PAK bugün Diyarbakır \'da Seyid Rıza ve arkadaşlarının idam edilişlerinin yıldönümü anması için PAK Diyarbakır İl Başkanlığı binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya PAK yönetici, üye ve dostları katılım gösterdi. Toplantı PAK Diyarbakır İl Başkanı Hanifi Turan\'ın konuşmasıyla başladı, Kürdistan şehidleri,Seyid Rıza ve arkadaşları için saygı duruşunda bulunularak Kürdistan ulusal marşı okundu.
Saygı duruşundan sonra PAK Diyarbakır İl Yönetim üyesi Rojbin Bükün Kurmancî olarak açıklamayı okudu. Basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
Seyid Rıza ve Arkadaşlarını Saygıyla Anıyoruz
78 yıl önce bugün, 15 Kasım 1937’de, Dersim direnişinin yiğit önderlerinden Seyit Rıza ve 6 arkadaşı, Elazığ Buğday Meydanında idam edilmek suretiyle hunharca katledildiler. Başta Seyit Rıza ve arkadaşları olmak üzere, Dersim direnişinin bütün şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. Onlar artık aramızda değildirler fakat Kürdistan sathı boyunca yükselen mücadelenin her safhasında yaşamaya, kendi evlatlarının bayrağı olmaya devam etmektedirler.
Türk Devleti, Abasanlı Seyid Rıza ve oğlu Resik Hüseyin’i, Demenanlı Hüseyin ile Kureyşanlı Seyit Hüseyin ve Hasan’ı, Kalanlı Ali ve Yusufanlı Fındık Ağa’yı katletmekle, kökleri binlerce yıl gerilere uzanan, güçlü bir kültüre sahip Dersim halkını yok edeceğini umuyordu. Bütün eğemen devletlerin ortak yanılgısıdır bu. Türk Devleti de bu yanılgı uğruna onbinlerce insanımızı katletti, kadın çocuk yaşlı demeden binlercesini kurşuna dizdi, bizzat katliamı gerçekleştirenlerin ifadesiyle fare zehiriyle imha etti. “Yeni bir millet yaratmak” adına o kadar büyük cinayetler işledi ki, tarihe bir yüz karası olarak geçmiş Hitler faşizmine esin kaynağı oldu. Fakat bir o kadar da korkuyordu; öyle ki işlemiş olduğu cinayetleri bir meçhule çevirmek için, kurbanlarının mezar yerlerini bile gizledi. Şeyh Sait ve arkadaşlarının olduğu gibi Seyit Rıza ve arkadaşlarının nereye defnedildiği hala bir sırdır.
Kısaca Dersim kırımı, bir bütün olarak Kürdistan’ın fethi için, 1921’de Koçgiri’de açılan, Şeyh Sait, Ağrı, Zilan, Sason vd. kırımlarla devam eden tehcir ve tenkil parantezinin Dersim’de kapatılmasıdır.
Kuşkusuz sömürgeci devletler amaçlarına ulaşamadılar, fakat Kürt halkını eğemenlik altında tutmaktan da vaz geçmiş değildirler. Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de Kürdistan, adeta yeniden fethedilmeye çalışılmaktadır. Güney, Geneybatı, Doğu ve Kuzey’de önemli oranda mesafe kateden Kürdistan halkı, yeniden bastırılmaya, eğemenlerin istediği şekilde yaşamaya zorlanmaktadır. Kimi yerlerde bunu doğrudan sömürgeci devletler yaparken, kimi yerlerde IŞİD adlı çağdışı terör örgütü devreye girmektedir.
Artık çok net bir şekilde anlaşılmıştır ki, Orta-doğu’da barışın ve demokrasinin, bütün halkların barış içinde bir arada yaşamasının en önemli faktörü, Kürt ve Kürdistan meselesinin bir an önce çözüme kavuşturulmasıdır. Ne var Türk Devleti hala bunun bilincinde olmadığını her gün tarmandırdığı şiddet politikasıyla ortaya koyuyor. Dün olduğu gibi bugün de şiddet ve kırım politikasıyla sonuca varacağını sanıyor. Artık ciddi bir kavganın nedeni olmuş ‘tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan’ doğmasında ısrar ediyor. Bu olmazı olur kılmak için, 1 Kasım Seçimleri öncesinde başlattığı şiddeti durdurmak bir yana arttırarak ve farklı alanlara yayarak sürdürüyor.
Ne var ki bu yol bir çıkmazdır. Dersim toprağından Kürt halkının sökülüp atılması ve geri kalanın asimilasyon yoluyla Türkleştirilmesi anlamına gelen “Tedip ve tenkil harekatı” yüz yıl sonra bile başarıya ulaşamamıştır; bu gerçeği görmenin zamanıdır. Ağrı, Zilan, Şeyh Sait ayaklanmalarında olduğu gibi Seyit Rıza’nın şahsında yok edilmeye çalışılan Dersim halkı bütün Kürdistan’da ayaktadır, haklarını almak için mücadelesini sürdürüyor. Bugün yapılması gereken şiddeti tırmandırmak değil, barışçıl ve demokratik yollarla soruna çözüm bulmak için gerekli olan ortamı yaratmaktır.
Dersim’de bir katliam yapıldığını kabul eden devlet, ne yazık ki bunun gereklerini yerine getirmedi. Diğer bütün politikalar gibi bunun da konjonktürel ve iç siyasete dolgu malzemesi yapıldığı artık net olarak ortaya çıkmıştır. Fakat bilinmelidir ki, 1937-38’de Dersim soykırımını gerçekleştirenlerin önünde “yalanlarınızla baş edemedim, bu bana dert oldu fakat ben de sizin karşınızda diz çözmedim, bu da size dert olsun” diyen Seyid Rıza’nın torunları hiçbir zaman zulme diz çökmediler ve çökmeyeceklerdir de.Kürt ve Kürdistan’ın özgürlük mücadelesi büyük bedeller pahasına yol almaya devam etmektedir.
Eğer devlet ‘barışçıl ve demokratik’ yollardan Kürt meselesini çözmek istiyorsa, bir iyi niyet göstergesi olarak, hiç gecikmeden, Dersim katliamını gerçek anlamda kabul eder ve gereklerini yapar. Ayrıca başta Seyit Rıza ve arkadaşları olmak üzere daha önce idam edilen Şeyh Sait ve arkadaşlarının mezar yerlerini açıklar, onlara yakışan bir şekilde yeniden defnedilmelerini sağlar.
Katledilişinin 78. Yılında Seyit Rıza şahsinda Dersim soykırımının kurbanlarını ve bütün Kürdistan şehitlerini saygıyla anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Onların yere düşürmedikleri özgürlük bayrağının PAK (Kürdistan Özgürlük Partisi) olarak zafere kadar taşıyacağımıza dair söz veriyoruz.