Türkiye siyasetinde 16 yıldır uygulanan eşbaşkanlık modeli ile ilgili değerlendirmeler yapan Ahmet Türk, “Tekçi ve milliyetçi anlayış, eşbaşkanlığı halkla bütünleşmek konusunda bir adım olarak gördüğü için dava konusu yapıyor, vazgeçirmek için baskı oluşturuyor” dedi.
9 Kasım 2005'de Türkiye'de ilk kez eş genel başkan olarak, Aysel Tuğluk'la birlikte DTP'de bu görevi üstlenen Ahmet Türk, “Kadının olmadığı siyaset, demokratik bir geleceğe umut olmaz” dedi. Mezopotamya Ajansı'ndan Pınar Ural ve Zemo Ağgöz'e konuşan Türk, eşbaşkanlığın temsili bir uygulama ya da bir kadın ve bir erkeğin birlikte oluşturduğu bir yönetim tarzı olmadığını ifade etti.
Eşbaşkanlık sisteminin hem kadına hem gençliğe hem de topluma güvence sağladığını dile getiren Türk, “Toplumun tüm kesimini temsil etmek ve burada siyaseti daha güçlü bir şekilde paylaşmak üzerine verilen bir karardır. Eşbaşkanlık sistemi Almanya’da Yeşiller Partisi ve birçok sosyal demokrat ülkede uygulanan bir sistem. Yönetime katılımı sağlamaya yönelik önemli bir adım olarak değerlendirmek lazım. Bu nedenle toplumun bütün kesimleriyle siyaset yapma, toplumun var olan sorunları bir halk olarak eşitlikçi bir anlayışla Türkiye’nin gündemine taşımaya yönelik attığımız bir adımdır. Bugün eşbaşkanlık konusunda verimli, önemli siyasi çalışmaların geliştiğini de görüyoruz” dedi.
Eşbaşkanlık sisteminin hayata geçirildiğinde toplumda tam olarak algılanmadığını belirten Türk, “İlk Kürdistan’a gittiğimizde kadın eşbaşkanlar ‘yenge eşbaşkan’ olarak görülüyordu, dolayısıyla arkadaşlarımız biraz sıkıntı yaşıyordu. Ama zaman içerisinde eşbaşkanlığın bir siyaset olduğunu gördüler. Daha sonra bunu yaygınlaştırdık ve yerel yönetimlerde de aynı şekilde geliştirdik. Bugün gerçekten artık kimsenin tartışmadığı bir siyasi anlayış, bir siyasi hareket bir siyasi karara dönüştü diyebilirim” diye belirtti.
Siyasetin deneyim işi olduğunu söyleyen Türk, “Elbette siyaset yaptığınız zaman eksikleriniz olur, hatalarınız olur. İster tek başına bir genel başkanlık olsun veyahut belediye başkanlığı olsun isterse eşbaşkanlık olsun. Siyasette elbette eksikliklerin olduğunu söyleyebiliriz. Ama tabi ki uyum şart. Eşbaşkanların uyumu önemli, birbirini anlaması, tamamlaması, ortak değerlendirmeler yapmaları önemli. Böyle bir anlayışla yola çıkılırsa hiçbir sıkıntı çıkmıyor. Ama birbirinden kopuk bir siyaset anlayışıyla hareket ederseniz elbette bu sadece eşbaşkanları yıpratmaz bir bütün olarak partinin yıpranmasını beraberinde getirir. Bu önümüzde duran bir gerçek” ifadelerini kullandı.
"Mevcut Sistemi Yıktığı İçin Hedefte"
"Eşbaşkanlık sistemi halka bütünleştikçe otoritesi sarsılan eril, tahakkümcü sistemin saldırganlaştığını" belirten Türk, şöyle devam etti: “Tabi ki tekçi bir anlayış var. Bizim oluşturduğumuz sistem ise halkla bütünleşmeyi sağlayan bir sisteme dönüştü. Bu tekçi, ırkçı, milliyetçi anlayış, eşbaşkanlık sistemini halkla bütünleşmek konusunda bir adım olarak gördüğü için bunu dava konusu yapıyor. Eşbaşkanlıktan dolayı hakkımızda davalar açılıyor ve bu sistemden vazgeçmemiz konusunda adeta bir baskı oluşturuyor.”
Eşbaşkanlığın Yasal Güvencesi Var
Dünyada ilk kez Alman Yeşiller Partisi tarafından hayata geçirilen eşbaşkanlık modeli Türkiye'de ilk kez 2005 yılında Demokratik Toplum Partisi (DTP) tarafından uygulandı. Daha sonra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun tüzüğüne giren eşbaşkanlık, 2013 yılında “Demokratikleşme Paketi” olarak bilinen “Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı” ile TBMM gündemine de geldi. 2 Mart 2014’te TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen sistem Siyasi Partiler Yasası ile yasal güvenceye kavuştu.