Baydemir: Bu devlet, bu Meclis bizim değil

Bu devletin demokratik cumhuriyete dönüşeceği yok diyen, 100 yılın muhasebesinin yapılması gerektiğini belirten Baydemir, ”Bu devlet bizim devletimiz değil, bu Meclis maalesef bizim meclisimiz değildir. Bunu hepimiz haykırmalıyız.” dedi…
26.05.2020, Sal - 06:43
Baydemir: Bu devlet, bu Meclis bizim değil
Haberi Paylaş

Londra’dan yayın yapan Telgraf Aktüel eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve HDP eski Urfa Milletvekili Osman Baydemir ile bir söyleşi yaptı.

Söyleşide öne çıkan yorum ve belirlemeleri rupelanu.org sitesi videoklipi ile birlikte paylaştı.

Söyleşinin satır başları şöyle:

-Bu rejimin artık demokratik değerlerle değişmeyeceği, değişmek istemediği bir değil, onlarca kez test edilmiştir. Değişip dönüşecek bir rejim yok karşımızda, yıkılması gereken ve enkazları içerisinde kaybolması gereken, boğulması gereken ceberut bir rejim ile karşı -karşıyayız….

-Bu rejimin demokratikleşeceği yok, bu devletin demokratik bir cumhuriyete dönüşeceği de yok. Dolayısıyla bu yüzyılın muhasebesinin bir kez daha yapılmasının gerektiğinin vakti gelmiştir diye düşünüyorum.

-Bu devlet maalesef bizim devletimiz değil, bu Meclis maalesef bizim meclisimiz değildir. Bunu hepimiz haykırmalıyız.

-Bu devlet Diyarbakır’da meşrutiyetini yitirmiştir, çünkü sandığı ortadan kaldırmıştır. Bu devlet orada bir işgal devletidir, bir sömürge devletidir.

-Özümüze sahip çıkmamız lazım. Özümüzü korumamız lazım. Öze geri dönüş sağlamamız lazım. Oranın (parlamento) maalesef bize artık bir faydası yok.

-Yüz yıldır Kürt milleti dedi ki ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi, kürdün de meclisi olsun, Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürdün de devleti olsun. Bu devlet hepimizin devleti olsun’. Bu devlet ‘hayır’ diyor, ‘ben sizi asimile edeceğim’.

-Bizim öncelikle halkımızın zihin dünyasına ve yürek dünyasına bu devletin ve bu devletin tüm mekanizmalarının artık Kürdün, alevinin veya ötekisinin devleti ve mekanizmaları olmadığı gerçeğini nakış gibi işlememiz lazım.

-O gün gelecek! Ama biz o güne hazır değiliz. Çünkü biz o devletin demokratikleşmesi peşindeyiz. Bu bütün enerjiyi, bütün efor, bütün kurbanları olmayacak bir şey için harcıyoruz, olamayacak bir şey için harcıyoruz.

-Bizim açık açık söylememiz lazım; benim bir coğrafyam var, adı Kürdistan. Ben bir halkım, Kemalist faşistlerin kavgasıyla, islamist faşistlerin kavgasından, bana ne, canınız cehenneme. İkinizin de canı cehenneme… İstanbulunuzdan, Ankaranızdan, İzmirinizden bana ne!

-Bizim bu devlete, açıkça ‘bu devlet benim devletim değildir’ dememiz lazım. Ben demiyorum buna gücümüz var. Buna gücümüzün yetmediğini ben biliyorum. Gücümüz onlara yetmiyorsa, bizim gücümüz kendimize yeter, onların oyunlarının bir parçası olmayalım.

-Türkiye ile İyi komşu olmanın zeminini, duvarlarını adım adım, yavaş yavaş örmenin vakti gelmiştir.

-Şu anda ideolojik hegemonya zamanı değil, şu anda var olma zamanıdır. Milletimizin, bizim var olma zamanıdır. Şu anda milletimiz Rojava’da, Kuzey’de hatta ve hatta Güney’de de, dört parça Kürdistan’da da bir yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Çünkü biz bir kez daha 1915’i yaşama riskiyle karşı karşıyayız.

-Tüm ideolojiler Kürt ulusunun ulusal ittifakına kurban olsun. Bütün partilerin siyasi çıkarları ve hegemonik çıkarları Kürt halkının ulusal ittifakına bin kere kurban olsun.

-Siyasal partiler sadece ve sadece araçtırlar; bu ulusu, bu halkı zulümden, esaretten kurtarmanın aracıdırlar. Amaç nedir? Bu halkı özgürlüğe kavuşturmaktır. O zaman bizim araçları amaçların önüne koymamamız gerekir…

Nerina Azad
Bu haber toplam: 32941 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:06:13:13