Ömer Öcalan: 'Kürtlerin dili, adı ve varlığı Anayasa’da yer almalıdır'

Ömer Öcalan, 'Kürtlerin dili, adı ve varlığı Anayasa’da yer almalıdır' dedi
13.05.2023, Cts - 10:10
Ömer Öcalan: 'Kürtlerin dili, adı ve varlığı Anayasa’da yer almalıdır'
Haberi Paylaş

Yeşil Sol Parti Urfa 2. sıra adayı Ömer Öcalan, seçim süreci ve Yeşil Sol Parti’nin Urfa’daki durumunu değerlendirdi.

“Büyük ihtimalle Urfa’da 6 milletvekili çıkarırız” diyen Öcalan, Urfa’da Arap ve Türkmenlerin de yaşadığını belirterek “Kürtlerin büyük bir bölümünün oylarını alıyoruz ama 14 milletvekilinden 6’sını almak eksik kalıyor” şeklinde konuştu.

Ömer Öcalan’ın Rûdaw’a yaptığı açıklamaların öne çıkan diğer bazı bölümleri şu şekilde:

“Bizim de hatalarımız var”

Geçen 5 yıllık süreçte kendilerinin de hatalarının olduğunu kaydeden Yeşil Sol Parti Adayı Öcalan, “Elbette bizim siyasetimizde de her şey dört dörtlük değil fakat her şeyi dört dörtlük yapmak istiyoruz. Birçok alanda eksiklikler oluyor” dedi.

“Siyasetimiz iki kısma ayrılıyor”

Siyasetlerinin iki kısma ayrıldığını ifade eden Öcalan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Birinci kısım, Kürtlerin ittifakı ve Kürtleri ulusal bir ruhla nasıl bir araya getireceğimiz üzerinedir. İkinci kısım ise Türkiye’de siyaset yapmak üzerinedir. Kürtlerin dost ve yoldaşları olmalı. Bu kısım; Araplarla, Türkmenlerle, diğer inanç ve milletlerle nasıl ittifak kurabileceğimiz üzerinedir.

Bu siyaset, teorik açıdan oldukça güçlü ve kuvvetli bir siyaset yürütülüyor fakat şu ana kadar bu zemin oluşmuş değil.

Bir taraftan Kürt ittifakını, Kürtlerin çıkarlarını, Kürt milletinin ilerlemesini ve Kürtlerin kimlik hakkını talep ediyoruz. Diğer taraftan da ‘Türklerle nasıl yaşayacağız, Araplarla nasıl yaşayacağız, nasıl bir komşuluk ve demokrasi geliştireceğiz?’ konularının da muhasebesini yapıyoruz.”

CHP ile bir anlaşmaları olmadığına dikkat çeken Öcalan, “Şu anda AKP ile MHP Cumhur İttifakı’nda birlikteler fakat MHP’li tek bir bakan yok” dedi.

“Erdoğan, Kürtlere büyük bir haksızlık yaptı”

Ömer Öcalan, 2015’ten bu yana “açık bir savaş” yürütüldüğünü belirterek şu ifadelere yer verdi:

“Erdoğan, Kürtlere büyük bir haksızlık yaptı. Ona güçlü bir cevap vermeliyiz. Büyük cevap da büyük mahkeme de ‘14 Mayıs halk mahkemesidir’ diyoruz. Kürt halkı bu mahkemede cevabını verecek. Destekleyeceğimiz CHP adayının Erdoğan gibi zalim olacağını düşünmüyorum.”

“Kılıçdaroğlu şu anda bir garanti verse de bunun bizim için bir anlamı yok”

Kemal Kılıçdaroğlu ile aralarında herhangi bir mutabakat veya anlaşma olmadığını dile getiren Öcalan, “Amacımız zihniyeti değiştirmektir. Şu anda Erdoğan da Kılıçdaroğlu da bazı vaatlerde bulunabilir ama bizim için her şey 15 Mayıs’ta bitmeyecek. Mücadelemiz 15 Mayıs’ta yeni bir aşamaya geçiyor. Kılıçdaroğlu şu anda bir garanti verse de bunun bizim için bir anlamı yok. Kürtler bir araya gelip güçlü bir siyaset yürütürse büyük bir etkileri olur” diye belirtti.

“Kanunlar 301 milletvekili ile meclisten geçiyor. Kılıçdaroğlu seçilse dahi meclise ihtiyacı var. Yeşil Sol Parti’nin milletvekili sayısı mecliste çok olduğunda bu, Türkiye siyasetini de etkiler.

“Devlet çözüm sürecine müdahale etti”

Doğrudur, Kürtler hakarete uğradı, zulüm gördü fakat son yirmi yılda Kürtler ve Kürt dostlarının ittifakı ile barajı aştık ve Türkiye siyasetinde çok etkili olduk. 2015 seçimleri bizim için örnektir. Türkiye Devleti, o zaman rejimi için bir tehlike gördü. HDP, 13,1 oranında oy aldı ve 80 milletvekili ile meclise girdi ama çözüm sürece baltalandı. Neden baltalandı? Türkiye HDP’ye blokaj uygulandı. HDP’ye bu zulüm, haksızlık ve baskı uygulanmasaydı şu anda yüzde 20 alırdı. Bu imkan vardı. Herkes, ‘Babalarımız, atalarımız da Kürt’tü. Kürdistan’dan Orta Anadolu’ya gelmişler’ diyordu. Yani herkes aslına dönüyordu. Devlet bu yüzden bir tehlike sezdi ve çözüm sürecine müdahale etti.

“İstanbul’da o sonuçlar çıkmasaydı kimse Kürtlerin gücünü de anlamazdı”

Şimdiki süreç o zaman benziyor. Halkımız Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de güç hâline geldi. Politik bir güç hâline geldi, bir ağırlığı oldu, İstanbul’u etkiledi. İstanbul’da o sonuçlar çıkmasaydı kimse Kürtlerin gücünü de anlamazdı.

“Bazen siyaset böyledir”

Bazen siyaset böyledir. Kürtlere zulüm yapanlar 14 Mayıs’ta güçlü bir cevap alırsa göreve gelecek hükümet, Kürtlere artık bu kadar zalimce saldıramaz.

“Türkiye’de hukuk kalmamış”

Hukuki boyuttan bakacak olursak da Türkiye’de hukuk kalmamış. Hukuk olsaydı ailesi gidip kendisiyle görüşürdü. Sayın Öcalan siyasi olarak Kürdistan’ın dört parçasında da Türkiye’de de bu ülkenin siyasetinde de etkili bir isim fakat maalesef ağır bir tecride maruz kalıyor.

Bu tecrit sadece ona uygulanmıyor. Çözüm süreci baltalandığı zamandan bugüne halkımıza da uygulanıyor. Şu anda ne durumda olduğunu bilmiyoruz.

“‘Özgür Kürdistan, demokratik Türkiye’ düşüncesiyle hareket ediyor”

2019’da Sayın Öcalan’ın mesajı bir akademisyen aracılığıyla ulaştı. Sayın Öcalan’ın siyaseti Kürdistan stratejisi açısından çok önemli. Siyaseti ‘günlük’ bir şey olarak görmüyor ve duygusal davranmıyor. Kürtler ve Orta Doğu’da yaşayan halkların çıkarları için büyük bir strateji yürütüyor. ‘Özgür Kürdistan, demokratik Türkiye’ düşüncesiyle hareket ediyor.

“Sayın Öcalan hiçbir zaman AKP’yi desteklememiştir”

Sayın Öcalan hiçbir zaman AKP’yi desteklememiştir. 2019’da ‘Biraz tarafsız olmalısınız, AKP ile CHP’nin aparatı olmamalısınız’ dedi. Parti karar almıştı, seçimlere birkaç gün kala bu mesaj geldi. 2015 seçimlerinde HDP yüzde 13 aldığında hem AKP hem de partiden arkadaşlarımız hatta eş başkanlarımız bile seçimlere bağımsız adaylarla girmemizi istiyordu fakat Sayın Öcalan ‘HDP seçimlere parti olarak girmeli, yüzde 15 alacak, yüzde 20 potansiyeli var’ demişti.

“Mesaj akademisyen aracılığıyla gelmişti ve üzerinde birçok spekülasyon vardı”

Şu anda bazıları Sayın Öcalan ile iktidardaki partiyi birlikte göstermek istiyor. Bunu yapanlar da maalesef o dönemde bağımsız aday fikrini savunuyordu. Sayın Öcalan, AKP rejimini 2015’te yıkmıştı fakat zorla kaldı. Mesaj akademisyen aracılığıyla gelmişti ve üzerinde birçok spekülasyon vardı.

“Kürtlerin eliyle cumhurbaşkanı olan Erdoğan Kürtlerin eliyle kaybetmeli”

Elbette daha pek çok seçim olacak, bu seçimden sonra yerel seçimler de olacak ama bu seçimler bizim için ve Kürdistan için çok önemli. Halkımıza çağrımız şudur: Halkımız Yeşil Sol Parti’yi desteklesin, bu seçimlerden güçlü çıkalım. Kürtlerin eliyle cumhurbaşkanı olan Erdoğan Kürtlerin eliyle kaybetmeli. 14 Mayıs, halkımızın mahkemesi gibidir. Halkımız elini vicdanına koyarak Taybet Anne’yi, Şenyaşar ailesini, Kürdistan’da yıkılan kentleri, Efrin’i, Girê Spî’yi, Serê Kaniyê’yi hatırlasın. Güney Kürdistan’da bağımsızlık referandumu yapıldığında Kürdistan’a saldırdılar, boğacağız dediler, tatbikat yaptılar. Tüm halkımız bunları göz önünde bulundurmalı. Herkes, Erdoğan’ın kaybetmesi için kime oy vereceğini biliyor Dêrsimli biri.

“Kürtlerin dili, adı ve varlığı Anayasa’da yer almalıdır”

Yaşamımız Kürtçe, siyasetimiz tamamıyla olmasa da Kürtçe ama devletin anayasasında Kürtlerin ismi olmadığından, Kürtlerin dili olmadığından bu dil üzerinde on yıllardır süren asimilasyon etkili oluyor. Bu yüzden Kürtlerin dili, adı ve varlığı Anayasa’da yer almalıdır.

“Kürtçenin ikinci resmi dil olması gerekiyor”

Türkiye’de milyonlarca Kürt yaşıyor, Kürtçenin ikinci resmi dil olması gerekiyor. Bunlar gerçekleşmediği sürece asimilasyon zayıflasa da etkisi devam edecek. Bu dil; ticaret, ekonomi, siyaset, eğitim ve yaşam dili olmalıdır. Bu dil, bunca asimilasyona rağmen bütün lehçeleri ile hâlen ayakta.”

Rudaw
Bu haber toplam: 4571 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:07:52:39