Diyarbakır Baro Başkanı Aydın'dan 'yeni anayasa' çıkışı

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla anlayışa varmamız halinde yeni anayasa için harekete geçebiliriz" yönündeki sözleri siyasette yeni bir tartışma başlattı.
07.02.2021, Paz - 14:12
Diyarbakır Baro Başkanı Aydın'dan 'yeni anayasa' çıkışı
Haberi Paylaş

Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, yeni bir anayasanın hayati önemde olduğunu ancak mevcut siyasi iklimde yapılacak yeni bir anayasanın devleti daha da otoriterleştireceğine dikkat çekti.

Tigris Haber’e konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, “yeni anayasa” tartışmalarını değerlendirdi. Aydın’ın ifadeleri özetle şöyle:

“Cumhurbaşkanı tarafından ortaya atılan yeni anayasa, Türkiye için hayati bir öneme sahip. Mevcut Anayasa, meclisin feshedildiği, sivil toplumun tümüyle silikleştiği, siyasi partilerin kapısına kilit vurulduğu, akademinin keyfi bir şekilde kürsüden uzaklaştırıldığı, binlerce muhalifin cezaevlerine atıldığı 80 darbesinin ürünüdür. Demokratik standartlar açısından meseleyi ele aldığımızda, 80 dönemi ile büyük benzerlikler olduğunu görmekteyiz.

82 Anayasası’na yönelik eleştiriler, Anayasanın içeriği ile ilgili olduğu kadar yapıldığı dönemin koşullarıyla da ilgilidir. Hatta çoğu zaman anayasanın yapılma sürecine ilişkin eleştiriler, anayasanın içeriğinin de önüne geçmiştir. Bu haklı bir tutumdur. Çünkü “toplumsal sözleşme” olarak da adlandırılan anayasalar, geniş bir toplumsal katılım ve mutabakat sağlanırsa meşru ve kalıcı bir anayasa olur.

Futboldaki klişe cümle ile durumu özetlemek gerekirse, ‘saha ve hava futbola uygun değil’ tespiti sanırım yanlış olmaz. Bu kadar kutuplaşmış bir ortamda, terörist ve hain yakıştırmalarının havada uçuştuğu, medyanın tekelleştiği, sivil toplumun boğulmaya çalışıldığı, ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğu, bir muhalefet partisi liderinin AİHM kararına rağmen hapiste tutulduğu, parti kapatmaların gündemde olduğu, kayyum atamalarının rutin bir idari uygulama haline geldiği, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının artık tartışmaya bile değmeyecek düzeyde ayaklar altına alındığı bir dönemde, siyasetin ne havası, ne de zemini yeni bir anayasa yazmaya uygun değil.

2011 yılında faaliyete başlayan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu tüm zorluklara ve olumsuzluklara rağmen 60 madde üzerinde uzlaşı sağlamıştır. Kürt Barışının konuşulduğu, demokratik standartlar açısından bugünle kıyaslanamayacak ılımlı bir siyasal iklimde bile bu kadar ağır yol alındığı o dönemin tecrübelerinden dersler çıkarmadan yol almak mümkün olmaz.

Siyasi parti liderlerinin birbirlerine daha şimdiki gibi köşeli laflar söylemediği, siyasi gerilimin bu kadar yüksek olmadığı, daha başkanlık sisteminin getiri ve götürülerini bilmediğimiz daha da önemlisi bir darbe girişiminin düşünülmediği zamanlarda bile bu kadar yol kazası yaşanmışken, şimdiki koşullarda bu işin güçlüğünü idrak daha kolay olur.

Dolayısıyla yeni bir anayasa için öncelikle bazı 'yol temizliklerinin' yapılması lazım. Siyasette daha yapıcı bir dil kullanmak bunun ilk adımı olabilir. Yanı sıra yargı bağımsızlığı, basın ve ifade özgürlüğü gibi temel meselelerde hızlıca iyileştirmeler yapılmalı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Türkiye açısından uygulanabilir bir sistem olmadığı anlaşıldığına göre parlamenter sisteme dönüşü de içerecek bir anayasa değişikliği/yapımı siyasi yelpaze açısından temsiliyeti ve katılımı artıracağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı daha birkaç gün önce bir ‘reform paketinden’ bahsettiler. Eğer bahsedilen reform yukarıda vurguladığım konularda iyileştirmeler içeriyorsa elbette yeni bir sözleşme yapmak mümkün olur. Bekleyip, görmek lazım.

Tüm bu kötü tabloya rağmen yeni bir anayasa yazılır mı? Evet, yazılır ama muhtemelen bu devleti daha fazla demokratikleştirmez, daha fazla otoriterleştirir. Yine kestirmeden söylemek lazımsa güven inşası için o dönem TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonunda temsil edilen dört siyasi partinin üzerinde uzlaştığı 60 madde hiçbir tartışmaya girmeden TBMM’ye sunulur, dört parti de destek verirse halk oylamasına gerek olmadan anayasa değişikliği yapılmış olur. Bu adım siyasi partiler için bir turnusol görevi görecek, Türkiye için de demokrasi ve hukuk devletine dönüş konusunda yeni bir başlangıç için kapı aralamış olacağız.”

Nerina Azad
Bu haber toplam: 7457 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:29:18