Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yaşayıpta ülkenin devlet olmasını savunmayan, herkes Kemalist tekçi kesimi temsil ediyor. Evet, bunlar hala da Kürdistanın varlığını kabul etmiyor. Çünkü, Kürdistanın ayrı bir coğrafya olduğunu kabul edenler en azından İsrail gibi, ülkenin devlet olması gerektiğini savunurlar.
Birileri katliam yaparken, diğerleri de engel olmak için harekete geçmiyor. Bundan dolayı da, sadece katliam yapanı suçlayıp diğerlerini görmemek te cana kıymanın gerekli olduğunu hoş görmek oluyor.
Tekrarlamakta fayda var;
İnsan sadece kötü düşündüğü veya kötü yaptığı için yargılanamaz; İyi düşünmediği ve yapmadığı zamanda yargılanır.
Benzin dökmek şart değil; Yangını söndürmeye çalışmayan da suçludur.! Çünkü, iki kesim de var olan kötü durumun/statükonun devam etmesini istemektedir.
Dikkat edilirse Güney Kürdistanda bilinen hiç bir parti;
“Kürdistanın devlet olmasına karşıyız.” gibi bir söylemi yok. Fakat, buna rağmen sadece KDP ve beraber hareket ettiği kesimlerin devlet istediği biliniyor. Çünkü, KDP Kürdistanın devletleşmesi gerektiği söylüyor ve olaylara bu pencereden bakıyor. Bunun gereklerini yerine getirmek amacıyla hareket ediyor. Yani bu isteği yaşamın en önemli parçası, olarak görüyor. Durum böyle olunca Parti Kürdistani olarak görülüyor, diğerleri değil. Doğaldır ki, bu amaçla hareket ettiği için, iyiden yana olanların yüreğinde yerini almaya devam ediyor.
Evet, diğerleri kötü yapmıyorlar fakat, statükonun değişmesi için çaba sarf etmiyor/lar.. Bu onların karşı tarafta yer almasına yetiyor. Örnek; söz konusu partilerin temsilcileri herhangi bir konuda konuştuklarında herkesi bir tedirginlik alır; acaba yine pis bir konuşma yapacak mı diye. Toplumda böyle bir izlenim bile, bunların kötü bir düşünceye sahip olduklarını açıklıyor.
Bundan dolayıdır ki birilerini; “akrabamızdır.. bizim çocuklardır.. yazıktır.. onlar da Kürdtür..“ gibi düşünen, açıklama yapanlar da;
Kürdistanın çektiği zulmü görmemekte ve 50-60 milyonun katledilmesine destek sunmaktadır. Evet, iyiden yana olanlar bizden, diğerleri değil. Bunların akraba veya yabancı olması önemli olmuyor. Mesele aynı amaç ve aynı kültürü benimsemektir. Aile ve akraba sevgisi buradan geliyor, yoksa aynı kanı taşıdıkları, aynı soydan olduklarıyla alakası yoktur. Konu hakkında daha önce yazmıştım, geçiyorum.
Kendilerine sağcı-solcu, laik-müslüman..vs demeleri birşey değiştirmiyor. Nihayetinde hepsi Kürdistana, insan haklarına düşmanlık yapıyor.
…
(Çağrışım yaptı)
Yanlışı kabul etmek, sahibinin yararınadır.!
Yanlışı kabul etmek demek, ötekilerin iyi veya haklı olduğu anlamına gelmiyor.!
Yanlışı kabul eden/ler bilgi birikimine ulaştıkları için, yanlışın farkına varıyor ve karşı tarafı da etkisiz hale getirmek için geniş düşünmeye çalışıyor.
Fakat, ilginç ve kötü olan şudur ki; Yanlış kabul edildiği zaman karşı taraf, adeta başarı sağlamış gibi düşünerek seviniyor.! Çünkü, karşı taraf intikam hırsıyla hareket ediyor. Yani, kendisine pay çıkarıp, zulüm uygulamaya aday olduğunu topluma açıklamış oluyor. Yoksa, ille de “özür dilesin, yanlış yaptık desin.” demesinin anlamı yok ki.!
Eğer böyle değilse, yanlış yaptığını söylemeyenler; iyi olanı benimsiyor ve yapıyorsa “yanlış yaptım” demesine gerek kalmıyor.
Hani, küçük olanlara; yanlış yaptığını kabul et, yoksa senin için kötü olur.vs dediğimizi hatırlayalım. Burda şunu vurgulamış oluyoruz; bak ben haklıyım, bundan sonra ben ne dersem onu yapacaksın. türünden tehditler oluyor.
Not;
İnsanların çoğu “adet yerini bulsun” diye yanlış yaptığını söylüyor.
Bu arada belirtmekte fayda var.! Özellikle, toplumsal konularda yanlışın terk edilmesi, uzun bir dönem istiyor. Çünkü, kısa sürede o yanlış düşünceleri kabul etmemişki, hemende terk etsin. Bundan dolayı yanlışın üzerinde şekillenen düşüncelerin kısa sürede terk edilmesini beklemekte toplumsal yaşama zarar verir. Unutulmasın ki yanlış, bilmeden ve yararlı olduğu düşünüldüğü için yapılıyor.