaldırılması ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talepleriyle başlatılan ve bugün Şakran'da 52’inci gününe giren süresiz dönüşümsüz açlık grevine yeni tutuklular da dahil oldu.
Açlık grevlerinde durum ağırlaşıyor
‘Erzincan’da 15 Mart’ta başladı’
Erzincan T Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan tutuklular da gönderdikleri mektup ile 15 Mart'tan bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olduklarını bildirdi. Açlık grevinde olduklarını duyuran Ahmet Gerez isimli tutuklu, “Bu süre boyunca Yılmaz Günay, Salih Kaya, Murat Bakır, Ömer Tutuş, Mahmut Buğrahan, Zülküf Ortaç, Ramazan Durman, Savcı Yıldız, Hikmet Karakuş, Hakan İnce, Alaatin Demir, Adem Karadeniz ve Sedat Akın arkadaşlarımız açlık grevine girdiler. Açlık grevi devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
Üç tutuklu sevk edildi
Durumlarını anlatan birkaç mektup yazdıklarını ancak cezaevi müdürlüğü tarafından bu mektuplarına el konulduğunu aktaran Gerez, şunları iletti: “Açlık grevine girme sebebimiz basına yansıdığı şekildedir. Bu taleplerimiz yerine gelene kadar açlık grevimiz devam edecektir.” Gerez, ayrıca açlık grevine giren Yılmaz Güney, Salih Kaya ve Murat Bakır'ın Malatya E Tipi Cezaevine sevk edildiğini belirtti. Gerez, kamuoyunu duyarlı olmaya davet etti.
Balıkesir Kepsüt, Kırıklar, Menemen cezaevlerinde 15 Mart’tan bu yana devam eden süreli dönüşümsüz açlık grevindeki tutuklular, eylemlerine süresiz dönüşümsüz olarak devam edeceklerini duyurdu.
Ege’de 67 tutuklu açlık grevinde
Kırıklar Cezaevinde 12, Menemen T2 Tipi Cezaevinde 4 ve Balıkesir Kepsüt cezaevinde ise 6 tutuklu süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladı.
Şakran T2, T3, T4 ve Kadın Kapalı Cezaevi’nde 45 kişi, Balıkesir Kepsüt Cezaevi’nde 6 kişi, Kırıklar Cezaevi’nde 12 kişi ve Menemen T2 Tipi Cezaevi’nde 4 kişi olmak üzere Ege bölgesinde süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan toplam tutuklu sayısı 67 olarak belirtildi.
Öte yandan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Yürütme Kurulu, başta milletvekilleri olmak üzere insan hakları, hukuk ve sağlık örgütlerinden oluşan bağımsız heyetlerin cezaevlerinde inceleme yapmasına izin verilmesini isteyerek, cezaevlerinde can kayıplarının yaşanmaması için herkesi duyarlılığa çağırdı.
SES, cezaevlerindeki açlık grevlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı. SES’in açlık grevleri ve ölüm oruçları konusundaki yaklaşımının evrensel normlar üzerinden değerlendirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
Şakran T2 ve T3'te 51, Şakran Kadın Cezaevi’nde 44, Sincan Kadın Cezaevi’nde 43, Şakran T4'te 37, Tekirdağ T1'de 30, Tarsus Kadın Cezaevi’nde 24, Şakran T4'te (4. grup) 16, Bolu F Tipi’nde 10, Hatay T Tipi’nde 6, Antalya L Tip’inde 5 tutuklu 8 gün ve Balıkesir Kepsüt Cezaevi’nde 6 tutuklu 3 gündür açlık grevinde. 8 farklı cezaevinde toplam 87 tutuklunun sağlık durumları kritik aşamaya geldi. Ayrıca süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde bulunanların yanı sıra birçok cezaevinde süreli ve dönüşümlü açlık grevlerinin başladığı da bilinmektedir.
Açıklamada, kimi cezaevlerinde B1, B6 ve B12 vitaminlerinin verilmediği belirtilirken, açlık grevinde bulunan tutsak ailelerinin ilettiği bilgiler doğrulusunda, mahpusların farklı cezaevlerinde sürgün edildiği, kargoların verilmediği, aile iletişimleri hapishane yönetimleri tarafından engellendiği ve tek başlarına tecrit hücrelerine konmak gibi ağırlaştırılmış uygulamalar yaşandığı ifade ediliyor.
Açıklamada şunlar belirtildi:
Açlık grevindeki mahpusların talepleri ile ilgili olarak bu taleplerin konuşulması amacı ile Adalet Bakanlığı'nın diyaloga geçmesi, başta milletvekilleri olmak üzere insan hak örgütleri, hukuk ve sağlık örgütleri temsilcilerinden oluşan heyetlerin görüşmeler yapması, bağımsız heyetlerin cezaevlerinde inceleme ve ziyaretlerin yapılmasına izin verilmesi gerekmektedir.
Tutsakların yaşam ve sağlık haklarının korunması için tüm yetkililerin duyarlı olması gerekmektedir. Bu bakımdan açlık grevcilerinin de kendi sağlıklarını korumak için başta B1 vitamini olmak üzere gerekli tıbbi tedbirleri almaları gerektiğini belirtmek isteriz. Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın ve Sağlık Bakanlığı'nın Kasım 1991’de 43. Dünya Tıp Kongresi tarafından Malta’da kabul edilen Malta Bildirgesi’ne uygun olarak davranmaları gerekli hassasiyeti göstermeleri gerekmektedir.