Tahran Zirvesi, Ortadoğu’nun dünyadaki eksenlerin en önemli çarpışma alanlarından biri olduğunu yeniden hatırlatan bir gelişme oldu. Bu zirvenin sonuçları Arap basınının gündemindeydi.
Evrenselde yer alan analiz haberde, Tahran zirvesinin ABD Başkanı Joe Biden’ın ziyaretinin hemen sonrasında ve birçok noktada İran-Rus yakınlaşmasında ileri adımlar atılması doğal olarak Arap basını tarafından alternatif bir eksen oluşması yönünde bir yönelim olarak değerlendirildi.
Zirvenin üzerinden atlanamayacak önemli gündemlerinden biri şüphesiz Suriye’nin geleceği ve bu çerçevede SDG’in ve Ankara’nın pozisyonlarıydı.
Zirve, Rojava'ya (Suriye’nin kuzeyi) yapılması beklenen olası Türkiye operasyonunun akıbeti, bu harekatı dondurma, iptal etme veya ertelenmesi olasılığı konusunda önemli bir kavşak noktası oldu. Arap dünyasının da bu çerçevede yapılan yorumlara bakalım.
1. Tahran Zirvesi: Batı'ya Karşı Alternatif Bir Cephe mi?
Konuyu ele alan makalelerin ve haberlerin başat yaklaşımı zirvenin; İran-Rusya yakınlaşmasının stratejik ortaklığa doğru bir yönelime vesile olduğu yönünde.
- İlk önce İran’a yakınlığıyla bilinen al Ahbar gazetesinden başlayalım. Gazete üçlü zirveyi, “Putin ‘Rehber’ tarafından ağırlandı: İran ile olağanüstü iş birliğine doğru” başlığıyla verdi.
- İranlı Yazar Fatma Seyahi, “Tahran ve Moskova arasındaki istikrarlı ilişkiler kimse için sır değil. Bu ikisi savaş meydanlarında yan yana savaşmış, ekonomik alanda zorluklarla ve yaptırımlarla karşılaşmışlardır. Orta vadede İran ve Rusya arasındaki koordinasyon ve ortaklıklar stratejik bir düzeye yükseltilmiştir” görüşüne yer verdi.
- Filistinli Yazar Dr. Muhammed Bekir, “Tahran Zirvesi… Stratejik çıkarların sesi mekanı doldurdu” başlıklı makalesinde “Rusya’ya yönelik Batı yaptırımları; Kremlin’in de dediği gibi her iki taraftaki yaptırımları aşmak için iş birliği yolunda Rusya ve İran arasında daha derin bir ittifak kurdu” tespitinde bulundu.
2. Soçi Mutabakatına Dönüş
- Arap dünyasında Türkiye’yi yakından takip etmesiyle tanınan Lübnanlı Akademisyen Muhammed Nurettin, Suriye özelinde varılan anlaşmayı eğer oyalama maksatlı sembolik bir adım değilse, 2019 yılında imzalanan “Soçi Mutabakatına” dönüş olarak nitelendirdi.
- Gelişmeleri Suriye’nin Haseke kentinden takip eden Ayham Merhi de zirvenin Suriye yönüyle ilgili olarak “Rusya’ya Soçi anlaşmasının şartlarını uygulaması, Kürt güçlerini sınır şeridinden 30 km derinlikte tamamen geri çekilmesi gerektiğine ikna etmesi ve Suriye ordusunun bu alana tam egemenliğini sağlaması için ek süre sağladı” diyerek Nureddin’le benzer bir tespitte bulundu.
3. M4 Yolunun Akıbeti ve Kürtler
Ayham Merhi kaleme aldığı başka bir makalede sahada yaşanan gelişmelerle ilgili önemli bilgiler aktardı. Aktardığı bilgilere göre;
-Türk askeri operasyonunu engelleyebilecek bir faktör ve Soçi mutabakatı çerçevesinde Ankara’nın İdlib kırsalında teröristleri kovma ve silahsızlandırma taahhütlerini yerine getirmesini açısından önemli bir adım olarak Halep-Lazkiye ve Halep-Hama yolları sivillere ve ticari konvoylara açıldı.
- Soçi Anlaşması’nın uygulanması çerçevesinde, DSG’den tahliye edilmesini temin etmek amacıyla Suriye ordusunun M4 yolunda yayılma sürecini tamamlamak için çalışıyor. Rus tarafı, DSG’den Halep ile Rakka arasındaki M4 yolunun tamamının boşaltılmasını ve Rus gözlem kuvvetlerinin konuşlandırılmasıyla Suriye ordusuna teslim etmesini istedi. Kaynaklar, DSG’nin, ordunun sınır şeridindeki askeri varlığını güçlendirme talebi doğrultusunda Rusya’nın önerisini onayladığını ifade etti.
- Rus kuvvetleri komutanı Alexander Chaiko’nun Kamışlı kentindeki Rus karargahında DSG liderleriyle görüştüğü ve M4 yolunun tamamının ve kuzeyinin Suriye ordusuna teslim edilmesi gerektiğini vurguladığı belirtildi. ABD’nin Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Michael Corella da Rusya’nın Şam-DSG hattındaki hamlelerine karşılık olarak aynı süreçte Haseke eyaletinde DSG Başkomutanı Mazlum Abdi ile görüştü.
Pazarlıklar devletlerin çıkarları gözetilerek yapılırken, bölgede IŞİD’e karşı önemli bir mücadele veren Rojavalı Kürtlerin ulusal haklarının hem masada hem de basındaki yorumlarda bir kez daha göz ardı edilmesi dikkat çekiyor. Her iki taraf da Kürtlere baskı yapıyor.