Einstein, ABD ve Kürtler

Albert Einstein deliliği şu şekilde tanımlıyor: “Delilik, aynı şeyi yapıp, farklı sonuçlar beklemektir.”\n
25.03.2015, Çar - 18:40
Einstein, ABD ve Kürtler
Haberi Paylaş
Amerika’nın Ortadoğu ve Afrika’nın kuzeyindeki ülkelerde güçlü merkezi hükümetler kurmaya çalışıp, destek vermesi bu tanım çerçevesine giriyor. Şüpheli okurlar şu soruyu sorabilir: “Dur bir dakika kardeşim! Amerika değil miydi Kürt otonomisine destek verip, Irak’ta merkezi olmayan bir hükümeti destekleyen ve federal bir anayasa hazırlayan?” Cevap şudur: Evet ve hayır. Amerikalılar’ın 2005’te istediği otonomi, içinde silah (güvenlik) ve ekonomik balansın olmadığı bir otonomiydi.

Geçici koalisyon yönetiminin başkanlığını yapan Paul Bremer, Kürtler’in kendi bölgelerinde yönetimde olmalarını ancak “Irak’ta tek bir ordunun kurulması için” güvenlik güçlerinin Bağdat’tan emir almasını istiyordu. Paul Bremer ve danışmanları Peşmerge Gücü’nün lağvedilerek, Irak Ordusu’na bağlanması için çok uğraştı.

Aynı zamanda mali konuda da Amerikalılar,Kürtler’in Bağdat’taki merkezi hükümete bağlı olması gerektiğini düşünüyordu. Aylık bütçeleri için merkezi hükümete itiraz etmeleri gerekiyordu. Amerikalılar’a göre Kürtler katıldığı ve temsil edildiği için, merkezi hükümet onların da hükümetiydi.

Petrol meselesinde de Amerika, Irak’ta merkezi bir sistemi savunuyordu. Amerika merkezi olmayan kendi elli vilayetine karşın Irak için bunu istiyordu. Bu sistem doğrultusunda Bağdat anlaşmaları imzalayabilir, aynı zamanda petrol işlerini de kendi yönetebilirdi. Karşılığında Kürdistan, kağıt üzerinde olumlu bir güven verip, payını alacaktı.

Kürdistan Bölgesi Hükümeti ise, akıllıca adımlar attı. Anayasanın yazılması sürecinde ciddi çaba gösterip “bölge güvenliği” hakkının korunmasını kırmızı çizgi olarak görüp, bağımsız bir şekilde sağlanmasını savundu. Karşılığında da güçlerinin ismini de sadece Amerikalı ve İngilizler için “ulusal muhafız – national guard” yaptı. Ancak Kürtçe’de “peşmerge” ismini korudu. Böyle yapmış olmasalardı IŞİD şimdi Kerkük ve Erbil’de olurdu.

Kürtler ayrıca Kürdistan Bölgesi bütçesinin nüfusa göre belirlenmesini de kırmızı çizgi olarak gördü. Petrol konusunda ise gelirlerin, hangi bölgeden çıkarıldığının önemi olmadan, paylaşılması gerektiğini savundular. Petrol yönetimini, özellikle de kendi petrollerini, Bağdat’taki siyasetçilere teslim etmek istemediler. Anayasanın 112 ve 115’inci maddeleri doğrultusunda kendi petrollerinin gelirlerinin kendi kasalarında kalmasını sağladılar.

Kürtler’in petrol ve gaz şirketleriyle imzaladığı anlaşmalar, elektrik konusunda da olumu rol oynadı. Bunu yapmamış olsalardı, Kürdistan Bölgesi’ndeki elektrik ve diğer hizmetler Irak’ın diğer bölgelerindeki gibi olurdu. Nitekim o bölgelerdeki elektrik altyapısı çok kötü ve yüz milyarlarca dolar da kaybedilmiş durumda.

Nuri Maliki, sekiz yıllık otoriter başbakanlığına rağmen Washington tek parça “Irak” siyasetinden dolayı destek veriyordu. Sonra da Amerikalı yetkililer, Irak’taki son durum karşısında hayret içinde kaldı. Washington, merkezi olmayan bir hükümete güvenlik ve mali konuda destek vermeye hazır değildi ve bu iki konu diğer tüm konulardan daha önemliydi. Washington, merkezi olmayan hükümete destek verdiği takdirde, “Irak’ın toprak bütünlüğünün zayıflayacağı”nı söylüyordu. Diğer bir deyişle Washington, azınlıklarla otonomilerin silah ve gerçek bakiye sahibi olmasını istemiyordu.

IŞİD’in geçen yaz o ülkenin ordusunu dağıtınca, ABD, Haydar Abadi başkanlığında Bağdat’ta yeni bir hükümet kurulmasını desteklemeye başladı. Kürtler’e de merkezi hükümete bir şans daha tanımaları için baskı yaptı. IŞİD sorunu karşısında başka çare olmadığı için Kürtler bir kez daha buna razı oldu. Her ne kadar Abadi’nin iyi niyetli olduğu söylense de eski güçler ve Bağdat’ın güçlü kesimleri başka şeyler söylüyor. Kürtler’in halen elde edemediği ağır silahları sadece güneydeki illegal Şii milisler alıyor.

Kürtler’in Bağdat’la imzaladığı ve yüzde 97’sini yerine getirdiği ancak Bağdat’ın sadece yüzde 20’sine uyduğu yeni bir anlaşma var. Gelirin yaklaşık yüzde 97’sini alan Bağdat, onca petrolüne rağmen Erbil’e çok cüzi bir miktar ödemede bulunuyor.

Bu ve Washington’ın Kürtler’e doğrudan silah vermeye hazır olmaması, Amerika’nın şimdiye kadar Kürtler’e destek vermediğini ve petrol ve gaz mevzularında da bölgelerin hakkını (Sünni bölgesi dahil) desteklemediğini gösteriyor.

Washington’daki yöneticiler, destek verdikleri aynı siyasetin sonuç vermesini bekliyor olabilirler. Bağdat’ın samimi bir şekilde davranacağını, adil, demokratik ve güçlü merkezi bir devlet oluşabileceğini düşünüyorlar.

Aynı zamanda, Albert Einstein’in yanıldığını da…

David Romano

Nerina Azad
Bu haber toplam: 3941 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:02:47:45