Yalçın Küçük: Kürtlerde hapse giren yükselir

Yalçın Küçük, Oda Tv\'\'den Deniz Hakan ve Okan İrtem’e verdiği söyleşide, Kürt siyasetinde hapse girenlerin yükseldiğini ileri sürerek, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın da hapse girmeyi çok istediklerini dile getirdi.
19.01.2016, Sal - 19:04
Yalçın Küçük: Kürtlerde hapse giren yükselir
Haberi Paylaş

Son günlerde yaşanan gelişmeleri, kendi bakış açısıyla Oda Tv\'den Deniz Hakan ve Okan İrtem’e değerlendiren Yalçın Küçük, Kuzey Kürdistan’daki olaylar için “ikinci 12 Eylül’dür.” dedi ve “Kenan Evren’i en iyi ne tarif ediyor? ‘Asmayalım da besleyelim mi’ sözü tarif ediyor. Şimdi söylenenler nedir, yeni bir dönemdeyiz, ‘öldürmeyelim de yaşatalım mı’ sözü tarif ediyor, bunun 12 Eylül’den ne farkı var?” diye vurguladı.

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın hapse girmesini istediklerini belirten Yalçın Küçük\'ün mülakatından öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

Kuzey Kürdistan’da yaşanan çatışma ve sokağa çıkma yasaklarını Kenan Evren’in 12 Eylül Dönemi’ne benzeten Küçük, Kenan Evren’i en iyi tarif eden sözün “asmayalım da besleyelim mi” olduğunu, şuan ise bunu yerini “öldürmeyelim de yaşatalım mı” aldığını ve bu ikisinin birbirine çok benzediğini söyledi. 12 Eylül’de insanlar hiç gece gündüz evlerine hapsedilmedi diyen Küçük “12 Eylül’de aldılar, sıkıyönetim ilan ettiler. Türk ordusuna bakın, 12 Eylül’ü aşmıştır. Sıkıyönetim ilan etmeden savaşa başladı, bu mümkün değildir, önce sıkıyönetim ilan edersin. Savaşın da kuralları, teorisi var.” dedi

Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş hapse girmek istiyor

Kürtler’de hapse girenin yükseldiğini belirten Küçük, “Burada şunu görüyoruz, iç savaş diyorlar, ben de öyle diyordum, çünkü Osmanlı’da yurttaşlık yoktu. Aslı ise civil war’dur, yurttaşlık savaşıdır. Bunları daha sonra açacağız. Kim komuta ediyor peki bunu, o tartışmalı, bir kaymakam çıkıyor ediyor, onu da söyleyelim. Düşmanını da bilmiyor, ne demek düşmanı bilmiyor, biz sizi hapsedeceğiz, diyor. Düşmanını bilse, bunu söylemez. Neden söylemez, şu anda en baştaki iki düşman, önlerindeki iki düşman, hapsedebilecekleri iki düşman, kimlerdir bunlar, biri Selahattin Demirtaş, öbürü Figen Yüksekdağ’dır. Onların da en çok istedikleri hapse girmektir, bunu bileceksin. Bunu bilmezseniz olmaz. Niye bilmelidir, bunlar geldiler, bir politik hareketin içinde, başında oldular. AKP ile çözüm yapacakken, bilmem ne yapacakken, başka bir durumla karşılaştılar. Bunların bir tek istedikleri, en çok ihtiyaç duydukları savaştır, hapse girmektir. Niye? Bu tür siyasi örgütlerde hapse girmezsen yükselemezsin: Öcalan’ın köylü kızı dediği Leyla, bir Kürtçe söyledi, hapse girdi ama böylece ömür boyu milletvekili oluyor, Leyla oluyor, şu oluyor, bu oluyor. Bunları bilmiyorlar. O yüzden de ne diyor Figen Hanım, ‘kolaysa gel beni tutukla’ diyor, istiyor. Hiçbir şey bilmeden bu işe giriyorlar.” dedi

Kürtler sokağa çıkma yasaklarıyla yeniden Kürtleştiler

Selahattin Demirtaş’ın Rusya dönüşü biz Kürtler devlet kurarız, federasyon kurarız sözlerini hatırlatan Küçük, kendilerinin de Türkiye’yi uyardıklarını, Rusya’nın ciddi bir ülke, ciddi bir tehlike olduğunu ve ciddi bir savaş ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

1800 yılından 1900 yılına kadarki Rusya ile Türkler arasındaki bütün savaşlarda Kürtler Rusların yanında yer almışlardır diyen Küçük, 25 Kasım’dan sonra da Putin’in bunu kullanarak fiili bir savaş başlattığını her türlü hazırlığını yaptığını ama hukuken bunu ilan etmediğini söyledi.

Kürtlerin eski Kürtler olmadığını vurgulayan Küçük, hatta kendisinin içinden “Kürtlerin çoğunun Kürtlükleri kalmadı” diye düşündüğünü ama şimdi durumun değiştiğini, Kürtlerin yeniden Kürtleştiklerine dikkat çekti ve bunun sebebi olarak ta sokağa çıkma yasaklarını gösterdi ve bunun Kürtleri yeniden Kürtçü yaptığını söyledi

Kürtleri modernize ettik

Türkiye’nin başına gelen en büyük felaketin, Türk gericiliği ile Kürt gericiliğinin birliği olduğunu belirten Küçük, birinci ve kısmen ikinci Türkiye İşçi Partisi olarak, Kürtleri modernize ettiklerini vurguladı ve şunları dile getirdi: \"Burada kitap var, Murat Karayılan ‘bizim dinimiz Zerdüşt dinidir’ demişti. Ama genellikle AKP’den sonra, özellikle bu çözüm denilen hastalığa yakalandığı zaman Kürtlerde müthiş bir yobazlaşma hareketi başladı. Dolayısıyla toplumumuzda AKP denilen üç ayaklı parti diktatoryası kuruldu ama bu diktatorya aynı zamanda üç buçuk ayaklıydı çünkü Kürtler de oradaydı. Hala da oradalar, hala Cuma namazı diyorlar, ne yapacaksınız. Ahmet Altan ile Yasemin Çongar Kandil’e gittiler, “ya bunlar laik” dediler, neredesiniz siz, dağlarda laiksiniz, şimdi Cuma namazı istiyorsunuz. Onlara söyle, gördüğün Kürtlere söyle, ben, Yalçın Küçük, bu işin içindeydim, Kürt meleler benim arkadaşımdı, mele, molla bilgin demektir, çok iyi insanlardı, biz Türkiye İşçi Partisi’nde onlarla beraberdik. Selahattin bunları bilsin, onlar sizin en kültürlü, en Kürt, en vasıflı insanlarınızdı, Cuma namazına gittiklerini hiç görmedim.

Musa Anter benim dostumdu, bana öyle söylerdi. Onun ölümü de var, onu başka zaman yaparız. Musa pırıl pırıl bir adamdı, Selahattin Demirtaş’a söylüyorum, sen kim için Cuma namazı istiyorsun, yaranmak için mi?\"

Nerina Azad
Bu haber toplam: 10427 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:18:37:18