Aziz Yağan: Onur konuğu gerekmeyen Diyarbakır kitap fuarı

''TÜYAP ile Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın desteği ile gerçekleşen fuarda 216 marka, yayınevi ve sivil toplum kuruluşu bir araya geldi. 30 Kasım’da başlayan ve 8 Aralık’a kadar sürecek fuarda en az 90 kültürel etkinlik gerçekleşecek; 400’ün üzerinde şair, yazar, eleştirmen, sanatçı ziyaretçilerle bir araya gelecek. Evet ama, onur konuksuz! ''
06.12.2024, Cum - 10:58
Aziz Yağan: Onur konuğu gerekmeyen Diyarbakır kitap fuarı
Haberi Paylaş

Kentimizde kültürel üretim binlerce yıldır kendiliğinden ve daha çok kişisel kararlılığın, emeğin gayretiyle ilerleyen dinamizme sahiptir.

Sadece kentimizin değil, bölgemizin ve geniş bir kesimin de ilgisini çeken, geçen yıl 514 bin kişinin ziyaret ettiği kitap fuarımız onur konuğu ya da onur yazarı olmadan devam ediyor. TÜYAP ile Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın desteği ile gerçekleşen fuarda 216 marka, yayınevi ve sivil toplum kuruluşu bir araya geldi. 30 Kasım’da başlayan ve 8 Aralık’a kadar sürecek fuarda en az 90 kültürel etkinlik gerçekleşecek; 400’ün üzerinde şair, yazar, eleştirmen, sanatçı ziyaretçilerle bir araya gelecek. Evet ama, onur konuksuz!

Dicle Üniversitesi’nin de ismiyle ve kendi programlarıyla fuarda yer almadığını ifade etmek gerekiyor.

Neden onur konuğu yazar?

Çünkü onur konuğu yazar fuarın kültürel derinliğini ve çekiciliğini artırabilir, yazar ve okur buluşması ile bağları kuvvetlendirebilir, kültürel dünyanın çeşitliliğini ortaya koyar, ilham verebilir, motivasyonu artırabilir. Bu çok yönlü bir iletişim, etkileşimdir.

Bir yazar, şair, eleştirmen ya da sanatçının kültürel bir etkinlikte özel olarak eserlerine, katkısının niteliğine değinilmesi; alanın ilgilisi dışındaki bireylere de bu kişinin tanıtılması önemlidir. Asıl önemli olansa alanına katkı sağlamış, olanı ya da olmayanı bilinenin dışında tanımlamış, tartışmış ve/veya yeni bir bakış getirmiş bu kişiye kendisinin farkında olunduğunun, anlaşıldığının ve bunun ilan edildiğinin ifadesidir. Bu üreten birey ile onun ürettiğini değerlendiren birey arasındaki bağın somutlaşması, teşekkürüdür.

Aylar süren emek ile ortaya konan, katılımcılar ve ziyaretçiler açısından olumlu getirileri olan fuarımızın ziyaretçiler, edebiyat severler, katılımcı yazar ve şair, eleştirmen, yayın evleri ve STK’lar için önemli soluk alanı ve tanıtım olduğu yadsınamaz. Ancak böylesi bir fuarda onur konuğu, yazarının olmamasının bir daha yaşanmaması için elimizden geleni yapmalıyız.

2020’deki son TÜYAP kitap fuarının kapanışında bir sonraki fuarın onur konuğu olarak Hicri Özgören ilan edilmişti. Özgören’in ismi kentimizde TÜYAP’ın bugünlerde devam eden ya da geçen yıl TÜYAP’sız yapılan fuar da anılmadı. Son fuar öncesi yapılan toplantıda birçok kurumumuz Malmisanij ve/veya Berken Bereh’i önerdiği halde bu isimler de onur yazarı olamadılar.

Onur konuğu olmaması sadece fuar katılımcıları, destekçileri ve işbirlikçileri için değil; fuar ziyaretine sevdikleriyle mutlaka zaman ayıran ziyaretçiler için de büyük bir kayıp.. Ziyaretçiler de fuar öncesinde, esnasında ve sonrasında beklentilerini duyurmaya çalışmalıdır.

Fuar’da onur yazarının olmamasını sadece etkinliğin veya tek başına organizasyon bileşenlerinin değil, ziyaretçilerin de eksikliği olarak görmek gerekiyor. Bu duruma toplumun, katılımcıların, ziyaretçilerin de itiraz etmesi, yapılan makul ve hakkaniyetli itirazlara destek vermesi gereklidir. Böylesi kültürel etkinliklerde, edebiyatın, sanatın gücüne sahip çıkmanın o kentin her bir bireyinin de sorumluluğunda olduğu unutulmamalıdır. Duyarsız kalınmazsa, yoğun emek sürecinin sebep olduğu dalgınlıktan kaynaklı olduğunu sandığımız bu tür eksiklikleri görmek ve gidermek, tekrarlanmasını önlemek adına önemlidir.

Diyarbakır’da kamusal kültürel etkinliklerin planlanmasında yaşanan sonuçları incitici ve içe kapatıcı olan bu tür eksikliklerin tekrarlanmaması için kentin dikkatli, bağımsız ve hakkaniyetli insanları inisiyatif almalıdır.

Kentimiz kişisel ve grupsal kültürel üretimde binlerce yıldır kendi kendine gelişen ve ilerleyen bir motivasyona sahiptir. Çok dilli, çok kültürlü kentimizde, bölgemizde bu çokluğun her birini yansıtan üretken insanlarımız var. Bu insanlarımızın her birinin bilinirliğini artırmak bu tür kültürel etkinliklerin kapsamında ve temel amaçlarından olmalıdır..

Bir kentin kültür politikası kentin tüm bireylerinin kültürel üretimini içerecek ve yansıtacak, her bir alanı koruyacak biçimde şekillenmeli ve devinmelidir. Kültürel alan, bu alanda sorumluluk sahibi bireylerin politik ya da kişisel hesaplarının, korkularının, çatışmalarının, kaygılarının, istikamet göstermelerin kaynağı, olanağı değildir. Kültürel alan sivildir, birey birey toplumsaldır. Demokratik, çoğulcu, katılımcı olmazsa tekleşir, tekleşince heyecansızlaşır, verimsizleşir, çürür, kopyalaşır, sıradanlaşır ve tükenir. Kentte var olan çoğulluğun açık eleştirel üretiminin alanını korumak ve olası genleşmesine güvence olmak için sorumluluk verilmiş kişiler kendi görüşlerine karşı olanlara bile hakkaniyetle yaklaşmalıdır. Kentin kültürel akışını kendi kişisel korkusuyla, kaygısıyla, çıkarıyla, yetersizliği ile etkileyen, belirleyen, yönlendiren kişi, kişiler ya da kurumlara karşı inisiyatif almak her kentlinin hakkıdır, ‘kent hakkı’dır. Kentin mekanları da, olanakları da kentin bileşenlerinin koşulsuz hakkıdır. Kentimiz yerinde eleştirinin, önerinin kıymetini bilmeseydi binlerce yıl ayakta kalamazdı; süregiden güvenli birliktelikle, dayanışmayla binlerce yıl daha ayakta kalacaktır.

Kürd diline emek vermiş Malmisanij’in, sanatının 50. yılından dönüp hayata bakan Berken Bereh’e, hep mısra solumuş Hicri Özgören’e, yazmaya devam eden Kemal Varol’a, on yıllardır kalemize ait maketler yapan Fesih Gündoğan’a nasıl teşekkür edeceğiz, yaptıklarının bilinirliğini nasıl artıracağız, yeni nesle nasıl duyuracağız! Elbette her türlü kültürel etkinliklerde özel olarak anarak..

Kimi resmi kurum, yayınevi, stk ve kişilerin kültürel alana ve üretim yapanlara yaklaşımı şaşırtıcı bir keyfilikle ticari, gösterişçi, itibari vs olabilme riski her zaman olacaktır; ancak, akıldan çıkarılmaması gereken her bir edim ve cümlelerimizin bu kültür alanının özgürlüğü, özgünlüğü, saygınlığı, kabına sığmazlığı ve kendiliğindenliğine ket vurucu bir etkisi olmaması..

Not: Eksiklikler üzerine görüşme isteğimi kabul eden TÜYAP yetkilileri bir sonraki fuarda alanına katkıda bulunmuş bir yazara ödül töreni düzenlenebileceğini ifade ettiler. Bu tür çalışmalarda fuarın yapılacağı kentteki işbirliği yapılan kuruluşların ve ilgili kişilerin ortak belirleyerek kendilerine önereceği isim ya da isimleri ciddiyetle değerlendireceklerini belirttiler. Kendilerine ilgili, dikkatli, yapıcı, çözümcü ve nazik sohbetleri için teşekkür ediyorum.(amidahaber)

 

Bu haber toplam: 1970 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:46:26