PSK tarafından bir kopyası Nerinaazad'a gönderilen bildirinin tam metni:
IŞİD sonrası döneme hazırlanan ve siyaseten yeniden şekillenme sürecinde bulunan Ortadoğu’da, ABD, Rusya, öteki batılı ülkeler, Körfez’in Arap devletleriyle Türkiye ve İran arasındaki hegemonya mücadelesi çok sert ve kanlı geçiyor.
Bölgede bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de rejim son hızla tek kişinin yönetimine doğru ilerliyor. OHAL bahanesiyle demokratik hak ve özgürlüklerin askıya alınması devam ediyor.
AK Parti Hükümetinin yayınladığı KHK vasıtasıyla muhalifler tutuklanıyor, işinden aşından ediliyor. Sivil toplum kuruluşları, dernekler, basın yayın kuruluşları kapatılıyor. Siyasi partilerin faaliyetlerinin önüne engeller çıkartılıyor. Milletvekili ve parti yöneticileri tutuklanıyor. Her sözü emir telakki edilip gereği yerine getirilen Cumhurbaşkanı Erdoğan ise diktatörlüğe doğru koşuyor.
Kürd sorununda devletin resmi politikasına teslim olan, dindar kimliği, “yerel ve milli” söylemiyle üniter yapı ve resmî ideolojinin koruyucusu olan AK Parti hükümeti, Kürd sorununu baskı, şiddet ve silahla çözme politikasına yöneldi, demokratik hak ve özgürlükleri budamaya başladı.
Hükümetin bu politikası sonucu Kürdistan’da ekonomi durma noktasına geldi, işsizlerin sayısı arttı, Kürdistan’dan toplu göçler yeniden başladı.
AK Parti Hükümeti Kürd halkının diğer parçalardaki ulusal kazanımlarını Türkiye’nin ulusal güvenliği için tehdit olarak görüyor.
Hükümet Güney Kürdistan ile kurduğu iyi ilişkileri zora sokma pahasına 25 Eylül Referandumuna karşı çıktı.
Güneybatı Kürdistan’daki fiili Kürd özerk yapısını ortadan kaldırmak için harekete geçen AK Parti hükümeti, Suriye’deki kaosu daha da derinleştiren Afrin’in işgal edilmesiyle yetinilmeyeceğinden, tüm Güneybatı Kürdistanı’nın işgal edileceğinden bahsediyor.
Tüm otoriter yönetimler gibi, AK Parti Hükümeti de dış politikadaki sıkışıklığını içte baskıları artırarak, içte yüz yüze kaldığı köklü sorunları dış düşmanlar yaratarak çözmek istiyor.
Afrin’e askeri saldırılara karşı çıkanlar, kararlarını hükümetin politikasına endeksleyen mahkemeler tarafından tutuklanıyorlar. “Savaşa Hayır” demek, ‘’Barış’’ sözcüğünü kullanmak suç haline geldi.
AKP Hükümetinin anti demokratik uygulamalarına karşı koymak, hak ve özgürlükleri koruyup genişletmek, devletin yayılmacı politikasına karşı çıkıp Kürd sorununun diyalog yoluyla barışçıl çözümü için mücadele etmek, tüm yurtsever ve demokratik güçlerin görevidir.
Kürdistan Sosyalist Partisi-PSK, bir kez daha, yurtsever ve demokratik güçleri; OHAL ve KHK sisteminin kaldırılması, bu sistemin kurbanı olanların mağduriyetlerinin giderilmesi, Afrin’e yönelik askeri saldırıların sonlandırılması, Kürd sorununun diyalog yoluyla barışçıl çözümü için el ele vermeye,
PSK, Kürdistanlı güçleri, 2019 yılında yapılacak yerel, parlamento ve başkanlık seçimlerinde ulusal demokratik bir temelde bir araya gelerek ortak tavır almaya çağırır.
OHAL kaldırılmalı ve KHK sistemine son verilmelidir! Türkiye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ateşkes kararına kayıtsız şartsız uymalı, Afrin’e yönelik saldırılar hemen durdurulmalı, Güneybatı Kürdistanlı güçlerle ilişki kurulmalıdır! Devlet Kürdistan’daki askeri operasyonları durdurmalı, PKK kayıtsız şartsız ateşkes ilan ederek çatışmalara son vermelidir. Kürd sorunun şiddet yolu ile çözülmesi politikasından vazgeçilmeli, sorunun barışçıl çözümü doğrultusunda demokratik adımlar atılmalıdır.
PSK, başta özgürlük ve demokrasi şehidlerinin anneleri olmak üzere, tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlar.
28 Şubat 2018
Kürdistan Sosyalist Partisi
Merkez Yürütme kurulu
