Aziz Yağan: Aileler, Evlatları ve Kimyasal Silah

PKK, kanıtlarını sunmak yerine DSÖ ve BM kapısını taşlıyor, günlerdir Öcalan posterleriyle yürüyüş yapıyor, kanıt isteyenleri susturmak için ses yükselterek ‘TC kimyasal silah kullanmıştır!’ diyor. Güvenilirlik esastır. Güvenilirlik yiterse sesinize kimse dönmez, destek eli uzanmaz.
28.10.2022, Cum - 07:04
Aziz Yağan: Aileler, Evlatları ve Kimyasal Silah
Haberi Paylaş

Ailelerimiz nerede...?

Genel olarak TSK’nın kimyasal silah ya da kitle imha silahı kullandığına dair PKK’nin iddialarını ve özel olarak da son süreci sadece aileler sona erdirebilir. PKK’ye katılmasını onaylasalar da, onaylamasalar da; 19 kişinin ailesi evlatlarını PKK’den isteme hakkına sahiptir. Aileler, hem hayatını kaybedenlerde, hem hayatta kalanlarda, hem de eşyalarda eğer varsa kimyasal silah kalıntılarını ve izlerini uluslararası standartta ve güvenilirlikte tespit edecek ve belgeleyecek hastanelere ulaştırabilirler. Evlatlarının başına geleni öğrenmek ve belgelemek isteyecek aileler evlatları ve kendileri için bunu yapabilmeliler. Evlatlarının başına geleni öğrenmek ve belgelemek ailelerin hakkıdır.

Sonuç ne olursa olsun hastane raporlarından sonra çoğu şey şimdiki gibi olmayacaktır.

Süregiden...

PKK, TSK’nın kendilerine karşı binlerce kez kimyasal silah kullandığını ve 19 üyesinin de böyle bir saldırıda öldüğünü iddia etti. PKK kanıt göstermekten ziyade, ‘Benim dediğim itiraz edilmeksizin geçerli kabul edilecek!’ yaklaşımında ısrar ediyor. Hatta PKK, ‘TSK kitle imha silahı kullandı!’ deyip Türkiye’yi savaş suçu işlemiş olarak gösteriyor. Demokrasi güçleri de bunu kabullenmiş görünüyor. Gözden kaçansa şu: PKK, halen iddiasını kanıtlayamadı, güçlü ön kanıtlar ortaya koyamadı.

Kimi birey ve kuruluş, Türkiye’den inceleme yapmasını yani ‘kimyasal silah kullanmadığını’ kanıtlamasını istemeden önce; öncelikle PKK’ye seslenerek ‘itiraz edilemeyecek güçlü ön kanıtlar gerekiyor!’ demeli ancak bunu demiyor.

İddiasını aydınlatması, kanıtlaması gereken öncelikle PKK iken; PKK bunun yerine, bu iddiasını kanıtlaması için harekete geçmeyen diğer ülkeleri, kuruluşları, KDP’yi suçluyor. Türkiye için hem savaş suçlusu diyor, hem de kanıtlanması için diğer ülkelere çağrı yapıyor! Son iddia için de herhangi bir devlet, devletler topluluğu ya da bağımsız kuruluş ikna olmadı, harekete geçmedi.

PKK, kanıtlarını sunmak yerine DSÖ ve BM kapısını taşlıyor, günlerdir Öcalan posterleriyle yürüyüş yapıyor, kanıt isteyenleri susturmak için ses yükselterek ‘TC kimyasal silah kullanmıştır!’ diyor.

Güvenilirlik esastır. Güvenilirlik yiterse sesinize kimse dönmez, destek eli uzanmaz.

Asıl mesele ne...!

Türkiye’nin 1915’e karşı net duruşu bilinmektedir. Hendeklere tutumu bilinmektedir. Dikkat edilirse, benzer toleranssızlığı ve refleksi TSK’nın kimyasal silah kullandığı iddiasını öne sürenlere karşı da sergilemeye başladı. İllegal ve legal Apocular ise kanıt gösterilemezse meselenin ne hale geleceğinin farkında değil gibiler ya da her mağduriyetten güçlenerek çıkıldığını sandıkları için yaklaşan olası fırtınaya razılar. Yanlış adımlar atanlar, dikkatsiz, abartılı ve kanıtsız açıklamalar yapanlar hep kaybetti.

Kürd toplumu kimyasal silah kullanıldığına dair iddianın ne kadar hassas, ciddi bir konu olduğunu bilmelidir. Kimyasal silah araçsallaştırılamayacak kadar riskli bir konudur. İddiaya kanıt yoksa, ki hala yok, çoğu birey ceza alabilecek demektir.

Kürd bireyler, ‘Türkiye, kimyasal silah kullanımı iddiaları karşısında inceleme başlatmalıdır!’ cümlesini telaffuz ederse, tıpkı en kısa sürede evine dönmesini dilediğim Şebnem Korur Fincancı gibi, “PKK silahlı terör örgütünün illegal faaliyetlerinin TMK'nın 7. maddesi kapsamında suçun hukuki unsurlarından olan “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi" olarak suçlanabilir (https://www.sabah.com.tr/gundem/2022/10/27/sebnem-korur-fincanci-adliyeye-sevk-edildi). Kürdler yıllardır ‘terör örgütü üyesi olduğu ya da terör örgütü üyesi gibi davrandığı’ gerekçeleriyle cezalar alıyor.

Seçime odaklanmış Kürd yapılarına ise ilişmemek lazım. Ancak Kürd bireyleri topluma seslenmeli ve PKK’nin yeni bir yıkıma, felakete dönüşecek olası sürecine karşı uyarısını ısrarla yapabilmelidir.

Kürdleri ilgilendiren ise bu gibi süreçlerde kanıtın, olayı ele alışın ve söylemin, tarzın ne kadar önemli, belirleyici ve koruyucu olduğunun ayırdına varmak olmalı.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 2985 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:02:04:43