Kılıçdaroğlu, Alevi olduğuna dair beklediğimiz açıklamayı yaptı. Daha önce yaptığım açıklamada Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini öncelikle kendisi kabul ettiğinde Aleviliği yüzünden ona sataşılmasına itiraz edebileceğimizi belirtmiştim. Kılıçdaroğlu Alevi olduğunu açıkça dile getirdi ancak Müslüman olduğunu da belirterek problemli, tartışmalı bir alana değindi. Böylece cem yapan Alevilerin Müslüman olduğuna dair resmi ideolojinin argümanını, kabulünü tekrar eden Kılıçdaroğlu, Aleviliğin kökeni ve etkilendiği inançlar hakkında daha dikkatli olmalıydı.
‘Müslüman bir aleviyim’ demek yerine, sadece Aleviyim deseydi ne aleviler, ne müslümanlar huzursuz olurdu. Kendimize Müslüman Alevi dediğimizde, Müslümanlar bizi İslami esaslara uygun yaşamaya davet etme, ‘öğretme’ hakkını kendinde bulur. Cem yapan Alevi toplumu kendisine biçilen forma göre değil, tarihsel inancına göre yaşayabilmelidir.
Ancak cem ibadeti yapan Alevilik İslami mezhep de değildir. İslam tarihindeki bazı mağdur kişiler ve vakalar Alevilik inancına girmişse de bunlardan cem yapan Alevilerin Müslüman olduğu sonucuna ulaşılmamalı. Mesele, Ali’li ya da Ali’siz Aleviliğin dışındadır. Binlerce yıldır kendini koruyan, sürdüren Alevi toplumu bu tür konularda dikkatli ve titiz olmalıdır. Yüzyıldır Aleviliğin asimilasyon politikalarından etkilendiği unutulmamalı ve bu etkiler, dayatmalar, girişimler nedeniyle yerleşen sonuçlar inancımıza dahilmiş gibi gösterilmemelidir.
Kılıçdaroğlu elbette Cumhurbaşkanı adayı olarak Alevi toplumunun sempatisine sahiptir ancak inancını, tarihte olanları ve günümüze değin olan etkileri olduğu gibi ortaya koyması önemlidir. Bu, Alevi bireylerinin inancını korumasına da yardımcı olacaktır. Alevi toplumu ve müslüman toplum birbirini doğru tanıdıkça birbirini kabullenmeleri ve ılımlılıkları gelişecektir. Resmi ideolojiye uygun açıklamalar yapmaya, geçmişte olanları anmamaya, değiştirmeye ya da geçiştirmeye ihtiyacımız yok.
Ayrıca, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yani 1938’de Dersim katliamı yapılmış, iki ay boyunca en az 40 bin canımız katledilmiş, sağ bırakılan kız çocukların bir kısmını rütbeli askerler evlerine almıştır. Sonraki yıllarda bazı Alevi erkek ve kız çocukların yatılı okullarda eğitim görmeleri sağlanmıştır. Bu da bu süreçleri yaşayan ve izleyenler için ayrı bir travmaydı. Cumhuriyet bir kısım Alevi’yi böyle okuttu.