Barij Celalî: Ulusal Kongre'den Ulus'a İhanete

Şengal'de zorla güç bulunduran ama Roj-Pêşmergeler'ine geçiş vermeyen KCK'nin samimi olup olmadığı netleşeceği gibi, Kurd Milletine faydası da olacaktır.
26.12.2016, Pts - 21:31
Barij Celalî: Ulusal Kongre'den Ulus'a İhanete
Haberi Paylaş

Rusya tarihte Kurdler'e karşı sürekli yaptığı ihaneti yakın dönemde yine tekrarlıyor. Kurdler'in yarısına yakın kısmını, yani PYD'yi Rojavayê Kurdistanê'de İran ve Türkiye ortaklığına, tarihi misyonun oynayarak tekrar kolayca sattı. Bunu yaparken de Kurd Ulusal mücadelesine sırt çeviren PYD'yi, dolaysıyla İran'ın bölgesel müttefiki olan PKK'yi 4 yıldan fazla oyalayıp, en son Türkiye'yi Cerablus'a almaya razı oldu. Böylece büyük Kurdistan projesine ve Akdeniz'e açılacak olan Kurd Koridoruna karşı olduğunu açıkça göstermiş oldu.

Söylediklerim kafası karışık Rusya yanlısı Kurdlerin hoşuna gitmeye bilir ama tarih bana hak veriyor ve beni haklı çıkarıyor. Rusya Kızıl Kurdistan'ı 2 defa sattı, en son satışında ise, İran ve Türkiye'nin de onayını alıp, Kızıl Kurdistan topraklarını Ermenistan ve Azerbaycan arasında pay etti ve Kurdleri Sibirya, Kazakistan, Türkistan'a soykırıma tabi tutarak sürdü. Yine Şehîd Qadî Mihemmed ve Mehabad Kurd Cumhuriyeti'ni yani Kurdleri, Kuzey Azerbaycan petrol sahaları karşılığında İran'a sattı. Satmakla kalmayıp, İran Cumhuriyeti'nin katliam ve zulümlerine sessiz kalarak, dolaylı yoldan destekçisi oldu. En son, Kobanê teröristlerin saldırısına uğradığında tek bir mermi yardımında dahi bulunmadığı gibi, o aralar "düştü düşecek" diyen Erdoğan'ı Kremlin Sarayı'nda ağırlıyordu.

Son bir hamle, Cerablus ve El Bab'ı Türkiye'ye teslim edip, Halep'i de Şii İran'a yani Kurdler'in tarihi düşmanı Esad'a vererek Büyük Kurdistan'nın önüne geçmeye çalışıyor. Eğer bu hamlesi başarılı olursa, önümüzdeki süreçte Efrîn'de büyük bir kıyım ve katliam yaşanabilir ve Kurdlerin Akdeniz'e açılma hayali şimdilik sona erebilir. Bu durumun önüne geçmenin tek yolu ise, Rojavayê Kurdistanê'de güçlü bir Kurd birliğinin sağlanması, ideolojik değil de, milli ve ulusal mücadelenin verilmesi ile mümkün. Eğer Kurdler Rojavayê Kurdistanê'de parti ve ideoloji çatışmalarına girmeyip, ENKS ve TEV-DEM gibi iki hareketi bir araya getirmeyi başarır ve milli bir cephe açar ise, kazanan hem onlar hem de büyük Kurdistan olacaktır. Hele ki, son bir kaç haftadır, ilginç bir şekilde sözde "ulusal kongre" söylemlerini dilinden düşürmeyen KCK ve onun bileşenlerinin samimiyetleri Rojavayê Kurdistanê'de belli olacaktır.

Tabi bu birlik sadece siyasî alanda değil, askerî alanda da sağlanmalıdır. Şengal ve Musul cephelerinde profesyonel olarak tecrübe edinmiş ve onlarca şehid vermiş Roj Pêşmergeleri'nin de kendi öz topraklarına dönüşlerinin önü açılmalı, ulusal bir askerî çatı kurularak, kadim Kurdistan topraklarını savunma zemini sağlanmalıdır. Böylelikle, samimiyet sınavını yineleyecek olan, Şengal'de zorla güç bulunduran ama Roj-Pêşmergeler'ine geçiş vermeyen KCK'nin samimi olup olmadığı netleşeceği gibi, Kurd Milletine faydası da olacaktır. Aksi halde, sen kalk Şengal'de Kurdistan Hükümeti'nin ve bölgedeki Kurd Milletinin izini olmadan, gayrı resmi YBŞ birlikleri kur, onları merkezî Irak'a paralı olarak sun. Yetmediği gibi, YBŞ'yi Kurdistan'ı sürekli tehdit eden terörist Heşdî Şabî milislerine bağla, Irak ve İran bayrağı sallat. Orada propagandaları ayyuka çıkarıp, Başûr'u T.C.'ye hedef yapıp, müdahale bahanesi ver. Büyük Şiî Kuşağı için, Qamişlo'ya binlerce Heşdî Şabî milisi yerleştirip, milli düşmanımız Esad'a nefes aldır. Roj-Pêşmergeleri'nin topraklarına geçişini kardeş savaşına gerekçe sun, sonra da ulusa kongre ve Kurd birliği diye dolanıp dur. Samimiyet ve birlik bu şekilde olmaz, hele ki ulusal birlik.

Bahsettiğim temelde ulusal birliğini sağlamış güçlü bir Kurd bloğuna, ABD ve Avrupa'nın da desteği ve yardımı büyük ve güçlü olacaktır. Aksi halde parçalı, zayıf ve ideolojik çıkmaz içinde olan bir Kurd gerçeğine, ABD ve Batı Dünyası fazla prim vermeyecektir. Nitekim, ABD ve Batı Dünyası realist ve garanticidir. Zayıf ve kaybedecek olan at üzerine asla bahse tutuşmazlar. Bu hep böyle olagelmiştir.

Fakat bu parçalı ve gayrı Kurdistanî durum Rojava'da devam eder ise, radikal terörist gruplar Suriye'den temizlenince İran milislerinin ve Esad'ın ilk işi kesinlikle ama kesinlikle Rojava Kurdistan'ına saldırmak olacaktır. Kaldı ki, Esad bir kaç hafta önce, Rojava'daki kantonların geçici olduğunu ve üniter, egemen, tek parçalı Suriye'nin yeniden güçleneceğini duyurdu. İran da buna paralel beyanları dile getirmekten geri durmayıp, Halep sonrası Musul'a girme sinyalleri verdi. Şu çok iyi bilinmelidir ki, İran'ın Şiî Kuşağına kesinlikle Rojavayê Kurdistanê toprakları dahildir. Ve Kurdler için hayati derecede tehlike arz eden bu kuşağın oluşması için Kurdler'in yok edilmesi planın temel taşıdır. Bundan dolayı KCK/PYD şunu çok iyi bilmelidir ki, bu kuşakta kendisine vaad edilen mükafat her ne ise, asla kanmamalı ve tarihi hataya/ihanete düşmemelidir. Son Rusya,İran,Türkiye üçlü anlaşması bu anlamda KCK'nin aklını başına almaya yardımcı olabilir umuduyla. Tabi eğer KCK aklı, İran ve Rusya'nın algı yönetimi alanında/altında değil ise.

Yukarıda değindiğim şekilde Kurdlerin aleyhine oluşacak parçalı ve dağınık bir tablonun sonucunda ne Rojava ne PYD ne de ENKS kalacaktır. Kaybeden ise ideolojilere ve parti çekişmelerine kurban edilmiş Kurdler olacaktır. Kurdler kaybetmek istemiyor ise, particilik, halklarcılık, solculuk, ümmetçilik oyunlarını bırakıp, milli ve ulusal davalarını yükseltmek zorundadır.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 23177 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:14:45:03