Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan tarafından aktarılan kulis bilgisinde, \"HDP’de inişin olduğu ama çöküşün olmadığı, CHP’de yüzde 2’lik çıkışın olduğu ama fırlayışın olmadığı, Ak Parti’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarına göre, partiye MHP’den anlamlı oranda bir kayış gerçekleştiği\" ifadelerine yer verildi.
Çevikcan\'ın Milliyet\'te \"İstanbul için takviye\" başlığıyla yayımlanan (16 Eylül 2015) yazısı şöyle:
Ak Parti için çok az farkla milletvekili kaybedilen 16 kent öncelikli. Tek başına iktidar için buralara çare aranıyor. Davutoğlu’nun yakın çevresi, ‘İttifak olacaksa bu iller düşünülerek yapılacak’ diyor.
Beştepe-Başbakanlık, parti ve hükümetin iç dinamiklerini harekete geçiren Ak Parti Büyük Kongresi geride kaldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Binali Yıldırım’ın adı etrafında yaşanan sarsıntının etkilerini atlatmaya çalışan Davutoğlu cephesi 1 Kasım’daki kader seçimine odaklanmış durumda.
Futbolcu jargonuyla herkes önündeki maça bakıyor. Davutoğlu’nun siyasi kaderini Erdoğan’dan ayırmak mümkün değil. Aynı zamanda, siyasi sorumluluktaki bu iç içe geçmişlik, başarı ya da başarısızlığın sonuçlarının sadece bir tarafın hanesine yazılamayacağının da tarifi.
HDP’de çöküş yok
Davutoğlu’nun masasına bugüne kadar konan anketlerde Ak Parti’nin en yüksek oy oranı yüzde 43-44 bandında görünüyor. Dağlıca saldırısıyla yükselen tansiyonun oy oranına etkisi yatay bir seyir izliyor ama şimdilik. HDP’de iniş var ama çöküş yok. CHP’de yüzde 2’lik çıkış var ama fırlayış yok. Ak Parti’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarına göre, partiye MHP’den anlamlı oranda bir kayış var. Tabii Orta Anadolu merkezli bir kayıştan söz ediyoruz.
‘İçine attı’
Kongrede Erdoğan damgası taşıyan bir MKYK listesinin çıkmış olması, Cumhurbaşkanı ile yaşanan bir gerilimin sonrasında bunun gerçekleşmiş olması kuşkusuz önemli bir kırılma. Ancak, Davutoğlu’nun bu sürecin atlatılması için gösterdiği çaba, Ak Parti’nin kaderiyle, terörle mücadele çerçevesinde ülkenin kaderinin aynı kavşakta çizileceği 1 Kasım seçimlerine giderken yabana atılmamalı. Başbakan, siyaseten 1 Kasım’ın önemini en iyi bilenlerin başında geliyor. Bu nedenle iç meselelere takılıp kalmanın 1 Kasım’da hedeflenen başarıdan çaldığının farkında. Ayrıca, çözüm sürecinin rafa kaldırıldığı, her gün şehit cenazelerinin geldiği, ekonomik dalgalanmanın vurmaya başladığı bir konjonktürde; kırsalda, şehirde, içeride, dışarıda asker-polis operasyonlarının altında imza olan bir Başbakan’ın küsme lüksünün olmadığını da biliyor. Yakın çevresinin ifadesiyle, birçok şeyi “içine atmasının” en önemli nedeni bu. Hem ülkenin hem partinin yönetilebilmesi krizlerin en az zararla atlatılmasına bağlı. Böyle olunca Davutoğlu açısından “sabır, sebat ve zaman” üçlüsü devreye giriyor. Türkiye’nin içinden geçtiği sürece karşı sabır, 1 Kasım’da tek başına iktidar için sebat ve Beştepe ile yaşanan kırılmanın etkilerinin ortadan kalkması için zaman. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki ilişkinin bundan sonrasını, “yüksek tansiyonla yaşamaya alışmaya” benzetebiliriz herhalde.
CHP vaatlere hazır olsun
Gelelim 1 Kasım stratejisine... Başbakan Davutoğlu 21 Eylül’de Ankara’da Ak Parti’nin milletvekili adaylarını tanıtacak. Aynı törende seçim kampanyasını başlatacak ve bir konuşma yapacak. Konuşmasının ana ekseni Ak Parti Kongresi’nde yaptığı konuşmayla benzer olacak. Ak Parti’nin kurucu değerlerine dönüş, yenilenme, tazelenme. 7 Haziran’da Ak Parti’yi tek başına iktidardan eden yanlışlara iyi çalışıldı. Gençlerin, kadınların oylarını sonucu belirleyecek ölçüde kaybeden Ak Parti’nin 1 Kasım yolunda bu açığı kapatacak vaatlerine tanık olacağız. Emeklilere kolay kredi, genç ve kadın istihdamına dönük adımlar üzerinde çalışılıyor. Emeklilere iki maaş ikramiye ve asgari ücret vaatleriyle güçlü bir rüzgâr estiren CHP’nin, Davutoğlu’nun gençlere, kadınlara ve işsizlere dönük müjdelerini duymaya hazırlıklı olması lazım. Davutoğlu, işinin uzmanı, sonuç odaklı çalışan, hamarat isimlerden bir MYK oluşturdu. 1 Kasım kampanyasını sürdürürken bu isimlerin ortak aklının ürünü çıkışlarla karşılaşacağız.
25 ilde miting
Başbakan 20-25 ilde miting yapacak. Her gün bir kente gidecek. Büyükşehirler, 7 Haziran’da kıl payı kaybedilmiş ya da kıl payı kazanılmış iller öncelikli. Doğu ve Güneydoğu’da sembol kentler listede; Diyarbakır, Şanlıurfa, Van gibi. Bunun dışında STK’larla, çeşitli toplum kesimleriyle salon toplantılarında daha çok bir araya gelecek Başbakan. Yoğun televizyon programlarıyla da kampanyasını tahkim edecek.
İstanbul’a takviye isimler
Ak Parti 7 Haziran’daki milletvekili aday listesini önemli ölçüde korumakla birlikte daha çok isim ve bölge kaydırmalarına tanık olacağız. Ayrıca İstanbul’da HDP’nin nokta atışı isimlerle başarılı bir performans ortaya koyduğu gerçeğinden hareketle burada karşılığı olabilecek Kürt kökenli bazı milletvekillerinin aday gösterileceğini duyduk. Hem kararsız seçmene hem de Ak Parti tabanına hitap edecek isimlerin 7 Haziran’da seçildikleri yerlerden kaydırılması söz konusu olacak. Kendi bölgeleri dışında daha çok oy getireceği düşünülen isimlerin kaydırılmasına da çalışılıyor. Muhsin Kızılkaya’nın Mersin’den İstanbul’a kaydırıldığını görebiliriz örneğin. Ya da Mardin’den seçilen Orhan Miroğlu’nun İzmir’e kaydırılması gibi. Başbakan metropollerde güçlü adaylarla yola çıkmak istiyor. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Ordu’dan İstanbul’a kaydırılabileceği belirtiliyor. Eski bakanlar Hayati Yazıcı ve Recep Akdağ’ın da bu kentten aday yapılabileceği kaydediliyor. 30 Mart yerel seçimlerinde İzmir’den Belediye Başkanı adayı olan ve önemli bir başarı elde eden Binali Yıldırım’ın ise yine İzmir’den aday gösterilmesi bekleniyor. Üç dönemlik isimler, kurucu değerlerle yenilenmenin ana eksenini oluşturacağı kampanya açısından önemli figürler. Ak Parti’nin hafızası olan, tabanda kuruluşundaki Ak Parti’yi hatırlatan bu isimler konusunda da özel bir çalışma yürütülüyor. Bu gruptan 15 civarında ismin liste başı olarak aday gösterileceği belirtiliyor.
‘Makul olurlarsa düşünebiliriz’
Ak Parti için çok az farkla milletvekili kaybedilen 16 kent öncelikli. Tek başına iktidar için buralara çare aranıyor. Davutoğlu’nun yakın çevresi, “İttifak olacaksa bu iller düşünülerek yapılacak” diyor. İstanbul’da ve Konya’da ağırlığı olan Saadet Partisi’nin ittifak için elini korkak alıştırmadığı ortada. Meclis’te grup kurabilmek için 20 vekil istediği haberleri doğru. Ancak bu talep Ak Parti cephesinde makul bulunmuyor ve bıçak sırtı bir tek başına iktidar tablosunun geleceği açısından da riskli görülüyor. “Makul olurlarsa ittifak düşünebiliriz” deniyor. Ak Parti yönetimi 6-7 milletvekilliği üzerinden ittifaka bakıyor. Önemli olan, küçük oy oranlarıyla milletvekili kaybedilen yerlerde ittifakın yapacağı takviyeyle tek başına iktidarı yakalamak ya da kıl payı kazanılanı korumak. Olacak mı, göreceğiz ancak dün SP yönetiminden gelen haberler ittifakın gerçekleşme şansının azaldığını gösteriyordu.