Binalı Yıldırım: Fırat'ın batısı hala kırmızı çizgimiz

Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle fiilen başkanlık sistemine geçildiğini savunarak, “Ortada bu gerçek varken, anayasa fiili durumla aynı hale, uyumlu hale getirilmeli. Doğrusu yeni anayasa yapmak” dedi
17.06.2016, Cum - 07:04
Binalı Yıldırım: Fırat'ın batısı hala kırmızı çizgimiz
Haberi Paylaş

Başkanlık sistemi ile belediye başkanlığı sisteminin aynı olduğunu belirten Yıldırım, “Meclis ayrı, belediye başkanı ayrı seçiliyor. Önemli konuları Meclis’e getiriyor. Hiçbir zaman koalisyon yok. Bir tane başkan var” ifadelerini kullandı.

Türkiye Başbakan Binali Yıldırım, başkanlık konusunda B ve C planlarının da hazır olduğunu söyledi.

Yıldırım Ankara’da önceki akşam gazete ile televizyonların yöneticileriyle ve bazı yazarlar-yorumcular ile bir araya geldi. Sohbet atmosferinde geçen iftar buluşmasında Yıldırım’ın gündeminde ağırlıklı olarak terörle mücadelede gelinen nokta ve başkanlık sistemi vardı. Ayrıca Rusya krizi, AB, HDP’li belediyeler gibi konularda da açıklamalar yapan Başbakan’ın sözlerinden satır başları şöyle:

Tereddüt bitti, itimat oluştu

Yıldırım’ın “Güneydoğu gezilerinizden sonraki izlenimleriniz neler?” sorusuna yanıtı şöyle oldu:

\"Başbakanlığımın açıklandığı gün Diyarbakır’a gittim. Daha sonra Diyarbakır’a gidip, uzun zamandır açılamayan havalimanını açtık. Diyarbakır uzun zamandır böyle bir kalabalık görmemişti. Sonra Van’a gittik açılış için, 8-10 bin kişilik kalabalık vardı. Sokaklarda insanlar el sallıyordu. Bazıları kendilerini saklayarak el sallıyorlardı. Belli ki hala terörün tedirginliği vardı. İnsanlar üzerlerinden çok büyük bir korkunun kalktığını hissediyorlar. Ama hala acaba sorusu soruluyor. Operasyonlarda ciddi anlamda başarı sağlandı. Saha hakimiyeti kuruldu. Şimdi yapılması gereken bölge halkının yaşadığı travmayı ve altyapıyı onarmak. Kapsamlı bir plan yaptık ve çalışmaya başladık travmayı gidermek için. Bölgede tereddütler bitti, itimat oluştu. Çok ciddi dayanışma var, süratli şekilde işe koyulduk. Burada işimiz zor değil, sonuçta paraya, plana bakar.

Yardımlaşma şart

“Zor olan sosyal tarafı. Buna daha çok mesai harcamak gerekiyor. Terörün tahribatını kaldıracaksın, acıları hafifleteceksin, umutları yeşerteceksin, arttıracaksın. Bu sosyal yardımlaşma ile olur. Doğu ve batıyı buluşturacak şekilde proje başlattık. Ramazan’da partimizden Mehmet Müezzinoğlu sivil toplum kuruluşları ile ardı ardına organizasyonlar yaptı. Büyük işadamlarının da katılımıyla. Kardeş aileler, kardeş şehirler, ilçeler belirlendi, gidiyorlar, buluşuyorlar.

Hava tersine döndü

“Bölgede belediyeler dağa eleman yetiştirme merkezlerine dönmüş. Teröre nasıl iyi bir eleman yetiştiririz, patlayıcı yapımından tutun, belediyelerin önayak olduğu yerler bu hale dönmüş... Belediyenin başında biri var legal başkan, bir de Kandil’den tayin edilen, dağdan KCK’dan talimat alan başkan var. Belediyelerle işbirliği söz konusu değil. Onlar yurtdışında bizi şikayet etmekle meşguller. Manipülasyon ve kara propaganda yapıyorlar. Vatandaşlar terör örgütünün yaptıklarının yanlış olduğu kanaatine vardılar. Şimdi bölgede HDP’nin işi zor. Hava tersine döndü. CHP ve MHP’nin orada bir faaliyeti yok. 7 Haziran sonrası zorluk çekmeye başlamıştık. Şu anda çok rahatladık.

El çektirme ve yargıya havale

Yıldırım, “Belediyeler için ne yapılacak?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Terör örgütüne mevzuata aykırı faaliyet yapmışsa, kaynak aktarması yapmışsa konuyla ilgili ne gerekiyorsa, görevden el çektirme, yargıya havale dahil hepsi yapılacak. Asıl işleri terör örgütü ile dirsek teması olmuş. Hukuk devletinde keyfi uygulama yapamayız. Müfettiş soruşturmaları zaman alır. Algı, belediyelerin terör örgütüne ciddi anlamda katkı sağladığı yönünde. Bunu saklama ihtiyacı da duymuyorlar. Duruşumuz net. Türkiye’nin toprak ve bölünmez bütünlüğünü tartışmaya açılacak durumlara karşı her türlü mücadele verilecek.

Yeni anayasa ve başkanlık sistemi

“Başkanlık sistemi konusunda bizim muhatabımız parlamento. Parlamento kendi iradesiyle bir karar verecek. Milli irade anayasa yapabilme becerisini ortaya koysun. Vesayet kalıntısı anayasadan kurtulalım. Türkiye, bu ayıptan kurtulmalı. İlla biri düdük çalıp anayasayı yapıyorum mu desin. Milli iradenin tecelli ettiği yer bu anayasayı yapacaktır. Vatandaş da bunu bekliyor. Bu şeref bu onur bütün partilerin olsun her türlü şeyi konuşmaya hazırız.

“Herkesi kapsayacak bir anayasa peşindeyiz. Yapamazsak, kendi anayasa taslağımı önce millete anlatıp, Meclis’e getireceğiz. Millet karar verecek. Biz görevimizi yapmış olacağız. B planımız da C planımız da olacak. Bugüne biz getirmedik. 367 bizim icadımız değil. 367, sonsuza kadar hatırlanacak hukuk faciasıdır. Cumhurbaşkanı’nı biz seçemiyorsak millet seçsin dedik. Gittik, millet destek verdi. O gün her şey değişti.

Fiilen uygulanıyor

“Başkanlık fiilen uygulanıyor. 21.5 milyon insanın önüne gidiyor, ne olacağını söylüyor. Ortada bu gerçek varken, anayasa fiili durumla aynı hale, uyumlu hale getirilmeli. Doğrusu yeni bir anayasa yapmak. Ya da partili cumhurbaşkanı da dahil, yarı başkanlık sistemi de dahil mevcut durumla uyumlu hale getireceğiz.

Belediye başkanlığı sistemi ile aynı

“Diktatörlük dediler, tutmadı. Aslında başkanlık sistemi ile belediye başkanlık sistemi aynı. Meclis ayrı, belediye başkanı ayrı seçiliyor. Önemli konuları Meclise getiriyor. Meclise karşı sorumlu. Burada da durum aynı. Hiçbir zaman koalisyon yok. Bir tane başkan var. Mecliste a partisi b partisi her partiden var. Birçok taslak var taslaktan bol bir şey yok ama ortada ürün yok.

Kılıçdaroğlu’na başkanlık sistemi yanıtı

“Kılıçdaroğlu bizi hiç dinlemiyor. Parti içi sorunlarla uğraşmaktan bizi dinlemeye vakti yok. Bir dinlese. Bir kanalda söylemiş, biz varız dedik. Tornistan yapıyor. Dört temel ilkemiz var. Hep söylüyoruz. Üniter yapı, tek devlet, tek vatan, tek toprak. Yolları böleriz memleketi böldürmeyiz diyoruz. Amerikan eyaletlerini hatırlatmasına bile gerek yok. İlkokul çocuğu bile bilir bunu. Mesele samimiyet meselesi, neyi söyleyip söylenmeyeceği. Laf ağızdan çıkınca onun olmuyor, milletin oluyor. Önceden kime sorarsa sorsun öyle söylesin.

Kırmızı çizgide değişiklik yok

Binali Yıldırım, “Suriye iç savaşında PYD’nin Fırat nehrinin batısına geçmesi hâlâ Türkiye’nin kırmızı çizgisi mi” sorusuna yanıtı ise şöyle oldu:

“Gayet tabi. Bizim oradaki muhatabımız Amerika’dır. Bir değişiklik yok politikamızda. (Suriye’de yaşananlar-) Salı günü grup toplantısında yanıt verdim. Bu geniş görülmedi. Akdeniz’e erişimi hedefleyen bir oluşum var. Olayı çok yakından takip ediyoruz. Türkiye, güney bölgesinde meydana gelebilecek oluşumlara karşıdır ayrıca Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü önemsiyor. Bu oluşum YPG-PYD’nin tek başına bir oluşumu değil. Bazı ülkelerin ciddi anlamda katkısı var. Azmettiren ülkeler var. Amaç Türkiye’yi zorla sokmak. Esed ciddi anlamda destek veriyor. Rojava’dan Afrin’e kanton oluşturmak istiyorlar, Barzani’yi sıkıştırıyorlar, peşmergeye tehdit savuruyorlar. Bizim için bu oluşum kabul edilemez. Emrivakiye, oldubittiye izin vermeyiz. Akdeniz’e açılan kanton oluşturma tehdit ve planı kabul edilebilir bir şey değil. Asla ve asla müsaade etmeyiz. Ülke güvenliği için her türlü adımı atarız. Bölgedeki değişimlerin doğrudan muhatabı biziz. Bunun iki nedeni var; 100 yıllık plan. O bölgede Kürt devleti oluşturmak. Sömürgecilik artık resmen yapılmıyor. Şimdi yerel unsurları kullanarak sömürme dönemi var. Türkiye asırlardır Asya - Avrupa arasında köprü. Amaç Türkiye’nin bu üstünlüğü ele geçirmek istiyorlar. Her türlü adımı atma serbestliğimiz var. Bölgedeki oluşumlar ve hareketlerin doğrudan muhatabı biziz. Bölge dışındaki ülkeler değil

Nerina Azad
Bu haber toplam: 6783 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:40:53