Türkiye’de ırkçı söylemler, Kürt ve göçmen karşıtlığı üzerine inşa edilen 2023 seçim süreci sona erdi.
Toplumun neredeyse iki kutba ayrıştıran bu seçimlerin galibi başını AKP ve MHP’nin çektiği Cumhur ittifakı oldu.
Seçmeni ‘Beka’ korkusu ve terör tehdidi ile manipüle etmeyi başaran Recep Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçilirken, Cumhur ittifakı da parlamento çoğunluğunu elde etti.
Geniş toplumsal kesimleri bunaltan ekonomik sıkıntılar, yüksek enflasyon, özgürlük alanlarının hemen her alanda daraltılmasına ek olarak 20 yıldır iktidarda olan AKP deki yıpranmaya rağmen CHP ve İyi Parti’nin başını çektiği sol, milliyetçi, liberal, muhafazakâr, faşist partilerin bir araya gelmesiyle oluşan Millet ittifakı beklenen başarıyı gösteremedi.
Bunun başlıca nedeni söz konusu muhalefetin seçim stratejisini Erdoğan’ın gitmesi, eski parlamenter sisteme dönüş üzerine inşa etmesi ve Erdoğan’ın belirlediği alana hapsolarak Türk milliyetçisi ve muhafazakâr seçmeni memnun etmek üzere ırkçı, faşist söylemlerle Kürt karşıtlığında Cumhur ittifakı ile yarışmaya kalkması, aynılaşmasıdır.
Görünen o ki tüm topluma pompalanan ırkçı faşist, Kürt ve göçmen karşıtı söylemler seçmenleri CHP ve İyi Parti’in başını çektiği ittifaka değil daha çok AKP/MHP nin başını çektiği Cumhur ittifakına yönlendirmekten başka işe yaramamıştır.
Topluma, başta Kürt meselesi, Alevi meselesinin çözümünü içeren, gerçek anlamda demokratikleşmeyi hedefleyen bir proje sunmadan, emekten yana ikna edici ekonomik politikaları öne çıkarmadan ortaya konan seçim stratejisinin başarısızlıkla sonuçlanması doğaldır.
Öte yandan Kürtler adına siyaset yaptığı farz edilen HDP/YSP’nin Kemalist faşist kesimlerin Kürt karşıtı söylemlerini dahi es geçerek Millet ittifakı adayını hararetle destekleyen tutumu, kimi Kürdistani parti ve kadroların bir iki vekillik için HDP/YSP ile ittifak için çırpınmaları ve demokrasi getireceğini iddia ederek seçmene Kemalist faşist bloku adres göstermeleri seçimlerde dikkate değer gelişimlerden biriydi.
HAK-PAR ise Kürt karşıtlığı üzerine inşa edilen hiçbir bloka eklemlenmeden, bir iki vekillik kapmak için Kemalistleri ve sömürgecilerin bir aparatı olan proje yapıları aklama çabasına girmeden, bağımsız tutumu ile seçim sürecini Kürt halkının meşru taleplerini öne çıkarma, ulusal demokratik hattı görünür kılma çabası içinde oldu.
HAK-PAR bugün Kürt toplumunun içinde bulunduğu ve sömürgeci rejim tarafından 100 yıl içinde inşa edilen sosyolojik gerçekliğin de, düşünce, ifade, örgütlenme ve seçim süreçlerinin Kürtler açısından olağanüstü engellemeler içeren mevcut yasal ve anayasal zeminin de farkındadır.
Sömürgecilerin Kürt yurtsever hareketinin gelişmesini engellemek, ulusal, kolektif taleplerinden arındırarak ‘Türkiyelileştirmek’ için kurguladıkları ve çekim merkezine dönüştürdükleri proje yapılar eliyle de HAK-PAR gibi Kürt yurtsever hareketlerinin gelişip serpilmesini önlemeye çalıştıklarını da bilmektedir.
Bu gerçeklikten hareketle HAK-PAR yüksek oy beklentisi içine girmeden seçim stratejisini Kürt halkının meşru taleplerini öne çıkarmak ve legal zeminde Kürt ulusal temsil mekanizmasının temellerini atmak üzerine kurmuştur.
Bu nedenlerle 2015 yılından bu yana ilk kez teşkilatlanmasını tamamlayarak seçimlere Parti olarak katılma hakkı elde eden ve Türkiye’nin tüm seçim çevrelerinde aday göstererek halkımıza oy verebileceği yurtsever bir seçenek sunan HAK-PAR’ın bu koşullarda dahi aldığı 42.500 oyun bilinçli ve çok değerli olduğunu düşünmektedir.
Pek çok ‘devrimci’ kadronun, bağımsız , Kürdistan kurma iddialarıyla yola çıkan ‘Kürdistani ‘ yapıların, hatta ‘sosyalizmi’ hedefleyenlerin dahi sömürgeci partilerin kuyruğuna takıldığı, Kürt halkının hafızasında sömürgeci barbarlığın, katliamların adresi olan CHP’nin başını çektiği sömürgeci faşist blokun ve adayının ‘normalleşmeyi’ sağlayacağı, ‘demokrasi’ getireceği iddiasıyla desteklenmesi için sokaklarda bildiriler dağıtan kadroların/yapıların karşısında kararlıca durdu ve savrulmadı.
HAK-PAR’ın şahsi çıkarları için ilkelerinden ödün vermeyen, Kürt halkının taleplerini kararlıca savunan tutumu gelecek için tutarlı siyaset izleyebilmesine olanaklar sunuyor.
HAK-PAR Kürtlerin potansiyelini, sömürgeci kemalistlerin veya sömürgeci muhafazakarların iktidar çekişmesinde tüketenlerin karşısında durarak, Kürt ulusal demokratik temsil mekanizmasını adım adım inşa etmek ve Kürt halkının çıkarlarını esas alan bir siyasi odak oluşturmak hedefine kararlıca yürüyecektir.
Bunu başarmanın, uygun bir konjonktürün yanısıra, barışçıl, legal, çağdaş, istikrarlı politikalar üreterek ulusal bilincin arttırılması, samimi ulusal demokratik güçlerin iş birliği ve dayanışması ile mümkün olacağını bilincindedir.
HAK-PAR Parti meclisinden il, ilçe teşkilatlarına kadar günün ihtiyaçlarına cevap verecek, kitlelerle buluşmayı hızlandıracak daha güçlü bir yapılanma içine girilmesi gerektiğinin farkında olarak gerekli eleştiri ve özeleştirileri yapmıştır.
Kuşku yok ki HAK-PAR gerek örgütlenme çabası içindeyken, gerekse seçim sürecindeki parti pratiğinden dersler çıkararak planlamalar yapacak ve hayata geçirecektir.
Daha kat edilecek çok yol, aşılacak pek çok engel var.
HAK-PAR kadroları bunları başaracak bilince ve donanıma sahiptir.
Düzgün Kaplan