Bu konulardan biri, yaklaşan başkalık seçimleri. Diğeri de Mesut Barzani’nin Amerika ziyareti ve bu ziyarette yaptığı açıklamalar.
Barzani, Amerika ziyaretinden önce, yeniden başkan seçilmek gibi bir niyetinin olmadığını, başkanlığı bırakmaya hazır olduğunu her fırsatta tekrarladı. Ama Kürdistan halkının, bölgeden gelen haberlere bakılırsa Mesut Barzani’den farklı düşündüğü anlaşılıyor.
Halka sorulmuş, Barzani’yi yeniden başkan olarak görmek istiyor musunuz diye. ‘Bê serok Mesut nabe’ diyenler oldukça fazla. Duhok ilinde bir vatandaş, Mesut Barzani hayattayken, başkan olarak başka birinin ismini gündeme getirmenin ayıp olduğunu söylemiş, ki bu Barzani’nin halk arasındaki gücünün ve saygınlığının bir gösterisi.
Barzani, Kürt milliyetçiliğinin bugün yaşayan en büyük lideri. O mirasın taşıyıcısı. Ama dar anlamda bir milliyetçi de değil Mesut Barzani. Kürtler’in beraber ve iç içe yaşadıkları halkların da güven duyduğu, sözüne önem verdiği bir lider.
DAİŞ’e karşı mücadelede, Barzani önemli bir sınav verdi. Peşmergeler DAİŞ’e karşı mücadele için cephede savaşırken, Serok Mesut onlarla beraberdi. DAİŞ’İn öldürdüğü peşmergelerin ailelerini, ziyaret etti, annelere teşekkür etti, ve ellerini öptü.
Kobani’ye yardım için ağır silahlarla donatılmış peşmergeleri gönderdi, Suriye Kürt muhalefetinin birliği için elinden ne geliyorsa yaptı. PYD’nin imzalanan anlaşmalara uymaması, zaman zaman Mesut Barzani’yi kendi partisinin nezdinde zor durumda bıraktı. Ama o kendi çevresine hep şunu söyledi: ‘Kürtler arasındaki anlaşmazlıkları daha da kızıştıran bir lider olarak tarihe geçmek istemiyorum.’
Barzani bugün, peşmergelerin DAİŞE’e karşı kazandığı zaferden memnun.
Kerkük’ü artık peşmergeler kontrol ediyor ve Mesut Barzani, şimdiye kadar ertelenen Kerkük referandumunun, yani 140. Maddenin hayata geçirilmesini istiyor. Öngörülen tarih ise Haziran sonu gibi.
Lakin Kürdistan muhalefetini, bütün bu politikaların memnun ettiğini söylemek çok zor. Başını YNK’nin çektiği muhalefet, Mesut Barzani’ye karşı alternatif bir başkan arayışı içinde bulunuyor. Ama Mesut Barzani’nin yerini dolduracak bir lider de söz konusu değil.
Mesut Barzani, işte bu siyasi iklimde, Amerika’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret her bakımdan önemliydi. Serok Mesut, Obama’yla beyaz sarayda bir görüştü. Atlantik Konseyinde konuştu ve önemli mesajlar verdi, daha sonra da, Amerikan Ticaret Odasının konuğu oldu.
Barzani’nin Amerika’da yaptığı açıklamalarda öne çıkan konu ise, Bağımsızlık konusuydu ve bu konu hem bizim Türk medyasında, hem Arap medyasında çarpıtılarak verildi. Sanki Barzani Amerika’ya Kürdistan’ı ilan etmek için vize almaya gitmiş gibi yazıldı çizildi. Oysa Barzani sadece bir süreçten söz ediyordu. Bağımsız Kürdistan’ın kurulmasının bir süreç olduğunu, bu hakkı bugünden yarına kullanmak gibi bir niyetlerinin olmadığını ifade ediyordu. Hatırlanacağı gibi, DAİŞ’in saldırısından önce, Bağdat’la yaşanan gerilim ve sorunların bir sonucu olarak bağımsızlık için referandum yeniden gündeme gelmiş, ama DAİŞ, Kürdistan ve Irak’a saldırınca, bu referandum gerçekleşememişti.
Aradan geçen zaman içinde, Bağdat’la yaşanan sorunlar göreceli olarak da olsa hal yoluna koyuldu. Kürtler’in gündeminde bugün bağımsızlık ilanı olduğunu iddia etmek, sadece aşırı bir zorlama yorum olarak kalır.
Kürtler’in güncel talebi bu değil. Kürtler, peşmergelerin ikinci bir ulusal ordu olarak tanınmasını ve bu çerçevede, peşmerge gücünün modernizasyonu için Amerikan yardımı talep ediyor. DAİŞ’e karşı mücadele, hem Kürdistan’ın hem Irak’ın korunması için, peşmerge gücünün vazgeçilmez bir güç olduğunu ortaya koydu.
Barzani’nin Amerika ziyareti, ve üst düzey karşılama, Amerika’nın Kürdistan’da tercihinin hala KDP’den yana olduğunu göstermesi açısından da önemlidir. Başkalarının, hevese kapıldığını gördük, ama partner ne Amerika ne Batı için değişmiş değil, hala KDP.
Özetle söylemek gerekirse, önümüzdeki yıllar, bağımsız bir Kürdistan’a değil, ama daha da güçlendirilmiş bir Kürt federasyonunun habercisi gibi..
Lakin bu federasyonun, Irak’ın ulusal birliğinin parçalanmasını değil, daha da güçlenmesini sağlayacağı da muhakkak. Kürtler Irak’ın güçlü bir ortağı olmak istiyor, ve bağımsızlıktan henüz epey uzakta olduklarını da çok iyi biliyorlar.
Arap ve Türk milliyetçileri boşuna telaş etmesin!