Yetkin, AK Parti bünyesinde bütün işlerin Cumhurbaşkanlığı'ndaki dar bir ekibin kontrolünde yürütülmesinden ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uyarınca artık milletvekillerinin hükûmet icraatına etki edememesinden rahatsızlık duyulduğunu yazdı.
Tabanda da genel kurul öncesi hareketlenme yaşandığını söyleyen Yetkin, "Malum, seçeneksiz de değiller artık, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu bu tablodan bıkanları karşılamaya hazır" vurgusu yaptı ve ekledi:
"Erdoğan’ın ekonomi ve dış politikada iç içe geçmiş sorunları, ortağı MHP’yi fazla kızdırmadan idare etmeyi ve yaklaşan AK Parti genel kurulu öncesi parti içi ve parti-kabine-cumhurbaşkanlığı dengesini bir arada yürütmesi gerekiyor. Meclis açılışıyla birkaç yasayı hızla değiştirip genel kurula öyle gitmek istiyor Erdoğan. Ekim ayındaki Baro seçimleri öncesi o konuyu öne çekmek istemesi de bununla ilgili."
"Siz bakmayın parlak demeçlere" diyen Yetkin, AKP içindeki rahatsızlık duyan bir grubun varlığına işaret ederek, "Kabinede birkaç bakan dışında diğerleri ha var, ha yok. Salgınla mücadelede öne çıkan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı ayrı yere koyalım. Diğerleri baş harflerine göre- Abdülhamit Gül, Berat Albayrak, Hulusi Akar, Mevlüt Çavuşoğlu ve popülaritesi her geçen gün yükselen Süleyman Soylu" ifadesini kullanıyor.
Bir de MİT Başkanı Hakan Fidan'ın etkisinin olduğundan bahseden Yetkin, "Erdoğan bu dengeleri korumak için kendisinden önce başka liderlerin de düştüğü hata ile iktidarını özgürlükleri (basın ve ifade özgürlüğü dahil) biraz daha kısıtlayarak pekiştirme yoluna başvurma yoluna gidebilir. Üstelik bunu yaparken ABD ve AB’yi de içine alan baskıcı ortamdan ilham alabilir. Yanlış olur ama yapma ihtimali bulunuyor" diyor.
Yetkin'e göre 2 Haziran’dan itibaren Meclis gündemine taşınacak yasal düzenlemeler bu nedenle önem taşıyor.