PSK: Özgürlük ve Demokrasi İçin Gücümüzü Birleştirme Zamanıdır

28-29 Nisan 2018 tarihinde Diyarbakır’da toplanan Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Parti Meclisi son siyasal gelişmeleri değerlendirmiş, özel olarak da baskın bir biçimde öne alınan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçim süreçlerini ele alarak aşağıda açıklamayı kamuoyu ile paylaşmayı benimsemiştir.
30.04.2018, Pts - 14:07
PSK: Özgürlük ve Demokrasi İçin Gücümüzü Birleştirme Zamanıdır
Haberi Paylaş

Kurdistan Sosyalist Partisi'nin bir kopyasını da Nerinaazad'a gönderdiği basın açıklamasının tam metni:

Kürt ve Kürdistan meselesi Ortadoğu’nun en temel, yakıcı ve köklü sorunu olmaya devam etmektedir. Irak, İran, Suriye ve Türkiye’de neredeyse yüz yıldır yaşanmakta olan kronik siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel istikrarsızlık ve çatışmaların başlıca nedeni Kürt halkının ulusal haklarının gasp edilmesinden kaynaklanmaktadır. Gelinen aşamada bölgede Kürt meselesinin çözümsüz bırakılmasından en çok etkilenen ülkelerin başında ise Türkiye gelmektedir.

AKP iktidarı belli bir yumuşama ve reform sürecinin ardından, son birkaç yıldır Kürt meselesinde yeniden geleneksel şiddet, savaş ve bastırma anlayışına savrulmuş bulunmaktadır. Türkiye sadece kendi içinde değil, dışarda da Kürt halkının her kazanımına şiddetle karşı durmaktadır. 25 Eylül 2017’de Güney Kürdistan bağımsızlık referandumunda ve son olarak da Afrin işgalinde olduğu gibi, Türkiye, Ortadoğu’da Kürt karşıtlığında baş oyuncu rolüne soyunmuş bulunmaktadır.

Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de Kürt meselesinde şiddet seçeneğini öne çıkardığı her dönemde kaçınılmaz bir biçimde demokrasiyi rafa kaldırmış, OHAL gibi hukuk dışı yöntemlere başvurmuş, en temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmıştır. Son birkaç yıldır Türkiye’de yaşanan tam da budur. AKP iktidarı gelinen noktada Kürt meselesinde çatışma politikasına teslim olmuş, siyasal alanda ise tam bir otoriter çizgiye savrulmuştur. Bu durum doğal olarak Türkiye’yi derin ekonomik ve siyasal krize sürüklerken, aynı zamanda onu AB ve benzeri uluslararası kurumlardan hızla uzaklaştırmaktadır.

Son dönemde artarak devam eden yoğun hak ihlallerine, hukuk dışı uygulamalara ve adil olmayan yargı kararlarına ilişkin uluslararası kurumlardan peş peşe raporlar yayınlanmaktadır. KHK’ler, değişik toplumsal kesimleri hizaya sokmak ve muhalif sesleri kısmak için iktidarın elinde bir kılıca dönüşmüştür. Son iki yılda hukuk dışı idari kararlarla yüzbinlerce insan işlerinden atılmış, bir o kadarı tutuklanmış, toplumun geri kalanı ise sistematik baskıcı uygulamalarla sindirilmiş durumdadır. Kürdistan’da sıklıkla uygulanan sokağa çıkma yasakları günlük yaşamı çekilmez hale getirirken, uygulamaya sokulan yayla yasakları ise bölgede tek geçim kaynağı olan hayvancılığı yok etme noktasına getirmiştir.

Bütün bu olağanüstü ve antidemokratik koşullar yetmiyormuş gibi, AKP iktidarı fiili ortağı MHP ile cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin erkenden de öte baskın bir biçimde öne alınmasına karar verdi. Bu tarzda bir baskın seçimin Türkiye’nin mevcut sorunlarını çözmekten çok, yaşanmakta olan belirsizliği daha da derinleştirmesi kaçınılmazdır. Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün büyük kısıtlama ve tehditlerle karşı karşıya bulunduğu OHAL koşullarında, seçimlerin demokratik ve adil bir biçimde gerçekleştirilmesi imkansızdır. Diğer yandan Kürt meselesinin çözümünü esas alan hemen hemen bütün Kürt ve Kürdistan partilerinin seçimlere girişi engellenmiş bulunmaktadır. Anayasa ve yasalardaki yüzlerce engelleyici düzenleme ve barikatlar nedeniyle Kürt siyasi partilerinin siyasal sürece, özel olarak da seçim süreçlerine katılmasının önü kesilmiştir. Bu koşullarda yapılacak seçimlerin demokratik, özgür ve adil olduğundan söz edilmesi mümkün değildir.

Ancak bütün bu anti demokratik baskı, sindirme ve hukuksuz uygulamalara rağmen her şey tükenmiş değildir. Mevcut karanlığı aydınlığa çevirmek, baskı ve çatışma ortamına son vermek bizim elimizdedir. Bunun için en başta bütün Kürt siyasi aktörleri ulusal demokratik bir program etrafında birleşmeli, böylece Kürt toplumunun en geniş kesimlerini özgürlük, demokrasi ve barış için topyekûn harekete geçirmelidir. Ardından Türkiye’nin tüm ilerici, değişimci ve demokrasiden yana olan kesimleriyle gücünü birleştirerek bu olumsuz gidişata dur demelidirler. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçim süreçleri özgürlük ve demokrasi için verilecek mücadele platformlarına dönüştürülmelidir.

Öte yandan 24 Haziran seçimlerinin görece demokratik ve adil yapılması için atılacak ilk adım OHAL sistemine son vermek, KHK uygulamasını sona erdirmektir. OHAL nedeniyle yaşanan yaygın mağduriyetleri telafi edecek acil adımlar atılmalıdır. Seçim sistemi ve siyasal partiler yasasını anti demokratik unsurlardan arındırıp katılımcı ve demokratik bir hale getirmek hala mümkündür.

Daha da önemlisi devlet sürdürdüğü askeri operasyonlara son vermeli, PKK koşulsuz ateşkes ilan ederek güçlerini sınır dışına çekmelidir. 24 Haziran seçimlerini barışçıl bir ortamda gerçekleştirmek, siyasi sürecin normallemesini sağlamak ve yeni bir siyasi diyalog zeminini oluşturmak büyük ölçüde buna bağlıdır.

Partimiz; Kürdistan Sosyalist Partisi, bütün dünya emekçilerinin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ı kutlar, halkımızı 1 Mayısı barışçıl ve kitlesel bir biçimde kutlamak için meydanlara çağırır.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 3620 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:58:48