Gazeteci Vahap Coşkun bugünkü yazısında Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Türkiye siyasetinde izlediği yöntemi ve sonuçlarını değerlendirdi:
"İktidar ve HDP arasındaki münasebetler, son on yıl içinde, dalgalı bir seyir izledi. 2013-2015 çözüm sürecinde iki taraf birbirleriyle diyalog ve nispi bir işbirliği içerisindeydiler. 2015’te sürecin çökmesinin ardından taraflar birbirlerine karşı sert bir mücadelenin içerisine girdiler. İktidar, HDP elindeki tüm araçlar seferber ederek fiili ve hukuki bir kıskaca aldı. HDP ise bütün oyununu, kendisi bir kazanç sağlamasa da, iktidara kaybettirmek üzerine kurdu.
Mutlak iktidar aleyhtarlığı, HDP’ye birçok maliyet üretti. Evvela HDP’nin siyaset alanını daralttı. İktidar baskısı, HDP’nin sağlıklı bir muhasebe yapmasını engelledi. HDP’nin de bütün enerjisini iktidar karşıtlığına harcaması, HDP’nin seçmenine yeni bir söz söylemesini imkânsız kıldı. 2015’ten beri HDP’nin bütün siyasetini birkaç sloganın içine sığdırmak mümkün: “Seni başkan yaptırmayacağız”, “Faşizme geçit vermeyeceğiz”, “Tek adam rejimini/Diktatörlüğü yıkacağız.”
Ne var ki bu sloganlarda ifadesini bulan hedeflerin hiçbirine ulaşamadı HDP. Başkan yaptırılmayacağı söylenen Erdoğan üç seçimden de başkan çıktı. Geçit verilmeyeceği söylenen rejim, iki defa halktan geçer not aldı. Yıkılacağı ifade edilen sistem, 2023 neticeleriyle daha bir tahkim oldu. Bir başka ifadeyle o sloganlardaki iddiaların tam tersi bir hal meydana geldi."
“Oyunu ver ama yanımızda gözükme”
HDP'nin 2019 yerel seçimlerinde muhalefete verdiği desteği değerlendiren Coşkun, şu ifadeleri kullandı:
"İktidarla ile mücadelesinden istediğini elde edemeyen HDP’nin muhalefet ile yakınlaşmasından da bir zafer öyküsü çıkmadı. Evet, 2019 yerel seçimlerinde muhalefet verdiği destekle büyükşehirlerde belediyelerin muhalefete geçmesinde büyük bir rol oynadı ve AK Parti’nin canını yaktı."
Gazeteci Coşkun, "Lakin siyasi dengeleri derinden sarsan bu ciddi değişimde belirleyici bir pozisyonda olmak, HDP’ye herhangi bir fayda sağlamadı. Dört noktaya değinilebilir bu bağlamda" diyerek dört maddeyi şöyle sıraladı:
"Bir: Belediyelerinin yönetimini devralan muhalefet, HDP’nin herhangi bir talebeni karşılamadı. Gündelik hayatta, Kürt seçmenlerin istemlerini yansıtan, müspet ve anlamlı bir değişim gözlenmedi. Mesela dile dair en meşru isteklerde bile yaprak kımıldamadı. Gözler görmez, kulaklar duymaz oldu. Seçimleri Kürtlerin verdiği oylarla muhalefet kazandı ama bu, Kürtlerin kazanması anlamına gelmedi.
İki: HDP, kurumsal bir itibardan da mahrum edildi. Siyaset sahasındaki diğer aktörlerle konuşan, müzakere eden muhalefet –bilhassa CHP ve İYİ Parti- HDP ile de bu tür, yani olması gerektiği gibi, bir ilişki kurmaktan hep uzak durdu. CHP, kaç-göç görüşmelerle, mahcup ifadelerle günü kurtarmaya çalışırken, İYİ Parti doğrudan HDP’nin meşruluğunu hedef aldı; onu gayri-meşru ilan etti ve ne resmi ne de sivil alanda HDP ile bir araya gelmedi. Muhalefet, HDP’den oyunu istiyor ama yanında yöresinde gözükmesini istemiyordu. HDP’nin muhalefetin çizdiği bu çerçeveyi kabul etmesi, muhalefete kazandırırken HDP’ye kaybettirdi.
Yeni sayfa
Üç: Muhalefete verdiği kayıtsız şartsız destek nedeniyle HDP, iktidarın hışmına daha fazla maruz kaldı. Büyükşehirlerin elinden çıkmasının müsebbibi olarak HDP’yi gören iktidar, intikamını HDP belediyelerine kayyımlar atayarak aldı. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerin muhalefet geçmesini sağlayan HDP, kendi belediyelerinden oldu. Belediyelerin kaybı ise, HDP’nin siyasetinin kitlelerle iletişiminde telafisi zor bir hasara yol açtı.
Dört: Bütün bu süreç boyunca HDP siyasi kan kaybı yaşadı. 2023’te 87 seçim çevresinin tamamında oy yitirdi. 2015’te yüzde 13.2 olan oyu, 2023’te yüzde 8.8’e geriledi. Hem oy oranında hem de milletvekili sayısında devasa düşüşler oldu. Son seçimde MHP’nin ve İYİ Parti’nin gerisinde kaldı. Seçim öncesindeki siyasi iddiaları tuz buz oldu."
Coşkun şu cümlelerle yazısını noktaladı:
"Tablo, görüldüğü üzere, nahoş; kayıplar sineye çekilmeyecek kadar fazla. İki yol görünüyor HDP’nin önünde: İlki, 2015’ten itibaren girdiği siyasi hatta ilerlemeye devam etmesidir. İkincisi ise, iktidarla yeni bir ilişki tanzim etmesidir.
HDP için ilk yolu sürdürmek artık kolay değil. Çünkü bir taraftan, AK Parti beş yıl daha iktidar ve HDP’nin bunu göz ardı etme lüksü yok. Diğer taraftan, tabandan da HDP’ye hiçbir şey kazandırmayan iktidarla kavga siyasetine yönelik itiraz sesleri yükseliyor; taban, kendisine hep kaybettiren sürekli bir çatışma halinin sürdürülmesine rıza göstermiyor.
Dolayısıyla iktidarla ilişkilerinde yeni bir sayfa açma mecburiyeti, kendini HDP’ye dayatıyor. Yeni bir sayfa ise, salt bir aktivizmden ve slogandan ötesini, yani gerçek bir siyaseti, gerektiriyor."
Yazının kaynağı için tıklayın...